Lübnan Mülteci İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Salih el-Garib’in, hükümetin kurulduğu 31 Ocak’tan kısa süre sonra Suriye’nin başkenti Şam’ı ziyaret etmesi Başbakan Saad el-Hariri ve müttefiklerini rahatsız etti.
Bunun üzerine siyasi gruplar, Lübnan’da bulunan 1 milyonu aşkın Suriyelinin ülkelerine dönmesi konusunda ortak tavır takındı.
Mültecilerin, Suriye’de siyasi çözüm ve güvenliğin sağlanmasının ardından gönderilmesini savunanlar ile Beşşar Esed rejimiyle iş birliği yapılarak gönderilmesini savunanlar arasındaki anlaşmazlıklar ise haftalarca gündemi meşgul etti.
Cumhurbaşkanı Mişel Avn, her fırsatta siyasi çözümü beklemeden Esed rejimi ile iş birliği içinde mültecileri gönderme yönündeki tutumunu dile getirirken, Hariri bunun tam tersini benimsedi.
Lübnan-İsrail arasındaki tartışmalı deniz sınırı
Bir Amerikan şirketinin 2009’da Doğu Akdeniz’de petrol ve doğal gaz rezervi keşfetmesiyle gündeme gelen Lübnan-İsrail deniz sınırı anlaşmazlığı, o tarihten beri belli aralıklarla tartışılıyor veya karşılıklı olarak bir tehdit aracı olarak kullanılıyor.
Son olarak iki ülke arasındaki sınırın nihai karara bağlanması için bu yıl ABD’nin ara buluculuk ettiği bir diyalog süreci başlatıldı.
Eski ABD Dışişleri Bakanlığı Orta Doğu Sorumlusu Müsteşar Vekili David Satterfield, bu çerçevede Lübnan ve İsrail’e birçok ziyaret gerçekleştirdi.
Beyrut yönetimi, ABD himayesinde Lübnan, İsrail ve BM’den oluşan 3’lü bir komitenin kurulmasını önerdi.
Hizbullah-İsrail gerginliği yaşandı
Hizbullah’ın kalesi olarak bilinen başkent Beyrut’un güney banliyösünde, 25 Ağustos’ta İsrail’e ait 2 insansız hava aracı (İHA) düştü.
Örgütün Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, konuya ilişkin açıklamasında, bunun İsrail tarafından 14 Ağustos 2006’dan beri gerçekleştirilen ilk eylem olduğunu ve karşılıksız kalmayacağını söyledi.
İsrail ordusu olaydan 1 hafta sonra yaptığı açıklamada, İsrail’e bir dizi tanksavar atışı yapılması üzerine misilleme olarak Lübnan’ın güneyinde bazı hedefleri vurduğunu duyurdu.
Filistinliler, Çalışma Bakanlığı uygulamasını haftalarca protesto etti
Lübnan Çalışma Bakanlığının işsizlikle mücadele için ülkedeki yabancı işçi ve işletmelere getirdiği uygulama ve bu bağlamda Filistinlilere ait bazı işletmelerin kapatılması, uzun yıllardır kamplarda birçok temel insani haktan yoksun yaşayan Filistinli mültecilerin tepkisine neden oldu.
Ülkenin farklı bölgelerindeki kamplarda yaşayan Filistinliler, bahsi geçen uygulamanın kendilerini hedef aldığını ileri sürerek, genel grevin yanı sıra haftalarca devam eden çeşitli eylemlerle tepkilerini gösterdiler.
Daha sonra Çalışma Bakanı Kemil Ebu Süleyman, bu uygulamanın Filistinliler tarafından yanlış anlaşıldığını ve onları çalışma izni harçlarından muaf tuttuklarını açıkladı.
Dürzi Bakanın konvoyuna silahlı saldırı düzenlendi
Haziran ayında Dürzilerin çoğunlukta olduğu Cebel-i Lübnan vilayetine bağlı Aley bölgesi sakinleri, Hristiyan Özgür Yurtseverler Hareketi lideri ve Dışişleri Bakanı Cibran Basil’i protesto etmek üzere sokağa çıktı.
Dürzi Demokrasi Partisi mensubu Mülteci İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Garib’in konvoyunun söz konusu bölgeden geçişi sırasında silahlı saldırıya uğraması sonucu, bakanın korumalarından 2’si öldü.
Saldırı nedeniyle Dürzi partilerin birbirlerini karşılıklı olarak suçlamalarıyla oluşan gerilim nedeniyle Bakanlar Kurulu toplantıları 40 gün gerçekleştirilemedi.
Söz konusu gerilim, Cumhurbaşkanı Avn’ın ev sahipliğinde yapılan “sulh toplantısıyla” sona erdi.
Halk, ekonomik kriz ve vergi politikalarına karşı sokağa döküldü
Ekonomik kriz ve hükümetin vergi politikalarına karşı 17 Ekim’de protestolara başlayan Lübnanlılar, Başbakan Hariri liderliğindeki hükümeti istifaya mecbur bıraktı.
Mecliste 21 milletvekiliyle Sünnileri temsilen en büyük siyasi bloku oluşturan Müstakbel Hareketi’nin lideri Hariri’nin yeniden başbakan olmayı kabul etmemesi üzerine, Şii Hizbullah ve Emel Hareketi ile siyasi müttefikleri olan Hristiyan Özgür Yurtseverler Hareketi, eski Eğitim Bakanı Hassan Diyab’ı öne çıkardı.
Cumhurbaşkanı Mişel Avn, meclisteki siyasi gruplarla gerçekleştirdiği istişare görüşmelerinin ardından yeni kabineyi oluşturma görevini 19 Aralık’ta Diyab’a verdi.
Diyab, bağımsız bir akademisyen olmasına rağmen Hizbullah ve siyasi müttefiklerinin desteğini alması nedeniyle protesto ediliyor.
Kaynak: AA