Türk Kızılay Başkanı Kerem Kınık, “Kıbrıs Türkü ve Kuzey Kıbrıs Türk Kızılayı’nın (KKTK) haklarının insancıl hukuk çerçevesinde ve dünyadaki meri hukuk çerçevesinde net bir şekilde ifade edilmesi, güçlü bir şekilde tanıtılması ve savunulması gerekiyor.” dedi.
Kuzey Kıbrıs Türk Kızılay Dostları Grubunun (KKTKD) Girne’deki buluşmasına katılmak üzere Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) bulunan Başkan Kınık, AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Kınık, buluşmanın KKTK ev sahipliğinde gerçekleştirildiğini belirterek 15 ulusal derneğin katılımıyla kurulan KKTKD’nin genişlediğini ve bugün 42 ulusal Kızılhaç ve Kızılay derneğinin temsilcileriyle büyük bir aile olarak Kıbrıs Türkü’nün davasına destek vermek için bir araya geldiklerini söyledi.
Kıbrıs’ta İngiliz sömürgesinden kurtularak 1960’ta bir federe yapının kurulduğunu anımsatan Kınık, “1963 anayasa krizinden sonra federe yapı dağılınca iki toplum arasında çıkan gerilimler çatışmaya dönüştü. Kuzey Kıbrıs Türkü katliam ve saldırılarla karşılaşınca o kırılgan süreç, Yeşil Hat’ın çizilmesi ve 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı ile bugünkü fiili durumuna kavuştu.” dedi.
Başkan Kınık, Kıbrıs’ta uluslararası insancıl hukuk perspektifinden bakıldığında bir barış durumu bulunmadığına, dondurulmuş bir çatışma durumu olduğuna dikkati çekti.
Birleşmiş Milletler (BM) ve Uluslararası Kızılhaç Komitesinin insancıl hukuk çerçevesinde Ada’nın iki tarafındaki Rum ve Türk toplumuna eşit mesafede durması gerekirken ayrımcılık gözettiğini kaydeden Kınık, tek taraflı olarak Güney Kıbrıs Kızılhaçının, uluslararası hareketin içinde tanınmış ve KKTK’nin başvurularının reddedilmiş olmasının bir ihlal ve sıkıntının başlangıcı olduğuna işaret etti.
Türk Kızılay Başkanı Kınık, şöyle devam etti:
“2012’de ortaya çıkan bu fiili durum (KKTK’nin başvurusunun reddi), o günden bugüne Kuzey Kıbrıs Türkü ve KKTK’nin davasını destekleyen ulusal dernekler tarafından sürekli dile getirildi. 1. Girne Deklarasyonu yayımlandı, bugün de 42 ulusal derneğin katılımıyla 2. Girne Deklarasyonu yayımlanacak. Burada verilmek istenen mesaj aslında çok net. Dünyadaki bütün toplumların kendini uluslararası insani platformlarda temsil etme hakkı vardır. Dünyanın bütün halklarının ve insanlarının, insancıl haklarının uluslararası yasa ve mekanizmalarla korunmaya hakkı vardır. Kıbrıs Türkü’nün maruz bırakıldığı bu ayrımcılık ve çifte standart durumu, maalesef uluslararası hukuki perspektifle uyum göstermemektedir.”
Kınık, Türk Kızılay olarak, 1960’tan sonra yaşanan çatışmalarda da 1974’te kasım ayında kurulan KKTK’nin faaliyetlerine başladığı günlerden bugüne kadar Ada’da “serhat vatan” olan KKTC’ye destek olmaya devam ettiklerini belirterek burada yaşanan hak ihlallerine göz yummadıklarının ve seslerini yükseltmeye çalıştıklarının altını çizdi.
Bundan sonra da KKTC ile ilgili konularda seslerini yükselteceklerini söyleyen Kınık, “KKTKD’nin toplantısını, özellikle dünyanın kutuplaştığı, insan hakları ve insancıl hukuk ihlallerinin arttığı, Doğu Akdeniz’de gerilimin tırmandığı ve Kuzey Kıbrıs davasının unutturulmaya çalışıldığı bir dönemde gerçekleşiyor olması, olumlu bir sinyaldir.” diye konuştu.
Kınık, Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Hareketi içerisinde KKTK’nin tanınması anlamında bundan sonra bir yol haritası çıkacağını söyleyerek bu yol haritasıyla pratik adımlar gerek BM gerek de hareketin merkezi Cenevre nezdinde uygulanmaya devam edeceğine dikkati çekti.
“Kıbrıs Türkü ve KKTK’nin haklarının insancıl hukuk ve dünyadaki meri hukuk çerçevesinde net bir şekilde ifade edilmesi, güçlü bir şekilde tanıtılması ve savunulması gerekiyor.” değerlendirmesinde bulunan Kınık, uzmanların 42 derneğin de temsilcileriyle bu konuda hem tarihsel hem de hukuksal anlamda çalışmalarda bulunacaklarını söyledi.
Kınık, aralık ayında Cenevre’de 191 ülkenin katılımıyla gerçekleştirilecek Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Konferansına KKTK’nin gözlemci olarak katılması konusunda çaba gösterdiklerini vurguladı.
Gözlemcilik statüsüyle konferansa katılacak olan KKTK, konferansta kendi tezlerini, paydaş kuruluşlarına aktarma fırsatı bulacağını belirten Kınık, sonrasında da özellikle Kızılhaç Komitesi ve Federasyonu nezdinde KKTK’nin tanınması süreciyle alakalı hukuki ve insancıl diplomasi faaliyetlerinin aralıksız bir şekilde devam edeceğini kaydetti. Kınık, “Bu konu, Kuzey Kıbrıs Türk davası haklı olarak kabul edilip Ada’da kalıcı bir barış sağlanana kadar gündemden hiç düşmeyecek.” dedi.