Hür-İş, Ekonomik Tedbirler ve Destek paketini eleştirerek, eşitlik ilkelerine ve adalete uygun olmadığını savundu.
Hür-İş, ciddi bir kriz masası oluşturularak, tüm paydaşların katılımıyla emekçiler için alındığı gibi bankalar ve diğer çalışan sektörlerle ilgili de radikal kararlar alınmasını talep ederek, “Aksi taktirde uyarıyoruz; bu güzelim adayı hiç de iyi günler beklemiyor. Eğer şeffaf, adil, adaletli, eşitlikli bir Hükümet de olamıyorsanız, halkın değil sermayenin yanında olacaksanız bankalara sözünüzü geçiremeyecekseniz, Asgari Ücretliyi Açlığa Mahkum edecekseniz, o koltuklara oturmayın çünkü oralara sizi toplum getirir” dedi.
Hür-İş Genel Başkan Vekili Ahmet Serdaroğlu yaptığı yazılı açıklamada, çok ciddi bir süreçten geçildiğini ve maalesef bir çok kişinin bunun farkında olmadığını söyleyerek, okullar kapatıldığı zaman, her yeri 15 gün kapatın ve radikal önlemler alın dediklerini ama ciddiye alınmadıklarını vurguladı.
Serdaroğlu, “Hükümetimiz evde kalın diye çağrı yapıyor kişiler şikayet etti diye daire açıp insanları dışarı çıkmaya teşvik ediyoruz. Bu iş patladı ne zaman farkında olacaksınız? Ölümler olunca mı?” diye sordu.
Toplumsal dayanışma adına, birinci Ekonomik Tedbirler ve Destek paketinin daha açıklanır açıklanmaz yıkım paketi olarak zihinlere kazındığını ifade eden Serdaroğlu, “Peki neden mi? Çünkü eşitlik ilkelerine ve adalete uygun değil de ondan” dedi.
Yıllarca hep aynı tutum içerisinde devam edilerek bugünlere gelindiğini savunan Serdaroğlu, “Oysa adaletli bir gelir dağılımı KKTC’nin kurulduğundan bugüne kadar olsaydı, bugün böylesi bir virüs salgını ile mücadele ederken maddi sıkıntı çekilmezdi. Zamanla geldiğimiz ve yarattığımız devlet anlayışı işte bugün yaşadıklarımızın ta kendisi” dedi.
Serdaroğlu açıklamasına şöyle devam etti;
“Yıllar geçtikçe sosyal devlet anlayışından giderek uzaklaşarak sermaye devlet anlayışı ön plana çıktı. İşte bu tedbir paketinin bugün bu kadar tepki ile karşı karşıya kalmasının tek sebebi Hükümetin bir tek belli başlı sermaye patronları ile bir araya gelerek yaptığı bir ekonomik paket olduğu için toplumsal paket olmaktan çıktı ve kişilerin ekonomik paketi şeklini aldı. Oysa Hükümet tüm sivil toplum örgütlerinin, derneklerin, v.b paydaşların fikirlerine önem verip hep birlikte şeffaflığın ön planda olacağı bir kriz masası oluştursa bugün bu tepkiler olmazdı ve Toplumsal Ekonomik Paket olarak adlandırabilirdik. Ama daha çok geç değil ve geç olmadan bu yanlıştan dönülebilir ve böylesine ciddi bir süreçten geçer iken toplumun birlik beraberliğe ve dayanışmaya ihtiyacı var iken kaosa sürüklemeyiniz. İnsanı değil insanları düşünerek kararlar alınmadı. Birçok insanımız Güney Kıbrıs’ta çalışıyordu. Şu anda çalışmıyorlar onlar nasıl geçinecek? Üçüncü ülke vatandaşlarının yıllarca her sektörde emeğini aldınız kullandınız şimdi de onlara da ne isterseniz yapın diyorsunuz, yani hırsızlık mı yapsınlar? Anlayamadık ne bu anlayış ne bu yaklaşım”
(BRT/MAIL)