İran’da Hasan Ruhani’den önce 2005-2013 yıllarında 2 dönem cumhurbaşkanlığı yapan Ahmedinejad, Tahran yönetiminin izlediği dış siyaset, bölgedeki gelişmeler ve nükleer anlaşmayla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Nükleer anlaşma ve ABD ile yeniden görüşme konusunda müzakerelerin ancak adalet, karşılıklı saygı ve birbirinin resmi hukukunu tanıma temelinde yapılması gerektiğini dile getiren Ahmedinejad, tek taraflı bir anlaşmanın kısa süreliğine uygulansa da uzun vadede başarısız olacağını ifade etti.
“Nükleer anlaşmayı kesinlikle imzalamazdım”
Ruhani hükümeti tarafından imzalanan nükleer anlaşmayı eleştiren Ahmedinejad, şunları söyledi:
“Nükleer anlaşma tek taraflı bir dizi taahhütten oluşan bir anlaşmaydı. Bu anlaşma hiçbir taraf için dikkate değer bir kazanım değildir. Üzerinde müzakere yapılan esaslar da doğru değildi. Bir konuyu yanlış temeller üzerinden ele alırsak uygun sonuçlar elde edemeyiz. Ben olsaydım nükleer anlaşmayı kesinlikle imzalamazdım.”
Nükleer anlaşmanın İran’a karşı küresel ittifakı önlediği yönündeki iddiaları da doğru bulmadığını ifade eden Ahmedinejad, Washington yönetimi dahil herhangi bir tarafla yapılacak müzakerede sorun görmediğini ancak amacı belli olmayan bir müzakerenin faydasının da olmayacağını dile getirdi.
“Geçmişte de ‘ABD ile müzakere yapılmaz’ diye bir şey yoktu”
Washington yönetimi ile baskı altında görüşülemeyeceğini ancak ABD ile müzakerenin bir tabu olmadığını söyleyen Ahmedinejad, “Cezayir Anlaşması’nda ve Afganistan ile Irak meselelerinde ABD ile müzakere yapıldı. Geçmişte de ‘ABD ile müzakere yapılmaz’ diye bir şey yoktu.” dedi.
ABD yönetiminin İran halkı üzerinde baskı oluşturmak ve bu baskıyı rejime yönlendirme şeklinde bir politika yürüttüğünü ancak bunun sonuç vermediğini dile getiren Mahmud Ahmedinejad, “Haydi diyelim ki İran rejiminin siyasetine karşısınız, peki hangi hakla millete yaptırım uyguluyor ve onları baskı altına alıyorsunuz? Bu durum ABD’de siyasete yön verenlerin ülke makamlarıyla değil İran halkıyla bir kavgasının olduğunu gösteriyor.” ifadelerini kullandı.
ABD’nin dünya barışından yana olması halinde milletlerin hukukunu resmi olarak tanımasını talep eden Ahmedinejad, şöyle devam etti:
“Başkalarının üzerinde hegemonya kurma düşüncesi şeytanidir. Başkasının üzerinde sulta kurmaya çalışmak şeytani bir düşüncedir, bu kim olursa olsun. Bu dini bir şahsiyet de olabilir. ABD, baskıları, tek taraflı politikaları ve yaptırımları bırakıp adilce bir müzakereye dönmelidir. İş birliği zemininin düşmanlık zemininden daha fazla olduğuna inanıyorum. ABD, petrolün millileştirilmesinde ve devrimde karşımızda durdu ve bundan hiçbir yarar elde etmedi.”
“Silah ile çözülecek meseleler olsaydı şimdiye kadar çözülürdü”
Eski İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad, silahların kökten ortadan kaldırılması ve tüm sorunların diyalogla çözülmesinden yana olduğunu belirterek, “Silah ile çözülecek meseleler olsaydı şimdiye kadar çözülürdü. Savaş olmasa dünyadaki büyük silah fabrikaları iflas eder. Biz silah üretiminin köküne inmeliyiz. Birinin silahtan ekmek yemesi çok kötü bir şeydir. Tarım, sanayi, otomotiv, beyaz eşya ve diğer işlerle uğraşarak insanın refah seviyesini artır. Neden insanları öldürerek kazanç sağlamak istiyorsun?” değerlendirmesinde bulundu.
ABD’nin 5 bin 600 adet ileri teknoloji 5. Nesil atom bombasına sahip olduğunu ve İran için de “nükleer silaha sahip olmak istiyor” iddiasında bulunduğunu hatırlatan Ahmedinejad, “ABD, ‘İran atom bombası üretmek istemediğini ispat etsin’ diyor. Olmayan bir şeyi nasıl ispat edebiliriz. ABD atom bombasından korkmuyor. Dünya ile dürüstçe konuşmalıyız. ABD’nin atom bombası var ve bunu kullanan tek devlettir. Biz mi tehlike arz ediyoruz ve cezalandırılmalıyız bunun için?” diye konuştu.
İran’ın yaptırıma maruz kalmasından ABD ekonomisinin fayda sağlamadığını, Trump’ın sadece ekonomiye kısa süreli bir nefes aldırdığını belirten Ahmedinejad, ABD ekonomisinin uzun vadede kötüye gideceğini iddia etti.
Dünyadaki servetin insanların inisiyatifine bırakılması önerisini gündeme getiren Ahmedinejad, şunları kaydetti:
“Bugün dünyada ekonomik kaynaklar ve tabii servetler bir gücün ablukası altındadır. Eğer bu servet insanların inisiyatifine bırakılırsa halk da güçlü olur, kalkınır ve büyür. Bu sorun sadece İran’la ilgili değil dünyanın her yerinde var, fakat bazılarında az, bazılarında çok. ABD’de 50 milyon insan geçim sıkıntısı yaşıyor, 4-5 milyon insanlar kartonların üzerinde yatıyor. Halkın yüzde 10’u hiçbir sınır tanımazken toplumun ekseriyeti ekonomik baskı altında yaşam sürdürüyor.”
“Basra Körfezi şu an için bir çatışmaya çok müsait”
Mahmud Ahmedinejad, Trump’ın iş adamı olması nedeniyle hesabını iyi yapmasını ve ABD’nin uzun vadedeki menfaatlerini göz önünde bulundurmasını isteyerek, “Savaş çıkarmak barışı sağlamaktan daha zordur. Basra Körfezi şu an için bir çatışmaya çok müsait. Basra Körfezi ülkeleri ve ABD çok dikkatli olmalıdır. Burada tutuşacak bir ateş sadece Basra Körfezi’ni yakmayacaktır, tüm dünyaya yayılacaktır.” uyarısı yaptı.
“Türkiye ve diğer komşularla el ele verip uyum içinde hareket etmeliyiz”
Komşuların her zaman öncelikli olduğunu ve aynı coğrafyada yaşadıkları için birlikte gelişmeleri gerektiğini vurgulayan Ahmedinejad, komşular ile ortak kültürel bağlar ve tarihsel dostluklar nedeniyle fırsatların fazla olduğuna değindi.
Eski İran Cumhurbaşkanı, “Giyim, yemek, gelenek ve göreneklerimiz bir. Türkiye, Irak, Azerbaycan, Türkmenistan, Afganistan, Pakistan ve Basra Körfezi ülkeleri ile İran kalkınma için birbirlerine muhtaçtır. Biri kaybettiğinde diğeri kazanmayacaktır, çünkü birbirimize bağlıyız. Türkiye ve diğer komşularla el ele verip uyum içinde hareket etmeliyiz. Türkiye ve İran ilişkileri her zaman için dostanedir ve karşı karşıya gelmeleri için çok çaba gösteriliyor.” dedi.
Hiçbir komşunun meydana gelecek çatışmalardan kazançlı çıkmayacağını ve “bölgedeki tüm halklara düşman olanlar” dışında kimsenin bundan fayda elde etmediğini aktaran Ahmedinejad, Türkiye, Suriye, Ürdün, Mısır, Irak, Suudi Arabistan, Afganistan, Azerbaycan, Pakistan, Türkmenistan ve diğer Körfez ülkelerinin büyük bir coğrafyayı kapsadığını ve bu devletlerin dünyanın tüm su yollarına ulaştığını, ayrıca dünyanın en büyük enerji kaynakları ile küresel irtibat noktasının da burada olduğunu söyledi.
“Suriye’de şimdiye kadar kazanan hiçbir taraf yok”
Ortak paydaların ihtilaflardan fazla olduğunu ancak ihtilaflar öne çıktığı için müştereklerin kenara itildiğini belirten Ahmedinejad, Suudi Arabistan’ın Yemen’de silahlara harcadığı parayı insanlara yardım olarak göndermesi durumunda daha iyi neticeler elde edeceğini, İran’ın Suriye’deki durumunun da aynı şekilde ele alınması gerektiğinin altını çizdi.
Ahmedinejad, şöyle devam etti:
“Suriye’de şimdiye kadar kazanan hiçbir taraf yok. Suriye halkının taleplerinin gerçekleşmesi için yardımcı olmalıyız, gerisi zarardır. Öldürülen her insan zarardır. Birlikte oturup uzlaşmamızda hiçbir sakınca yoktur. Dünyada her insan bir oydur, bırakalım insanlar özgürce tercihte bulunsun.”
Her milletin kendi kaderini tayin etmesini ve herkesin bu ilkeye riayet etmesini isteyen Ahmedinejad, buna riayet edilmemesi halinde başkalarına uzaklardan gelip bölgeye müdahale fırsatı doğacağını savundu.
Yemen, Irak, Afganistan ve Suriye’nin viraneye döndüğünü, ABD’nin yeni bir savaş çıkartarak Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn ve Katar’ın da yıkılmasını istediğini öne süren Ahmedinejad, “Yıkılması için silah satıyorlar, sonra da yeniden imar etmek için para alıyorlar. Bunu çözmek için İran ve Suudi Arabistan öncü olmalıdır. Kimse diğeri geri adım attığı için kazandığını düşünmeden yan yana oturmalıyız. Gerçekçi olmalı ve halklarımızı düşünmeliyiz. Uzun vadeli dostlukları dert edinmeliyiz, sonra da bunu dünya ile dostluğa çevirmeliyiz.” değerlendirmesinde bulundu.
“İran’daki ekonomik yapıyı mutlaka düzeltmeliyiz”
Mahmud Ahmedinejad, İran’ın maddi ve tabii kaynaklar açısından benzeri az bulunan bir servete sahip olduğunu ve bu servetin değerlendirilmesi durumunda yaptırımların anlamsız olacağını ifade etti.
Yaptırımların zaaflardan dolayı etkili olduğu ve İran’da ekonomiyi elinde bulunduranların ülkenin mevcut potansiyelinden yeterince yararlanamadığı eleştirisinde bulunan Ahmedinejad, şunları söyledi:
“Halkın kalkınması ve ekonomiyi idare etmesi için fırsat verilmelidir. İran’daki ekonomik yapıyı mutlaka düzeltmeliyiz. Bunun yolu da tabii serveti halkın kullanımına sunmaktır. Ekonomiyi ablukadan çıkarmalıyız ki insanlar onu yeniden inşa edebilsin. Ekonomi başta olmak üzere tüm alanlarda halkımız inisiyatif sahibi olmalıdır. ABD yaptırımları nedeniyle ekonomik sorunlarımız daha da derinleşti. Ekonomik yapıları düzeltmeli ve insanlar daha fazla aktif olmalıdır. İnsanlara imkan verilirse ekonomi çabuk düzelir. Geçmiş yıllarda birçok üründe ithalatçı ülkeden ihracatçı ülke haline geldik.”
“Nükleer enerji milletlerin gelişmesi için güvencedir”
İran’ın nükleer enerjiyi barışçıl amaçlarla üretmediği yönündeki iddialara tepki gösteren Ahmedinejad, tüm ülkelerin nükleer enerjiye geçmesini savunarak, “Nükleer enerji, milletlerin gelişmesi için bir güvencedir. Çünkü gelişmiş bilim ve teknolojiye sahiptir. Tüm bilimlerin ileri seviyesi onda görülebilir. Eğer bu gelişirse, lokomotif gibi diğer bilim ve sanayi dallarını da kendisiyle birlikte büyütür. Birçok bilim onda birleşiyor. Eğer bunu bırakırsan diğer bilimlerde de ilerleyemezsin.” görüşünü dile getirdi.
İran’da 2021’de yapılacak seçimlerde siyasete dönüp dönmeyeceğiyle ilgili soruya “hayır” cevabı veren Ahmedinejad, “Biz halkın görüşlerine tabiyiz.” ifadesini kullandı.
Eski İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, Türkiye’de gördüğü ilgiye ilişkin ise, “Türkiye’yi seviyorum. Bu ülkedeki ilginin nedeni de bu olabilir. Türkiye halkı, medeni ve kültürlü bir halktır. Dünyadaki medeniyet üzerinde etkili olmuş bir halktır. Bugün de etkililer. Türkiye halkı, samimi, dost canlısı ve sade insanlar.” yorumunda bulundu.
Kaynak: AA