Son günlerde hep aklımdan “canımız avucumuzda” diye geçirirken; bir telefon aldım bugün. Uzun zamandır konuşmadığım bir arkadaşım, telefon sohbetinde aynen şöyle diyordu. “Duydun mu Havadis gazetesi Haber Müdürü Duygu Alan da kaza geçirmiş. Kazanın ardından “bebeğini kaybetti diyerek” çığlıklar atmış, şoka girmiş hastaneye kaldırıldılar ve şoktan çıkamıyordu.
O an konuyu anlayana kadar telefonda adeta bir travma yaşadım. Meğer çok şükür ki, Duygu ile bebeciği iyi. O’nları Allah korumuş, çok şükür ki bir şeyleri yokmuş. Olay şöyle gelişmiş… Duygu dün öğle saatlerinde aracıyla trafikte ilerlerken, korkunç bir gürültüyle bir aracın kendi aracının arkasına çarpmasıyla kabusu yaşamış. O korkunç çarpmayla, Duygu’cuğum can havliyle arkaya bebek koltuğuna dönüp baktığında, aracın arka koltuğunda ne bebek koltuğu vardı ne de küçük bebek.
Duygu o andan sonra kendisini bilmiyor, hastanede kendisine gelmiş. Çığlıklar, feryat figanlar, “bebeğimi kaybettim, bebeğim nerede” diyerek yakarışlarını kendisi hatırlamıyor. Bebek koltuğu savrulmuş, arka koltuk ile ön koltuk arasına düşmüş, çok şükür, bin şükür ki bebeğe hiçbir zarar gelmemiş. Olayın en güzel haberi de bu.
Tabi, bana anlatan kişinin, “bebeğini kaybetti diyerek çığlıklar atarak şoka girmiş” cümlesini ben gerçekten bebeğini kaybetti şeklinde anlayınca, şok oldum adeta. Duygu’yu 14 yıldan beridir tanırım, hemen telefonu çevirdim, sesini duydum ki iyiydiler ve duyduğumu anlattım, kendisi de doğruladı. Yaşadığı korkunç travmayı anlattı.
Bunu yazıyorum çünkü, trafikte ilerlerken, bundan sonra direksiyon başında yalnızca önümüze bakmamız yetmeyecek, dikiz aynalarından devamlı olarak sağımızı, solumuzu arkamızı da kollamamız gerekecek, çünkü artık ne yazık ki, millet elinde cep telefonuyla facebooka bakarak araç sürüyor.
Teknolojinin bu denli gelişmesiyle ve sosyal medya mecralarının da artışıyla, herkesin sosyal medya bağımlılığı yaşadığını görüyorum. Geçen gün karşı şeritte ilerleyen genç bir kadının, elindeki cep telefonuna bakarak aracı sürdüğünü gördüm ve kornaya bastım uyarmak için. Belki de hata yaptım, odaklandığı için korkutabilir de belki öyle bir davranış ama o anda uyarmak istedim.
Diyeceğim şu ki, hepimiz zaman zaman dikkatsizlik, hata, sorumsuzluk, ihmal gibi yanlışlıklar trafikte elbette ki yaparız. Ve her seferinde de kendi kendimize sözler veririz, “bir kere daha telefonu elime almayacağım”, bir daha asla telefona bakmayacağım”, messenger mesaj sesine kat’iyen artık saldırmayacağım araç sürerken…
Fakat bu kez, aracın arka koltuğunda bebeği bulunan bir annenin hele ki 15 yıllık arkadaşımın, yaşadığı korkunç olayı duyduktan sonra, araçlarımızı çok daha dikkatli sürmemizin, gözümüzü adeta dört açmamızın ve çok ama çok temkinli olmamızın artık zamanı geldi diye düşünüyorum.
Duyduğuma göre, kazaya neden olan karşı aracın şoförü de Duygu’nun çığlıklarından ve şoka girmesinden bebek kaza anında öldü sanmış, Allah korusun. Ve şoför de acayip bir korku yaşamış. Kim bilir önündeki araca yüklettiğine göre belki de messengerda yazışıyor veya facebooka bakıyordu, ya da instagrama.
Dilerim, bu yazım birkaç insanı olsun, aracını dikkatli sürmeye, trafikte korkusuz değil, korkulu olmaya, uyanık olmaya ve çok yavaş sürmeye teşvik eder.
Duygu’m çok büyük geçmiş olsun.