Saddam rejimini devirmek için giren 2003 yılında Irak’ı işgal eden ABD ordusu, “ülkede güvenliği sağlama, Iraklı güvenlik güçlerini eğitip donatma, terör örgütü DEAŞ ile mücadele ve ardından son olarak İran’ı gözetleme” gibi gerekçelerle halen bu ülkede varlık gösteriyor.
ABD, 2003’ten bu yana sadece 2011-2014’teki 3 yıllık çekilmenin dışında ülkenin farklı bölgelerindeki 9 askeri üssü ve 5 bin 200 askeriyle Irak’ta konuşlanıyor.
Terör örgütü DEAŞ’ın Aralık 2017’de Irak’tan tamamen temizlenmesinin ardından ABD ve İran arasındaki “askeri nüfuzdan” kaynaklı gerilim de yavaş yavaş tırmanmaya başladı.
Her iki ülkenin hesaplaşma alanına dönüşen Irak’ta, özellikle son 1 yıldır artan gerilim, İran Devrim Muhafızları Ordusuna bağlı Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin beraberindekilerle birlikte Bağdat Havalimanı’nda ABD’nin hava saldırısıyla öldürülmesinin ardından zirveye çıktı.
Trump’ın, 3 Şubat 2019’da “İran’ı gözetlemek için Irak’ta askeri varlık gösteriyoruz” açıklamasının ardından ağustos ve temmuzda İran’a yakın Haşdi Şabi’nin üslerine Silahlı İnsansız Hava Araçları (SİHA) ile saldırılar düzenlendi. Haşdi Şabi, saldırılardan ABD’yi sorumlu tutarken işin arkasında İsrail’in de olduğu iddia edildi.
Irak’ta İran’ın nüfuzunu da hedef alan hükümet karşıtı gösteriler
Başta Bağdat olmak üzere Irak’ın orta ve güney vilayetlerinde 1 Ekim’den bu yana devam eden hükümet karşıtı gösterilerin İran’ın ülkedeki nüfuzunu hedef almasıyla gerilim tırmanmaya başladı.
Iraklı göstericiler farklı zamanlarda İran’ın Necef ve Kerbela’daki konsolosluklarını 3 kez ateşe verdi.
Irak Cumhurbaşkanı Berhem Salih’in, 26 Aralık’ta göstericilerin baskısı nedeniyle istifa eden Irak Başbakanı Adil Abdulmehdi’nin yerine İran’a yakın Bina Koalisyonu adayı Esed İdani’yi seçmemesi, ülkedeki tansiyonun dozunu biraz daha artırdı.
ABD’nin Şii milislere saldırısının ardından Bağdat Büyükelçiliği basıldı
Kerkük’te ABD’nin K1 Askeri Üssü’ne füzelerle yapılan saldırıda, ABD’nin sözleşmeli bir personelinin hayatını kaybetmesi ve bazılarının yaralanması her iki tarafı daha çok şiddetlendirdi. ABD, saldırıdan dolayı İran’a yakın Şii milis güçlerini hedef gösterse de bu iddialar milislerce kabul edilmedi.
ABD, 29 Aralık’ta Kerkük’teki saldırıyla misilleme olarak Irak ve Suriye’deki Hizbullah Tugayı’nın 5 üssünü hedef aldı. Saldırıda 25 kişi öldü, 51 kişi de yaralandı.
Saldırıdan 2 gün sonra Şii milis güçleri, korunaklı Yeşil Bölge’de yer alan ABD’nin Bağdat Büyükelçiliği’ni bastı. Binaya zarar veren göstericilerin elçilik duvarına yazdıkları “Komutanımız Süleymani” yazısı dikkatleri çekti.
Irak Başbakanı Adil Abdulmehdi’nin çağrısı üzerine Hizbullah Tugayı eylemlerini şartlı sonlandırdıklarını duyurdu.
Hizbullah, Abdulmehdi’nin ABD dahil tüm yabancı güçlerin ülkeden çıkarılmasını öngören yasa tasarının mecliste kabul edilmesi için ciddi şekilde çalışacakları sözü verdiğini ileri sürdü.
Süleymani’nin öldürülmesi İran-ABD arasında doğrudan çatışma endişesini doğurdu
ABD, 3 Ocak gece saatlerinde Bağdat Havalimanı’nda İran Devrim Muhafızları’na bağlı Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani ve Haşdi Şabi Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi Mühendis’in araç konvoyuna hava saldırısı düzenledi.
Saldırıda iki komutanla birlikte Haşdi Şabi ve İranlı askeri yetkililerden toplam 10 kişi öldü. Bu gelişmeyle birlikte her iki taraf da savaş durumuna girdi.
ABD, işgalin ardından Irak’la 2 güvenlik anlaşması imzaladı
ABD’nin, başka ülkelere asker göndermek için farklı güvenlik taahhütlerin yer aldığı ve askerlerinin durumunu belirten anlaşma mekanizmasına “Kuvvetler Statüsü Anlaşması (SOFA)” ismi veriliyor.
Irak’ta Mart 2003’ten Ağustos 2010’a kadar askeri operasyonlar yürüten ABD, Kasım 2008’de Irak ile içerisinde farklı askeri taahhütlerin bulunduğu stratejik 2 anlaşma imzaladı.
Dönemin Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari ve ABD’nin Bağdat Büyükelçisi Ryan Crocker’ın imzaladığı ve 2004’te yürürlüğe giren anlaşmalara, “Stratejik Çerçeve Anlaşması” ve “Stratejik Güvenlik Anlaşması” adı verildi.
SOFA anlaşması kapsamında imzalanan anlaşmalarda ABD’nin Aralık 2011’e kadar ülkedeki tüm askerleri çekmesi taahhüt ediliyordu.
Stratejik Çerçeve Anlaşma’nın İşbirliği Prensipleri adı altındaki birinci bölümün 3 ve 4’üncü maddelerine göre Irak merkezi hükümetinin çağrısı üzerine ABD’nin ülkede geçici askeri varlık gösterdiği, Irak’ın egemenliğine de saygı duyulması gerektiği belirtiliyor.
DEAŞ tehdidi ABD’nin Irak’taki askeri varlığını artırdı
Terör örgütü DEAŞ’ın 10 Haziran 2014’te başta Musul olmak üzere Irak topraklarının 3’te 1’ini ele geçirmesi üzerine ABD, Irak ile daha önce imzaladığı 2 anlaşmaya binaen yeniden harekete geçti.
Dönemin ABD Başkanı Barack Obama, 19 Haziran’da Beyaz Saray’da yaptığı basın toplantısında, ABD’nin direkt çatışmalara katılmayıp kendi diplomatik misyonlarını korumak ve Iraklı güvenlik güçlerine danışmanlık ve yardımda bulma maksadıyla 300 askerin gönderilmesine karar verildiğini duyurdu.
Obama, 7 Ağustos 2014’te de Musul’un Sincar Dağı’nda mahsur kalan Ezidilerin DEAŞ’ın kuşatmasından kurtarılması için sınırlı seviyede hava saldırılarının düzenlenmesine karar verdiklerini açıkladı. Bu gelişmeyle birlikte ABD’nin Irak’taki askeri nüfuzu hem karada hem de havada artmaya başladı.
Kaynak: AA