Meclis Genel Kurulu, 28 Nisan Salı günü toplanacak

Meclis Genel Kurulu, 28 Nisan Salı günü toplanacak

Meclis Genel Kurulu’nun bugünkü toplantısında parti başkanlarının ve hükümet yetkililerinin konuşmalarının ardından, milletvekillerine söz verildi.

Ancak milletvekillerinin konuşmasından önce, Genel Kurul, 27 Nisan Pazartesi günkü birleşimin ertelenmesini oy birliği ile kabul etti. Buna göre, Meclis Genel Kurulu, bundan sonraki birleşimini 28 Nisan Salı günü yapacak.

Milletvekilleri arasında ilk sözü alan  DP Milletvekili Serdar Denktaş, sağlık konusunun alınan tedbirler ve halkın duyarlılığı ile belli bir seviyeye oturmuş durumda olduğunu, ancak yatay gidiyor diye alınmaması gereken karar alınmasıyla bir patlamayla karşı karşıya gelinebileceğini kaydetti.

Denktaş, örneğin bayram namazı gibi konularda yanlış bir karar verilmemesi uyarısında bulundu.

“Diğer ülkelerde açıldı” örneklerine itibar edilmemesi gerektiğini, ülke nüfusunun azlığının salgının önlemesinde etkili olabileceği gibi, ekonomik çarkların dönmesi konusunda sıkıntı yaratabileceğini vurgulayan Denktaş, kapanan iş yerlerinin yarın açılmasıyla, çarkların bir anda eskisi gibi dönemeyeceğinin insanlara anlatılması gerektiğini kaydetti.

Bankaların hem mevduata, hem borçlara uyguladığı faizleri 3 ay kadar durdurması gerektiğini ifade eden Denktaş, borçların ötelenmesi ya da düşük faizli borç alınıp borçların ödenmesinin daha büyük sorunlara yol açabileceğini söyledi.

Kiraların da 3 ay alınmaması gerektiğini, sadece kira geliriyle geçinenlerin de devletin desteğinden yararlandırılabilmesi gerektiğini ifade eden Denktaş,   tarım ürünleri ve süt ürünlerinin ucuz alınıp, vatandaşlara dağıtılabileceğini dile getirdi.

Belediyeler ve muhtarlarla olması gereken koordinasyonun kurulamadığını anlatan Denktaş, dünyanın elinde bulundurduğu nüfus bizde olmadığı için bu çarkın dönmeyeceğini ve devletin mutlaka iç borçlanmaya gidilerek, bu sürede orta ve uzun vadede planlama yapılması gerekeceğini kaydetti.

Yüzde 25 maaş kesintisi yapıp, diğer harcamaların aşağıya çekilmemesi halinde, bu işin başarılamayacağını vurgulayan Denktaş, dünyayı takip edilebileceğini ama onların alacağı tedbirlerle bizim tedbirlerimiz arasında fark olacağını söyledi.

Daha sonra konuşan TDP Milletvekili Hüseyin Angolemli, bütçe çalışmalarında her zaman söyledikleri gibi önceliğinin sağlık, eğitim, güvenlik ve ulaştırma olduğunu dile getirdiklerini belirterek, bu konularda sınıfta kalındığını savundu.

Ekonomik koşullar sebebiyle çok yakında güvenlik zaafiyeti yaşanacağını ileri süren Angolemli, bir çok sorunun yanı sıra gıda maddelerindeki fiyat artışına dikkat çekerek, herkesin istediği fiyattan satış yapmaması gerektiğini vurguladı.

Şu anda tek ayakta duran sektörün tarım olduğuna işaret eden Angolemli, tarıma dört elle sarılmak gerektiğini belirtti.

Bugüne kadar yaşanan tüm sıkıntılarda hep küçük esnaf,  memur ve işçi kesimlerinin sıkıntıya girdiğini belirterek, varlıklı kesimden ses çıkmadığını, hükümetin de yasaları iyi inceleyip tedbir alması gerektiğini belirtti.

Angolemli, “Nasıl ki memurdan kestiniz, ses çıkarmadı memur, onlardan da keseceksiniz, halk bunu bekler, aksi takdirde birlik ve bütünlük bozulur” dedi.

Angolemli, son olarak Mağusa ve Lefkoşa’daki test kitleri arasındaki fiyat farkı konusunda açıklama istedi.

CTP Milletvekili Erkut Şahali de, bu zor zamanda toplum yararına çalışan herkese teşekkür ederek başladığı konuşmasında, dünyanın tanımadığı zor bir dönemden geçerken, durumu yönetmeye çalışan kabine üyelerine de teşekkür etti.

Hükümete sağlık ve ekonomik konularda eleştirilerde bulunan Şahali 20 Mart’ta bir öneriler dizisi hazırladıkların, ancak bugün gelinen aşamada ülkede bir pandemi hastanesi bulunmadığını, hükümetten bu konuda somut vaatler dinlendiğini kaydetti.

Biraz önce maaş kesintileri ile ilgili konuşulduğunu, Maliye Bakanı Olgun Amcaoğlu’nun açıklamalarıyla geçmişteki açıklamalarının çeliştiğini, tutarlılığın geçmişten bugüne kadar olması gerektiğini getiren Şahali, global kriz karşısında, destek önerilerinin ise bugüne kadar cevapsız kaldığını söyledi.

Yaygın test konusunun bir zaruret olduğunun bilindiğini, ancak birlikte çalıştığı heyetin tamamının Sağlık Bakanı ile hemfikir olmadığını söyleyen Şahali, çok başlılık içinde danışılanlar ve danışanların hem fikir olmadığı bir ortamda kararları kimin verdiğini sordu.

Tek bir web sitesinden periyodik olarak gün içindeki gelişmelerin kamuoyuyla paylaşılması gerektiğini ifade eden Şahali, hala spekülasyon ve bilgi kirliğinden şikayet edildiğini kaydetti.

Gelinen noktada tarımın desteklenmesi gerektiğini vurgulayan Şahali, devletin kendi kaynaklarından kendi ülkesinde üretilen sütü değerlendirmesi ve gerekirse halka arz edilmesinin sağlanması gerektiğini  vurguladı.

Şahali, devletin Covid-19 mücadelesinde, şu ana kadar devletin hazinden ne kadar kaynak açığa çıkardığını sordu.

CTP Milletvekili Sıla Usar İncirli de, “önümüzü nasıl göreceğiz” diye sorarak, bu işin sürecine, diğer ülkelerdeki gidişata ve bilimsel verilere bakılarak görülebileceğini, bekleyerek görülemeyeceğini söyledi.

“DSÖ, hazırlık yapın, bekleyin demiyor” diyen İncirli, bu küresel salgının ne zaman biteceğinin belli olmadığını, bu salgının ancak aşının bulunmasının yani 1.5-2 yılı bulacağını kaydetti.

Ülkede alınacak tedbirlerin, bu toplumun geleceğini belirleyeceğini ifade eden İncirli, o yüzden bugüne kadar yapıcı bir muhalefet izlediklerini vurguladı.

Bugün yapılması gerekenlerin, yarınlar için yapılacağını ifade eden İncirli, pandemi hastanesi konusunda yaşananları eleştirdi.

Hastane konusunda yaşanan kargaşa nedeniyle, insanların sağlık hakkının engellendiğini vurgulayan İncirli, pandemi meselesinin ülkenin gündeminden artık düşürülmesi gerektiğini söyledi.

Ülkenin sağlık fonunda biriken para olduğunu ifade eden İncirli, “Bir hastaneyi yapamayacak durumdaysa eğer devlet, biz ne yapıyoruz” dedi.

Pandemi hastanesi konusunda strateji ve planlamanın ne olduğunu soran İncrili, bu konuda ayrıntılı bilgi istedi.

Covit hasta sayısı artarsa, Nalbantoğlu içindeki hasta ve personelin başka bir yere gönderilip gönderilmeyeceği hakkında da bilgi isteyen İncirli, DSÖ’nün laboratuvar sayısının arttırılması gerektiğini söylediğini belirtti, uzman sayısı cihaz sayısı konularında da bilgi istedi.

Daha çok test yapılması gerektiğini, şikayeti olanlar yanında elzem kabul edilen bütün çalışanlara bu testlerin yapılması gerektiğini vurgulayan İncirli, kit sayısının artırılması için yapılan girişimleri sordu.

CTP Milletvekili Doğuş Derya da, hayatta verilen kararların dünya görüşü ile ilgili olduğunu, hükümetin verdiği kararların da siyasetle ilgili olduğunu söyledi.

Covidle ilgili mücadelede kullanılan paraların tek tek, kalem kalem açıklanmasını isteyen Derya, Maliye Bakanı Amcaoğlu’ndan ayrıntılı bilgi istedi.

İlaç eczacılık dairesinde hangi ilaçların olduğunun, hangilerinin eksik olduğunun bilgisini isteyen Derya, kabine üyelerinin açıklamalarının birbiriyle çeliştiğini, sürekli bir demeç yarışı içinde bulunulduğunu kaydetti.

Muhalefetin yaptığı somut önerilerin kabul görmediğini, hükümetin yıpratılmaya çalışıldığının söylendiğini ifade eden Derya, “Hane halkının alım gücünü düşürüyorsunuz, giderleri revize etmek için ne yapıyorsunuz” dedi.

“AKSA ne yapıyor” diyen Doğuş Derya,  şu ana kadar AKSA’da hiçbir değişiklik olmadığını, bakanların kendi yetkileri dahilinde olan şeyler konusunda halka şikayetçi olduklarını kaydetti.

Kanun hükmünde yetkili olan hükümet, büyük işletmeler konusunda bir şey yapamadığı savunan Derya, yabancı iş gücünü sömüren iş sahipleri hakkında neler yapılacağını sordu.

1500 TL destek yapılırken, ihtiyaç analizi yapılması gerektiğini ve gıda paketlerinin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yapılması gerekirken bunun UBP Gençlik kolları tarafından yapıldığını savunan Derya, diplomatların geliş gidişi konusundaki kararlardan dolayı eleştirilerde bulundu.

Doğuş Derya, Kolan’a taşınma konusunun maliyetleri hakkında bilgi isteyerek, YDÜ’den alınan hizmetin maliyeti hakkında da bilgi istedi.

CTP Milletvekili Biray Hamzaoğulları, koronavirüs nedeniyle ekonomide yaşanan sorunlara işaret ederek halkın alım gücünün düştüğünü, daha da düşeceğinin görüldüğünü; gelişmeleri 1994’teki olaylara benzettiğini söyledi.

Hamzaoğulları, esnafın yaşadığı sıkıntıyı ve sicil affı talebini sosyal medyadan aldığı bir mesajı okuyarak anlattı. “Kar-İş’ten meclise ve hükümete sesleniş” başlıklı bir yazıyı da okuyan Biray Hamzaoğulları, toplu taşımacılığın şu anda tamamen bittiğini, sektörün geleceğinin bir an önce ele alınması ve yeniden kurgulanması talebini seslendirdi.

50 kişilik Meclis bile toplanamazken, okullarda nasıl ders başı yapılacağını çok merak ettiğini belirten Biray Hamzaoğulları, halen pandemi hastanesinin yerinin belirlenemediğini kaydetti. Ülkede kaç ventilatör olduğunu soran Biray Hamzaoğulları, Karpaz bölgesindeki karantina uygulamasıyla ilgili de değerlendirmeler yaptı.

CTP Milletvekili Hamzaoğulları, “bölgede son görülen vakaların kaynağının kombaycı değil hastane olduğunu” söyledi. Test fiyatlarının Mağusa’da ve Lefkoşa’da farklı olduğunu belirterek bunu eleştiren Biray Hamzaoğulları, Karpaz’daki karantina kararının baskı rejiminin sonucu olduğu görüşünü belirtti.

Hamzaoğulları, devletten maaş alanların hiçbirine katkı yapılmaması gerektiğini söyledi.

TDP Milletvekili Zeki Çeler, siyasi konuşmalarda verilecek mesajların önemli olduğunu vurgulayarak topluma negatif mesaj verilmemesi gerektiğini söyledi.

Çeler, bu süreçte, gıda yardımları ve maaş desteği konularındaki görüşlerini Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faiz Sucuoğlu’nu arayarak ilettiğini belirterek, bazı düşüncelerine daha fazla önem verilmesini beklediğini kaydetti.

“Önemli olan toplumun kazanmasıdır. Sunduğumuz fikirler, toplumun kazanması içindir” diyen Çeler, gıda yardımlarının bakanlık altında toplanıp dağıtılması gerektiğini, gerekli listelerin Sosyal Hizmetler Dairesi ve Çalışma Dairesi’nde bulunduğunu anlattı.

Zeki Çeler, belediyeler ve muhtarlıklarla beraber, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın ortak çalışma yaparak halka yardımların koordine edilebileceğini söyledi.

Herkese 1500 TL maaş desteği yerine daha çok ihtiyacı olana daha çok verme yoluna gidilmesi gerektiğini kaydeden Çeler, “eşitlik” diyerek aynı rakamın verilmesinin doğru olmadığını, bazı insanların da ihtiyacı olmadığı halde “benim de hakkım” diyerek “arsızlık” yaptığını belirtti.

Zeki Çeler, özel sektör sendikalaşmış olsaydı, yıllarca biriktirdikleri aidatlarla çalışanlara katkı verebileceğini kaydetti.

Hükümetin tepkiler üzerine katkıdan yararlanacakları genişlettiğini, oysa baştaki önerileri dikkate alınsaydı sürece daha hazırlıklı girilebileceğini söyledi. Çeler, herkesin devleti yanında hissetmesi gerektiğini belirtti.

Bundan sonra özel sektör için “maaş garanti fonu” oluşturulması önerisinde bulunan Zeki Çeler, bunun artık elzem olduğunu kaydetti ve hükümetin yapılacaklar listesine bunu da eklemesini istedi.

CTP Milletvekili Salahi Şahiner, salgınla dünyada bazı ilkler yaşandığını, sağlıkta başı çeken ülkelerin bile çok büyük sıkıntı yaşadığını söyledi.

Şahiner, kırılgan olan KKTC’de sağlık konusunda gerekli adımların zamanında atılamadığı için daha sancılı bir süreç olduğunu belirtti. Bundan sonra da artçı krizler ve riskler bulunduğunu kaydeden Salahi Şahiner, ülkenin daha fazla krizi kaldırabilecek kapasitesi olmadığını, gerekli önlemlerin alınması gerektiğini söyledi.

Gıda tedarik zincirinde sıkıntı yaşanmaması için bazı ülkelerin ihracatı kapattığını belirten Salahi Şahiner, bu dönemde yerli üretimin önemine işaret etti.

Üreticilerin pandemi öncesi ekilen ürünlerinin tarlada kalma riski olduğunu, artık girdi maliyetlerinin de çok yükseldiğini, üreticileri ekonomik batak riski beklediğini, üretimden uzaklaştırılma riskleri de olduğunu söyleyen Şahiner, “Tarım sektörü pozitif ayrımcılığı sonuna kadar hak eden bir sektördür” dedi.

CTP Milletvekili Fazilet Özdenefe, olağanüstü zamanlardan geçerken hükümetten de olağanın dışına çıkarak sıkıntıya daha büyük strateji, vizyon, planlama ve ciddiyetle yaklaşmasını istedi.

Hükümetin farklı kararlarıyla güven bunalımına yol açtığını belirten Özdenefe, eleştiriye de açık olunması gerektiğini anlattı.

Gerekli tüzükleri çıkarılmadığı için Bulaşıcı Hastalıklar Yasası’nın işlevsel olmadığını kaydeden bu yasa altındaki komitenin de kullanılmadığını söyledi.

Özdenefe, böylesi bir dönemde Meclis baypas edilerek değil, halkın temsilcilerinden yararlanarak gerekli yasal mevzuatın tamamlanmasını istedi.

Fazilet Özdenefe, yaşanan krizin çok ciddi sosyal boyutları da bulunduğunu kaydetti. 54 bin öğrencinin şu anda evlerde olduğunu, özel okullardakilerin bir şekilde uzaktan eğitimle angaje olurken, bakanlığın bazı çabalarına rağmen devlet okullarının ise ihmal edildiğini kaydetti.

Özel ve devlet okulları arasındaki farkın giderek açıldığını belirten Özdenefe, kaç çocuğun evinde akıllı cihazlar ve internet olduğunun araştırılmasını istedi. Dezavantajlı ailelerdeki çocukların takibinin yapılıp yapılmadığını soran Fazilet Özdenefe, aile içi şiddetin bu dönemde korkunç artış gösterdiğini söyledi.

Özdenefe, önerilerini “Meclis’in ekarte edilmemesini, yasa gücünde kararname çerçevesinde kararlar yerine mecliste karar alınmasını, bulaşıcı hastalıklar yasası işlevsel hale getirilmeli, tüzükleri çıkarılmalı, okul müdürleri ve öğretmenlerinin öğrencilerle derhal temasa geçmesi, aile içi şiddete karşı kadın ve çocuklara yardım eli uzatılması” olarak özetledi.

CTP Milletvekili Armağan Candan, yoğun bakım servisinin kapasitesi, ventilatör sayısını ve bakanlığın hedefinin ne olduğunu ayrıca, günde kaç test yapma kapasitesi bulunduğunu sordu.

“Şu anda envanterimiz ne noktadadır? Bir ihtiyaç analizi yapıldı mı?” sorusunu da yönelten Candan, sağlık çalışanları açısından bu bilginin önemine dikkat çekti.

Armağan Candan, binlerce tıbbi malzemenin yurt dışından getirildikten sonra ortadan kaybolduğuna dair iddialar olduğunu belirten bunu da eski Meclis Başkanı Sibel Siber’in söylediğini kaydederek aynı saatlerde başhekim yardımcısının istifa ettiği haberleri de yayıldığını kaydetti. Candan, bu konuda soruşturma yapılıp yapılmadığını sordu.

Candan, “Doktorların istifa noktasına gelmesi şu anda isteyeceğimiz en son şeydir. Biz doktorlarımızın en iyi koşullarda görevlerini sürdürmesini istiyoruz” diye konuştu.

“Öğrenci sayısının düşmemesi için Türkiye’nin bizi koruması gerek” diyen Candan, öğrencilerin çoğunun ülkelerine döndüğünü belirtti ve Türkiye’deki üniversitelere yatay geçişin zorlaştırılması önerisi yaptı.

Armağan Candan, turizm konusunda nasıl bir planlama içinde olunduğunu da sordu.

Candan, ülkenin test sayısı konusunda kendini küçük ülkelerle kıyaslaması gerektiğini belirterek, açıklanan test rakamlarının kişi sayısı anlamına gelmediğini kaydetti.

Candan, insanların önlerini göremediğini, iletişime dikkat etmek gerektiğini ve Sağlık Bakanlığı’nın testler konusunda daha geniş bilgi vermesi ve testleri yaygınlaştırması gerektiğini söyledi.

Bir doktorun, “yenmedik, henüz düşmanın yerini bulamıyoruz” dediğini bildiren Candan, henüz sonuca varmak için erken olduğunu kaydetti.

Dünya Sağlık Örgütü’nün çağrısına rağmen maske takılmasının niye zorunlu olmadığını soran Candan, bunun nedeninin ülkede yeterli maske bulunmaması mı olduğunu sordu.

Candan, halkla herkesin anlayabileceği şekilde bir iletişim kurulması gerektiğini söyledi.

CTP Milletvekili Fikri Toros, son aylarda yaşanan tecrübelerin koronavirüsün sağlık kadar sosyal ve ekonomik boyutu da olduğunu gösterdiğini söyledi.

Toros, artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı öngörüsüne işaret ederek ülkelerin her türlü stratejisinin de yeniden şekilleneceğini kaydetti. Ülkelerin yeniden şekil alacak yaşam alanlarıyla ilgili politikalarını, stratejilerini gözden geçirdiklerini, korumacı ve ayrılıkçı politikalar yerine komşularıyla dayanışmasını, iş birliğini ve imkanlarını artırdıklarını anlatan Toros, çeşitli ülkelerde alınan ekonomik önlemlerle ilgili örnekler verdi.

CTP’de maliye, eğitim, sağlık boyutları için alternatif politikalar hazırladıklarını ve bunları kamuoyuna açıklamadan önce hükümete sunarak uygulanmasında yardım teklifi sunulduğunu anlatan Toros, CTP’nin kriz yönetimi konusunda duyarlı ve sorumlu davrandığını kaydetti.

Fikri Toros, virüsün görülmesiyle sektörlerde ve yaşamda görülen değişikliklere ve alınan önlemlere değinerek halkın olayın ciddiyetini idrak ederek bu ağır bedelleri ödemekte kendine düşeni yaptığını söyledi.

Derhal bir yardım kaynağı hazırlanması düşüncesinde olduklarını belirten Toros, devletin iç borçlanmaya gitmesini önerdiklerini hatırlattı. Hükümetin dış kaynak girişimlerinin tamamen başarısız olduğunu, buna şaşırmadığını kaydeden Fikri Toros, iç borçlanmaya gecikmeden başvurularak yeniden açılma tartışılmaya başlandığında acil ihtiyaçlara harcama yapılabileceğini ifade etti.

Toros, ülkenin finansal sağlığının hiç de fena olmadığını belirterek koronavirüs sürecinin sosyo-ekonomik bedellerinin azaltılması için iç borçlanmaya gidilmesi, derhal kamu bankası tahvili çıkarılması önerisi yaptı.

Fikri Toros, Lefkoşa’da Fuar Alanı’nın ve Atatürk Spor Salonu’nun bazı düzenlemelerle pandemi hastanesine dönüştürülebileceğini söyledi.

Yabancı iş gücünün geri dönmeme riskinin yüksek olduğunu belirterek “Bu olumsuzluğu bir fırsata dönüştürmeliyiz. Yeniden açılma sürecinden sonra iş gücü piyasasının ihtiyaçlarını yerel kaynaklardan sağlamamız lazımdır. Yerel kaynakları eğiterek ve gerekli yönlendirmeyi yaparak ihtiyaç olan alanlara sevk etmemiz lazım. Mümkün olduğunca yabancı iş gücüne karşı supaplar koymalıyız” dedi.

Toros, bu sürecin ardından iktidardaki iki partinin milliyetçi ve ayrılıkçı politikalarını gözden geçirerek krizin bedellerinin telafisi için şart olan ülkelerle iş birliği, uluslararası hukuka uyma, müzakereleri destekleme ve federal Kıbrıs oluşumuna katkı da bulunma, sosyal devlet anlayışıyla emeğe göz dikmemeleri dileğinde bulundu, bunların süreçten alınabilecek en önemli dersler olduğunu söyledi.

CTP Milletvekili Asım Akansoy, olağanüstü süreçten geçildiğini belirterek hükümetten yarın yeni bir sayfa açmasını talep ettiklerini söyledi.

Dertlerinin memleketi şu anda kimin yönettiği olmadığını kaydeden Akansoy, bu zorlu süreçte hükümete yardımcı olmak istediklerini söyledi.

Tüm bakanların önerileri dikkate almasını isteyen Asım Akansoy, ortak aklı ve ortak duyarlılığı yaratmak gerektiğini vurguladı.

Akansoy, eksikliklerin farkında olduklarını belirterek, “Yapılabilecek işler var, bir de kurumsal yapıdan dolayı zorlandığınız işler var. Merkezileştirilmiş bir yönetim anlayışıyla hareket etmeniz lazım” dedi.

Koronavirüsle ilgili verilerin açıklanması sürecini eleştiren Asım Akansoy, daha kurumsal hareket edilmesini istedi. Karar aşamasında ülkenin siyasi partilerinin dikkate alınması gerektiğini belirten Akansoy, doğru, katılımcı, şeffaf bir anlayışla hareket edilmesi gerektiğini söyledi.

Sağlık ve ekonomide bir planlama gerektiğine işaret eden CTP Milletvekili Asım Akansoy, 5 Mart’ta açıklanan hastane projesiyle ilgili sorular yöneltti. Ülkede 10 bin mikro ve küçük işletme bulunduğu verisine işaret eden Akansoy, bunun 160 bin çalışan anlamına geldiğini, bu işletmelerin 13 Mart’tan beri kapalı olduğunu kaydederek bundan sonraki planlamada 1500 TL’lik maaş desteğinin değerlendirilmesi gerektiğini çünkü bu rakamın sürdürülebilir olmadığını anlattı.

Akansoy, Karpaz bölgesindeki şirketlerin çok büyük sorunları olduğunu belirterek bunlara ilgi gösterilmesini istedi.

Yaşanan süreçte, güçlü bir kamu sağlık sistemine ihtiyacın görüldüğünü, süratle mesleki eğitim planlaması yapılması gerektiğini, tarımın da çok büyük önem taşıdığını kaydeden Asım Akansoy, hükümetin bundan sonraki süreci daha koordineli ve katılımcı anlayışla ülke sorunlarına çare üretmesini istedi.

UBP İskele milletvekili Yasemin Öztürk, muhalefet vekillerini uzun konuşmalar yapmakla eleştirdi.

“Bugün ciddi bir korona salgını var, halktan dışarıya çıkmasını istemiyoruz ama biz saatlerdir 50 milletvekili toplandık, burada konuşuyoruz” diyen Öztürk, “Hükümetin hiç mi iyi bir icraatı yok da burada dile getirmediniz” sorusunu yöneltti.

Güney Kıbrıs’ta 12 can kaybı yaşandığını, bunun KKTC’deki kayıptan kat kat fazla olduğunu kaydeden Öztürk,  ülkede kara, deniz, ve hava sınırlarının ve okulların erken kapatılmasının atılan olumlu adımlar olduğunu, takdir edilmesi gerektiğini ifade etti.

Güney Kıbrıs’tan alınan ilaçlarla ilgili de değerlendirme yapan Yasemin Öztürk, “benim Güney Kıbrıs’la ilgili sorunum yok, eksiğimiz varsa gerekirse yine alırız. Ama eğer eksikliğimiz varsa neden Türkiye’den istemedik. Cumhurbaşkanı Akıncı telefoniyen Türkiye’den de isteyebilirdi ama yapmadı” şeklinde konuştu.

Öztürk, “Biz aciz bir devlet değiliz, güçlü bir devletiz. Onlar bizden iyi bir durumda değil ki biz onlardan ilaç istiyoruz” ifadesini kullandı.

Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Nazım Çavuşoğlu, yaşanan süreçte, alınan karalarda katkı koymak İsteyen herkesin görüşlerinden yararlandıklarını söyleyerek konuşmasına başladı.

10 Mart’tan beri okulların kapatıldığını hatırlatan Çavuşoğlu, koronavirüsün yatay seyretmesi, fazla kayıp olmamasında bu kararın etkili olduğunu vurguladı.

“İlk, orta, lise ve yüksek öğretim hesaba katıldığında öğrenci ve öğretmenler hesaba neredeyse 200 bin kişinin hareketini dondurduk” diyen Çavuşoğlu, “o vesileyle bugün bu noktadayız. Salgının minimize edilmesinde bu karar etkili olmuştur” şeklinde konuştu.

Salgının belli bir noktada kontrol altına alınmasının ardından eğitim kaybının, mezuniyetlerin konuşulmaya başlandığını belirten Çavuşoğlu, “Mezun olacak öğrenciler mezun olabilecek mi diye merak edenler var. Elbette olacak.  Bunun nasıl yapılacağına ilişkin bakanlığımız paydaşlarla çalışmalar yapıyor” ifadesini kullandı.

Eğitim ve Kültür Bakanı Çavuşoğlu, okullarda eğitime başlamak ve sınavları yapmakla ilgili bilim kuruluna yazı yazdıklarını ve bu hafta yanıt beklediklerini de açıkladı.

“Bizim için birinci mesele öğrencilerin eğitim kayıplarını gidermektir” diyen Çavuşoğlu, uzaktan eğitime günde 43 bin ila 20 bin ziyaret olduğunu kaydetti.

Sağlık, polis ve sivil savunma çalışanlarına teşekkür eden Çavuşoğlu, bu süreçte çalışmalarını sürdüren öğretmenlerimize de teşekkürü borç bildiğini belirtti.

“Şu anda yüzlerce ders, binlerce video çekiliyor, sabaha kadar yüklemeler yapılıyor” diyen Çavuşoğlu, çok kısıtlı olanaklarla uzaktan eğitim sürecinin yürütüldüğünü, ancak büyük tecrübe kazanıldığını ve bu tecrübeyi geliştirip, standartlaştırıp ülke eğitim sistemine kazandırılacağını vurguladı.

Ülkedeki üniversitelerle, YÖK’le ve Türkiye’deki muhataplarıyla yoğun temas içinde olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, “endişelerimizi, tereddütlerimizi, planlarımızı sürekli konuşuyoruz. Rektörleri de sürekli bilgilendiriyorum” dedi.

Öğrencilere yardım konusuna da değinen Çavuşoğlu, “2200 öğrenciden yardım talebi geldi.  1800 öğrenciye destek olabildik gıda paketi anlamında.  400’üne henüz yardımcı olamadık” ifadesini kullandık. Okullara dağıtılan sütler vardı.  Okullardan topladık, üniversite öğrencilerine, belediyelere, karantinada kalanlara dağıttık. Destek hattı kurduk.  Yüzlerce telefon geliyor her gün. Tümüne yanıt veriliyor. Endişeniz olmasın.” Şeklinde konuştu.

“Okulların açılmasıyla ilgili tartışmaları hatırlatan Çavuşoğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Biz doğal olarak açılmasına taraftarıyız. Ama önceliğimiz sağlıktır. Tarihi söylemesi gereken bilim kuruludur.  Ben bu riski alamam. Okullar onların vereceği takvime göre açılabilir. Belirlenecek olan takvime göre tüm senaryolar üzerinde çalışılmaktadır. Önceliğimiz mezun olması gerekenler. Mezun olacaklarla ilgili olarak, gerekirse her sınıfı üçe bölerek bunlara bir proje yapacağız”

Çavuşoğlu, giriş sınavlarıyla ilgili de endişe duyulmaması gerektiğini, ilan edilecek tarihle sınav günü arasında minimum 30 gün olacağını, öğrencilerin çalışmak için en az 30 gün zamana sahip olacaklarını vurguladı.

Maliye Bakanı Olgun Amcaoğlu da, sürecin ne kadar devam edeceğinin kestirilemediğini belirterek, ekonomi ve mali boyutun doğru değerlendirilmesinin önemine işaret etti.

Amcaoğlu, ‘3 buçuk milyarlık bir kaynağa ihtiyaç duyacağımızı ve Türkiye tarafından destekleneceğini söyledim ama tümünün Türkiye tarafından verileceğini söylemedim’ diye konuştu.

Amcaoğlu, iç borçlanmaya da gidilebileceğini ifade etti.

Amcaoğlu, ‘Elbette iç borçlanmaya da gideceğiz. İç borçlanmaya gidilirken doğru zamanda adım atılacaktır’ dedi.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faiz Sucuoğlu da çalışanlara yönelik yapılan bin 500 TL’lik yardımla ilgili olarak açıklamalarda bulunarak sisteme şu ana kadar 22 bin 766 müracaat yapıldığını belirtti.

Sucuoğlu ‘bu destekten faydalanmak için dört tane olmazsa olmaz var. birincisi, 15 Martta sigorta kaydı olacak, ikincisi, aktif çalışan olacak, üçücüsü KKTC sınırları içerisinde olacak ve dördüncüsü 15 Mart itibariyle sigortada herhangi bir borcu olsa dahi bu kurallar çerçevesinde kabul görecektir’ diye konuştu.

Sucuoğlu, pandemihastenesi konusundaki eleştirileri de yanıtladı.

Sucuoğlu, “bu konuya  zamanında siz karşı çıktınız” dedi.

Sosyal hizmetlerle ilgili olarak ise Sucuoğlu, 183 Alo Hattı ve polisle Bakanlık ekiplerinin irtibat halinde olduğunu ve bu süre içerisinde şiddet konusunda bir artış olmadığını söyledi.

Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Dursun Oğuz da yaşanan süreçte tarım ve hayvancılık sektörünün hiç ara vermeden üretime devam ettiğini belirtti.

Oğuz, Özellikle narenciye sektörü, enginar ve süt sektörü için önlemler aldıklarını anlattı.

Üretimle ilgili gerekli planlamaların yapıldığını kaydeden Oğuz, şu an itibariyle ülkede üretimi olan şeylerin ithalatını yasakladıklarını et ile ilgili çalışmaların da önümüzdeki günlerde netleşeceğini belirtti.

Oğuz, sütle ilgili günlük yaklaşık 100 ton fazlalık bulunduğu bilgisini de verdi.

(BRT/TAK)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir