Korona virüsünün en çok kimleri etkilediği tespit edildi

Korona virüsünün en çok kimleri etkilediği tespit edildi

Çinli yetkililer tarafından yayınlanan istatistikler, ölümcül Corona virüsünün en çok yaşlıları ve başka bir hastalığa sahip olanları etkilediğini gösteriyor. Virüsün gizemi henüz çözülmemiş olsa da özellikle kalp ve şeker hastalıklarına sahip olanlardaki ölüm oranı dikkat çekiyor.

Çin Halk Cumhuriyeti’nin Wuhan kentinde ortaya çıkıp tüm ülkeye ve dünyaya yayılan Corona virüsüyle (COVID-19) ilgili bilimsel araştırmalar sürüyor. Bilim insanları, virüsün gizemini henüz çözmekten uzak ancak vaka ve ölüm istatistiklerinden çıkarılan sonuçlar, salgınla mücadeleye ilişkin önemli ipuçları sunuyor.

Çin Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi tarafından 17 Şubat’ta yayınlanan veriler, COVID-19 vakalarına dair dikkate değer bilgiler sunuyor. Doğrulanan vakaların %14’ünde hastalık belirtileri ‘şiddetli’ olurken ciddi derecede zatürre ve nefes darlığı belirtileri dikkat çekiyor. Vakaların %5’indeyse hastalar solunum yetmezliği, septik şok ve çoklu organ yetmezliğiyle karşı karşıya kalmış. Toplamda doğrulanan vakaların %2,3’ünde ölüm yaşandı.

Kalp Hastalıkları: Kalp Sağlığına İyi Gelen Besinler ve Faydaları

Kalp ve şeker rahatsızlıklarında ölüm oranı artıyor​:

Bilim insanları, neden bazı grupların diğerlerine göre daha şiddetli hastalık belirtileri gösterdiğini anlamaya çalışıyor. 17 Şubat’ta yayınlanan ve 45 bin doğrulanmış vakayı içeren verilere göre COVID-19’la enfekte olduktan sonra şiddetli hastalık belirtileri gösteren gruplar; yaşlılar ve daha önceden başka bir hastalığa sahip olanlar.

Vakalarda, başka bir hastalığa sahip olmayan hastaların %1’inden azı, yaşamını yitirirken kalp damar rahatsızlığına sahip hastaların ölüm oranı %10,5, şeker hastalığı bulunan hastaların ölüm oranıysa %7,3 olarak açıklandı. Yine kronik solunum yolları, yüksek tansiyon ve kanser hastalarındaki ölüm oranı da %6 civarında seyrediyor.

Doğrulanmış vakalardaki ölüm oranının, bazı vakalarda teşhis konmamış olması nedeniyle daha düşük olabileceği düşünülürken yaşlılardaki ölüm oranının da %14,8 olduğuna dikkat çekiliyor. 0 ile 9 yaş aralığındaki çocuklardaki vakalarda ölüm yaşanmazken çocuklar arasında göreli olarak daha düşük rakamlar görüldüğü söyleniyor.

Yaşlı ve solunum yolu hastaları tehlikede:

Yaş ilerledikçe ölüm oranının artması, örneğin 1918’deki grip salgınında gençlerin ölümüne neden olan virüsten farklı bir durumla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Bununla birlikte COVID-19’un farklı versiyonlarının neden olduğu SARS ve MERS gibi salgınlarda da benzer bir eğilim gözlemlenmişti. Bilim insanları, 50 ile 60 yaşın üzerindeki kronik solunum yolları hastalıklarına sahip olan kişilerin Corona virüsüyle enfekte olmasının ‘çok kötü’ sonuçları olabileceğini vurguluyor.

Bilim insanları, daha yaşlı insan gruplarında neler olduğunu henüz bilmiyor. Diğer solunum yolları virüslerinde yapılan çalışmalar, kişilerin bağışıklık sistemlerinin verdiği tepkilerin önemli olduğunu gösteriyor.

Yaşlı insanlarda kontrol edilemeyen bir bağışıklık sistemi tepkisinin meydana gelebileceği, bunun bağışıklık hücrelerinin aşırı üretimine neden olabileceği ve bağışıklık hücrelerinin akciğerlere dolmasıyla bağlantılı bir sitokin hücumuna yol açabileceği belirtiliyor. Bu nedenle zatürre, nefes darlığı, soluk borusu iltihabı gibi şiddetli hastalıklar ortaya çıkabiliyor.

Erkeklerde ölüm oranı kadınlara göre daha fazla:

Bölgesel iltihaplar akciğer iltihabına ve oradan da tüm organların etkilendiği bir hastalığa dönüşebilir. Bu durum, virüs kendini bağışıklık sisteminin tepkisinden daha hızlı ürettiği zaman da ortaya çıkabilir. Her şeye rağmen genç ve sağlıklı kişilerin Corona virüsü nedeniyle ölümüne kesin bir açıklama getirilemiyor. Genetik ve çevresel faktörlerin bu durumda etkili olabileceği düşünülüyor.

Yine aynı istatistiklere göre COVID-19’la enfekte olmuş erkeklerin ölüm oranı, kadınlara göre daha fazla. Bu oran erkeklerde %2,8’ken kadınlarda %1,7. Bu farklılıkta, kadınların biyolojik olarak bağışıklık sistemlerinin daha gelişmiş olma ihtimalinin yanı sıra sigara kullanma oranları gibi sosyal faktörler de rol oynuyor.

Öte yandan enfekte olmuş kişilerin uzun vadede Corona virüsüne karşı bağışıklık kazanıp kazanmayacağı da belli değil. SARS hastaları üzerinde yapılan gözlemlerde hastalıktan kurtulduktan 5 ya da 10 sene sonra bu kişilerin vücutlarındaki virüs karşıtı antikorların uzun süre kalmadığı tespit edildi. Bununla birlikte Corona virüsü kapıp sonrasında iyileşen hastaların en azından kısa vadede virüse karşı bağışıklık kazanmış olması bekleniyor.

Gribe neden olan virüsler, burun ve sinüsler gibi üst solunum yollarını kendilerine hedef seçiyor. SARS, MERS ve COVID-19 gibi türlerse akciğerlere doğru inebildikleri için daha şiddetli hastalıklara neden oluyor. 2003’teki SARS salgınında ölüm oranı %10‘ken 2012 ile 2019 arasındaki MERS salgınında ölüm oranı %23’tü.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir