Bazı konfederasyon ve sivil toplum örgütlerinin 29 Aralık 2015’te Türkiye genelinde aldığı genel grev kararına, Antalya, Konya, Kocaeli, İstanbul gibi illerde katılan bazı öğretmenler hakkında disiplin cezaları verildi.
Mazeretsiz göreve gelmedikleri gerekçesiyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu uyarınca aylıktan kesme veya kınama cezası uygulanan öğretmenler, disiplin cezalarının iptali istemiyle dava açtı.
Öğretmenlerin disiplin cezalarının iptali istemiyle açtığı davalarda farklı mahkemelerden farklı kararlar çıktı. Bazı idare mahkemeleri öğretmenler hakkında disiplin cezalarının iptaline karar verdi, bazıları ise öğretmenlerin disiplin cezasının iptali istemini reddetti.
İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Başkanlar Kurulu, farklı nitelikteki kararların kesinleşmesi üzerine, mahkemeler arasındaki aykırılığın giderilmesi istemiyle Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna başvurdu.
Mahkemeler arasındaki farklı kararları irdeleyen Kurul, bu konuda son noktayı koydu.
Kurul, sendikaların aldığı 29 Aralık 2015’teki “savaşa hayır barışı savunacağız” sloganlı genel grev kararına katılarak işe gitmeyen öğretmenlerin eyleminin, sendikal faaliyet kapsamında olmadığına karar verdi.
Gerekçeden
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun gerekçesinde, “sendikal faaliyet kapsamında, işe gelinmemesi” halinde kişilerin mazeret izinli sayılacaklarının, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları, Anayasa Mahkemesi kararları ve Danıştay İdari Dava Daireleri kararlarında da vurgulandığı belirtildi. Ancak sendikal faaliyetlerin amacının üyelerin mesleki menfaatlerinin korunması olduğunun da gözden kaçırılmaması gerektiği vurgulandı.
Gerekçede, sendikaların, ekonomik, sosyal ve mesleki hak ve çıkarlar, özlük ve parasal haklar, çalışma koşullarının korunması, iyileştirilmesi, geliştirilmesi, bu konulara dikkat çekilmesi ve kamuoyu oluşturulmasının sağlanması amacıyla aldıkları kararlar uyarınca kamu görevlilerinin toplantı, gösteri ve iş bırakma eylemlerine katılmalarında demokratik bir toplumda herhangi bir sakınca bulunmadığı, bu tür eylemlerin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 11. maddesi kapsamında korunması gerektiği kaydedildi.
Sendika kararları doğrultusunda kamu görevlilerince yapılması planlanan eylemlerin, kamu hizmetinin gereklerine dayanan bir sınırının olması gerektiği anlatılan gerekçede, “Sendika üyesi kamu görevlilerinin, sendika yöneticilerinin aldıkları kararların içeriklerinin değerlendirilmesi suretiyle hareket tarzı geliştirmeleri gerekmektedir. Bir kamu görevlisinin, sendikal faaliyetlere ilişkin eylem hakkını kullanırken yükümlülükleri nedeniyle kanunların öngördüğü sınırlar içerisinde hareket etmesi gerekir. Aksi takdirde, kamu görevlileri olan sendika üyeleri, sendika tarafından alınan konusu suç oluşturan bir eyleme de katılmak zorunda kalabileceklerdir.” tespiti yapıldı.
Sendikaların, Anayasa ve kanunlara aykırı olmayan herhangi bir amacı gerçekleştirmek için faaliyet yapabileceği ancak AİHM, Anayasa Mahkemesi ve Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun muhtelif kararlarında da vurgulandığı üzere, “kamu görevlilerince sosyal, ekonomik ve meslek hayatlarını ilgilendirmeyen konularda gerçekleştirilen eylemlerin AİHS’in 11. maddesi kapsamında korunması gerektiğinden bahsedilemeyeceği” bildirildi.
Sendika kararının amacı…
Dava konusu uyuşmazlıklarda, davacıların göreve gelmeme nedenini oluşturan sendika kararının amacının, “Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde bazı il, ilçe ve mahallerde uygulanan sokağa çıkma yasaklarını protesto etmek” olduğu aktarılan gerekçede, şunlar kaydedildi:
“Bu hususun, sendika üyelerinin ekonomik ve sosyal menfaatleriyle ilgisi bulunmayan bir eylem olduğu açıktır. Bu tür amaçla yola çıkılan durumlarda, yani sendikaların asli faaliyetlerinin değil de ikincil nitelikteki faaliyetlerinin söz konusu olduğu durumlarda, sendikaların seslerini duyurmak için kullanabileceği başka yollar olduğu da muhakkaktır.
‘İşe gitmeme’ eyleminin, toplum hayatına ve kamu düzenine etkileri göz önüne alındığında, politik yönü ağır basan bir amaçla işe gidilmiyorsa bu durumun sendikal faaliyet kapsamında sayılması mümkün değildir. Kaldı ki, bu eylemin sonuçları dikkate alındığında da bunun yol açacağı zararlara katlanılmasını toplumdan beklemek de hakkaniyete aykırı bir durumdur.
Sonuç olarak uyuşmazlık konusu olaydaki sendika kararı, kamu görevlilerinin, ekonomik, sosyal ve mesleki hak ve çıkarları ile bu kapsamda özlük ve parasal haklarının, çalışma koşullarının korunması, iyileştirilmesi, geliştirilmesi amacını taşımadığından, bu haliyle ‘işe gitmeme’ eylemi, sendikal faaliyet kapsamında bulunmamaktadır.”
Kurul bu nedenlerle, Bölge İdare Mahkemesi kararları arasındaki aykırılığın, verilen “öğretmene verilen disiplin cezasında hukuka aykırılık bulunmadığından iptal isteminin reddine” dair karar doğrultusunda giderilmesine hükmetti.
TRT