Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, 2020 Yılı Bütçe Kanunu Teklifi ve 2018 Yılı Kesinhesap Kanunu Teklifi’nin geneli ile Sayıştay raporları üzerinde TBMM Plan ve Bütçe Komisyonundaki görüşmeler sırasında konuştu.
“2020 bütçesi ilk 20 ekonomisinden biri olan Türkiye’nin bütçesidir”
“2020 Bütçesi ne anlama geliyor, misyonu nedir?” şeklinde bir soru geldiğini belirten Oktay, 2020 bütçesinin, AK Parti hükümetlerinin 18’inci bütçesi olduğunu hatırlattı.
Oktay, bütçenin, 18 yıldır milletin teveccühünü kazanan AK Parti hükümetlerinin “milletten aldığı yetkiye” dayanarak hazırladığı bir bütçe olduğuna işaret ederek, şöyle konuştu:
“2020 bütçesi, kabuğunu kırmış, küresel bir güç haline gelmiş, bölgesinde ve dünyada sözü dinlenen, dünyanın ilk 20 ekonomisinden biri olan Türkiye’nin bütçesidir. 2020 bütçesi, 17 yıldır olduğu gibi, 18’inci yılda da millete hizmeti şiar edinen bir bütçedir. Yaşlısı, genci, kadını, erkeği, kentlisi, köylüsü, yani hepimizin bütçesidir.”
Bütçenin toplumun tüm kesimlerinin tamamının taleplerini karşılayan bir bütçe olduğunu belirten Oktay, “2020 bütçesi, 2018 yılında Türkiye üzerinde ekonomi üzerinden oynanmak istenen oyunun tutmadığının, Türkiye ekonomisine diz çöktürülemediğinin, velhasıl, belli merkezlerin hüsrana uğradığının adıdır. 2020 bütçesi, Türkiye ekonomisinin yoluna daha da güçlenerek devam etmesine katkı sağlayacak bir bütçedir” ifadesini kullandı.
“Bütçe açıklarını yüzde 11’lerden yüzde 2’lere çekmek bu anlayış ve mali disiplinle başarılmıştır”
Oktay, 2020 bütçesinin, 11. Kalkınma Planı ve Yeni Ekonomi Programı hedeflerini merkeze alan, her alanda yatırımı, üretimi, istihdamı güçlendiren ve muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkma hedefinin kararlılıkla devamı anlamına gelen bir bütçe olduğunu da söyledi.
Elde edilen başarıların tamamının, millete ve ülkeye ait olduğunu bildiklerini dile getiren Oktay, “Cumhuriyet döneminde yapılanların katbekat üzerinde yatırımlar yapılması, eserler ortaya konulması, hizmetler gerçekleştirilmesi, tüm Türkiye’nin kazanımıdır” dedi.
Türkiye’nin gösterdiği başarıların, cumhuriyeti ve demokrasiyi daha güçlü hale getirdiğini vurgulayan Oktay, “Kendini bu ülkenin bir ferdi olarak gören herkese düşen, bundan rahatsız olmak değil, gurur duymaktır” değerlendirmesinde bulundu.
Fuat Oktay, iyi bütçe uygulamaları ve mali disiplinin, AK Parti hükümetleriyle özdeşleştiğini, 2018 yılı bütçesinin de hükümetin güven veren politikaları ile hayata geçirildiğini dile getirdi.
Bütçelerin, ekonomik ve sosyal kalkınma hedeflerine hizmet eden bir yapıya kavuşmasının kendi hükümetleri döneminde olduğunun altını çizen Oktay, “2002 yılı bütçe harcamalarında faiz ödemeleri yüzde 43’ü aşmaktaydı. Bugün bütçe açıklarını yüzde 11’lerden yüzde 2’lere çekmek bu anlayış ve mali disiplinle başarılmıştır. Aynı anlayış 2018 bütçemizin de yine temelini oluşturmuştur. İyi yönetimle kaynaklar rant yerine hizmete yönelmiş, akılcı kullanılan kaynakların verimi de artmıştır” ifadesini kullandı.
“Finansal istikrarı tesis etmeyi başardık”
Oktay, 2018 yılında da katılım finans başta olmak üzere yeni finansal araçları da hayata geçirerek yollarına devam ettiklerine işaret ederek, “2018 yılında iç ve dış ekonomik, siyasi ve jeopolitik sorunlara ve ağustos ayında başlayan kur saldırılarına rağmen, enflasyonu dizginlemeyi ve finansal istikrarı tesis etmeyi başardık” dedi.
Türkiye’nin geçen yıl yüzde 2,8 oranında büyüme sağladığını, 2018 yılı yatırım programları kapsamında 88 milyar lira yatırım programlandığını anlatan Oktay, şunları söyledi:
“Yıl içerisinde tahsis edilen ilave ödeneklerle bu rakam 104 milyar lira seviyesine yükselmiştir. Yatırımlardan en yüksek payı ulaştırma sektörü almış, bunu eğitim ve tarım sektörleri takip etmiştir. Eğitimde ve sağlıkta büyük dönüşümler yaşanmıştır. Eğitim sektörüne 2018 yılında 14 milyar lira, sağlık sektörüne ise 7 milyar lira kamu yatırımı yapılmıştır.”
Türkiye’nin, gelecek yıllarda en yüksek insani gelişme sağlayan ülkeler arasına girmeye aday hale geldiğini belirten Oktay, “Sağlıkta devrim yaşanmış, hizmetlere erişimde OECD ortalamaları aşılmıştır. Ar-Ge’nin milli gelir içindeki payı, yüzde 1 seviyelerine yaklaşmıştır.” dedi.
Yedek ödenek eleştirisine yanıt
Bazı milletvekillerinin, 2018 yılı ödeneklerinin 63 milyar lira üzerinde harcama yapıldığını ifade ederek, yedek ödenek kullanımına ilişkin eleştirilerini dile getirdiklerini anımsatan Oktay, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yedek ödenek kullanımı 5018 sayılı Kanun ve 2018 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na uygun olarak gerçekleştirilmiştir. Yedek ödenek miktarına getirilen yüzde 2’lik sınırlama, başlangıç ödeneklerine ilişkindir. Bu durum, 2018 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminde Sayıştay tarafından da kabul edilmektedir. Yıl sonu itibarıyla ulaşılan yedek ödenek tutarı Bütçe Kanunu’nun ‘aktarma, ekleme, devir ve iptal işlemleri’ başlıklı 6. maddesi ile verilen yetkiler çerçevesinde yapılan aktarmalardan kaynaklanmakta.”
Bütçenin her kalemi gibi yedek ödeneklerin de millete hizmet için kullanıldığını söyleyen Oktay, “2018 yılı yedek ödenek kullanımları Strateji ve Bütçe Başkanlığının internet sitesinde kamuoyu ile de paylaşılmıştır. Bu kapsamda büyük oranda yedek ödenek tahsis edilen iki temel alan şunlardır: Yedek ödenekten aktarılan ödeneklerin 20,2 milyar lirası yatırım harcamalarında, 20,8 milyar lirası emeklilere verilen bayram ikramiyesi ödemelerinde kullanılmıştır.” diye konuştu.
“Halkın bütçesi”
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, 2020 yılı bütçesinin halkın bütçesi olduğunu belirterek, bütçeden 3,4 milyon kamu çalışanı için 333,9 milyar lira maaş, ücret ve sosyal güvenlik prim ödemesi yapılacağını bildirdi.
Aileleriyle birlikte 16 milyon vatandaşın bütçeden doğrudan yararlandığına dikkati çeken Oktay, şunları söyledi:
“290 bin işçimizin ücretleri ve sosyal güvenlik prim ödemeleri bütçeden karşılanıyor. Bütçeden işçilerimiz için 23,6 milyar lira ödeme yapılacak. 31 bin KOBİ ve girişimcimize 1,4 milyar lira KOSGEB destek ödemesi yapılacaktır. 2,7 milyon çiftçimize 22 milyar lira ödeme yapılacak. 24,3 milyon ilk, orta ve yükseköğretim öğrencisinin faydalandığı eğitim hizmetleri için 176,1 milyar lira kaynak aktarılacak. Sağlık hizmetleri için 188,6 milyar lira kaynak ayrılmış olup bu hizmetlerden sizler de dahil bizler de dahil 82 milyon vatandaşımız faydalanacaktır. Engelli evde bakım ödemeleri, 65 yaş üstü muhtaç vatandaşlarımızın maaşı, ödeme gücü olmayan vatandaşlarımızın sağlık primleri gibi sosyal harcamalar için ise yaklaşık 70 milyar lira kaynak ayırdık.”
“Esas görülmesi gereken gerçek, geçmişte Türkiye’nin neden IMF’ye teslim edildiğidir”
Bu rakamların bütçenin “yüzde 100 vatandaş bütçesi” olduğunu gösterdiğini vurgulayan Oktay, “AK Parti hükümetleri bütçeleri hep halkın bütçesi olmuştur. Bunun böyle olması sayesinde bu millet 18 yıldır bu iktidara destek vermektedir.” dedi.
AK Parti iktidara geldiğinde, bütçenin yüzde 43,2’sinin faize gittiğini, 2020 yılı bütçesinde ise bütçenin yüzde 12,7’sinin faiz giderlerine ayrılacağının öngörüldüğünü aktaran Oktay, “AK Parti iktidara geldiğinde, toplanan her 100 liralık verginin 86 lirası faize gidiyordu. 2020 yılı bütçesinde ise 100 liralık verginin sadece 18 lirasının faiz giderlerine ayrılacağı öngörülmektedir. AK Parti, görüleceği üzere bütçeleri faiz bütçesi olmaktan çıkardı ve hizmet bütçesine dönüştürdü” ifadesini kullandı.
Oktay, Türkiye’nin AK Parti hükümetlerinden önce IMF ile 17 stand by anlaşması yaptığını ancak bütün bu programların başarısızlıkla sonuçlandığını dile getirerek, “3 Kasım 2002’de AK Parti iktidara geldiğinde IMF ile yine kendisinden önce imzalanmış olan 18’inci stand by anlaşması uygulamadaydı. 2001 krizi sonrasında ekonomide yapısal dönüşümü gerçekleştirmek üzere AK Parti bu anlaşmanın devam niteliğinde sadece bir kez IMF ile 19’uncu stand by anlaşmasını gerçekleştirdi ve 2008 yılında bu program tamamlandı. Bir daha da IMF ile program yapmadık” açıklamasında bulundu.
Türkiye ekonomisinin yaptıkları reformlar ve attıkları adımlar sayesinde uluslararası alanda bir başarı hikayesi oluşturduğunu söyleyen Oktay, AK Parti’nin iktidara geldiğinde IMF’ye 23,5 milyar dolar borç bulunduğunu, 2013 yılında bu borcun sıfırlandığını hatırlattı.
AK Parti olarak Türkiye-IMF ilişkilerinde bilinen bütün ezberleri bozduklarını, yerli ve milli ekonomiyi inşa ettiklerini vurgulayan Oktay, “Esas görülmesi gereken gerçek, geçmişte Türkiye’nin neden IMF’ye teslim edildiğidir. IMF ile ilişkinin ne anlama geldiği, kimlerin emir aldığı, kimlerin emir verdiğini sizler bizlerden daha çok daha iyi bilirsiniz” dedi.
“Yurt içi talep, 2020 yılında büyümenin temel belirleyicilerinden birisi olacaktır”
Oktay, genel makroekonomik görünüme bakıldığında bütçe sunumunda ifade ettikleri gibi 2019 yılını pozitif bir büyüme ile kapatmayı hedeflediklerini belirterek, 2019 yılının ilk yarısında ekonomik aktivitede bir toparlanma gerçekleştiğine şahit olduklarını kaydetti.
Toparlanma sürecinde büyümenin ana kaynağının net ihracat ve özel tüketim harcamaları olduğunu anlatan Oktay, “2019 yılı üçüncü çeyreğine ilişkin öncü göstergeler, iktisadi faaliyette toparlanmanın devam ettiğine işaret etmektedir. İkinci çeyreğe göre üçüncü çeyrekte CDS risk primleri 452 düzeyinden 382 düzeyine inmiştir, inşallah inmeye de devam edecektir. Türk Lirası dolar karşısında değer kazanarak ortalama 5,7’ye gerilemiştir” değerlendirmesinde bulundu.
Ekonomik güven endeksinin 81,9’dan 84,6’ya, kapasite kullanım oranlarının yüzde 76’ya yükseldiğini kaydeden Oktay, “Kur etkisinden arındırılmış kredi büyümesi ise ikinci çeyrekte yıllık 0,5 daralmadan sonra üçüncü çeyrekte yüzde 3,5 büyümüştür” diye konuştu.
Oktay, “2020 yılı ekonomik göstergeleri ve beklentileri iç tüketimdeki beklenen artışı yansıtmıyor mu?” şeklinde bir soru yöneltildiğini hatırlatarak, şu ifadeleri kullandı:
“Yeni Ekonomi Programı’na göre, yurt içi talep, 2020 yılında büyümenin temel belirleyicilerinden birisi olacaktır. Özel tüketimin, ertelenmiş talebin harekete geçmesi, enflasyon ve faiz oranlarının gerilemesi, kredi ve güven kanalının desteği ile büyümeye en yüksek katkı veren kalem olması beklenmektedir. 2020 yılı için öngördüğümüz yüzde 5 oranındaki büyüme rakamının 2,6 puanlık kısmının, 2019 yılına göre yüzde 4,4 oranında artış göstermesini tahmin ettiğimiz özel tüketim büyümesinden gelmesini öngörüyoruz.”
“Enflasyon 2020 yılı sonunda ise yüzde 8,5’e gerileyecek”
Programlarda gayri safi yurtiçi hasılanın dolar cinsinden verilmediğine yönelik bazı eleştirilerin bulunduğunu belirten Oktay, gerek 2020 yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nda gerekse Yeni Ekonomi Programı’nda gayri safi yurtiçi hasılaya ilişkin hem TL hem de dolar cinsinden tahminlerin yer aldığını ifade etti.
Oktay, 2018 yılında 789 milyar dolar olarak gerçekleşen gayri safi yurtiçi hasılanın 2019 yılında 749 milyar dolara gerileyeceğinin, 2020 yılında ise 812 milyar dolara yükseleceğinin tahmin edildiğini söyledi.
Enflasyonla mücadele konusuna da değinen Oktay, “2018 yılı ağustos ayında başlayan spekülatif kur saldırıları, para ve maliye politikaları arasındaki güçlü koordinasyon, zamanında alınan tedbirler, petrol ve diğer emtia fiyatlarındaki gerileme ile toplumsal desteğin de katkısıyla etkisiz hale getirilmiştir. Böylece, enflasyonda hızlı ve belirgin bir düşüş gerçekleşmiştir” diye konuştu.
Atılan kararlı adımlarla enflasyonun eylül ayı itibarıyla tek haneli oranlara gerilediğini, ekim ayı itibarıyla da yüzde 8,55 ile tek haneli seviyelerdeki yerini koruduğunu vurgulayan Oktay, “Bu tek haneli seviyeyi 2020’de kalıcı hale getirmekte kararlıyız. Bunun için Yeni Ekonomi Programı’nda öngördüğümüz para ve maliye politikalarının eş güdümü ile mal ve hizmet piyasalarında rekabet ve verimliliği artıracak yapısal dönüşüm adımlarını hayata geçirmeyi hedeflemekteyiz” ifadesini kullandı.
Fuat Oktay, enflasyon oranlarının istikrarlı bir şekilde aşağı yönlü hareket etmesiyle risk primlerinin düşeceğini, öngörülebilirliğin artması sayesinde ise uzun vadeli finansman imkanlarının gelişeceğini belirtti.
Sonuç olarak ekonomik ve finansal istikrarın güçleneceğini belirten Oktay, “Enflasyon 2019 yılı sonunda yüzde 12’ye, 2020 yılı sonunda ise yüzde 8,5’e gerileyerek, kalıcı olarak tek hanelere düşüşünü sürdürecektir” dedi.
Enflasyon hesaplaması
Enflasyon verilerinin hane halkının durumunu yansıtmadığına ilişkin bir değerlendirme olduğunu ve bu doğrultuda enflasyonun nasıl hesaplandığına dair de değerlendirme yapmak istediğini dile getiren Oktay, şunları kaydetti:
“TÜİK, tüketici fiyat endeksini Avrupa Birliği ve dünya genelinde geçerli olan, uluslararası kurumlar tarafından tavsiye edilen yöntem, tanım ve kavramları kullanarak hesaplamaktadır. Uluslararası alanda uygulanmayan veya önerilmeyen hiçbir yöntem söz konusu değildir. Hesaplamalarda kullanılan ağırlıklar, madde sepeti ve fiyatlar, şeffaflık politikası gereği TÜİK internet sayfasında da yayımlanmaktadır. TÜFE 81 il merkezi ve 225 ilçeden aylık olarak 28 bin işyerinden 895 madde çeşidi için 545 bine yakın fiyat derlenerek hesaplanmaktadır. Enflasyon sepeti ve açıklanan değişim oranları tek bir bireyi değil, ülke ortalamasını ifade etmektedir. Elbette TÜFE rakamlarını bireyler veya haneler kendi harcama ve tüketim yapılarına göre daha fazla veya daha az hissedebilirler. Bu, sadece Türkiye için değil tüm ülkeler için de geçerli bir durumdur.”
“İstihdamın kademeli olarak artmasını bekliyoruz”
İşsizlik oranının da yoğun olarak gündemde olan konulardan olduğunu, küresel krizin başladığı 2007 yılı ile 2018 yılı arasında yaklaşık 8,5 milyon kişiye istihdam sağlandığını anlatan Oktay, “Bu suretle kapsayıcı büyüme anlamında ülkemiz önemli mesafe almıştır. Eylül ayı itibarıyla istihdamda kalıcı yükselişin işaretleri de gelmeye başlamıştır” diye konuştu.
Önümüzdeki dönemde büyümede tüm alt sektörlere yayılması beklenen artış ve yatırımlardaki güçlü toparlanmanın istihdam artışının temel belirleyicisi olacağını dile getiren Oktay, “Özellikle 11. Kalkınma Planı’nda öngörülen imalat sanayisinde dönüşüm çerçevesinde kalıcı, niteliği ve katma değeri yüksek ve istihdamı destekleyecek yatırımlar teşvik edilecektir ve teşvik edilmektedir de. Bunun sonucunda oluşacak işgücü talebi ise istihdamın artmasını sağlayacak önemli faktörler arasında yer alacaktır” değerlendirmesinde bulundu.
Ertelenen iç talebin 2020 yılında yeniden canlanmasının, yatırım ve üretimi tetikleyeceğini belirten Oktay, “Bunun yanı sıra 2019 yılına göre daha güçlü bir küresel büyümenin getireceği dış talep de büyümeyi ve özellikle de ihracata yönelik sektörlerde istihdamı destekleyecektir. Sonuç olarak, ekonomideki canlanmaya paralel olarak önümüzdeki dönemde istihdamın kademeli olarak artmasını bekliyoruz. Yeni Ekonomi Programı dönemi sonunda işsizlik oranının 3,1 puan indirilmesi hedeflenmektedir” dedi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, 2019 yıl sonu bütçe açığı için öngörülen 80,6 milyar liralık tahminin 125 milyar lira olarak revize edildiğini aktararak, “Söz konusu revizyondaki en temel etken 2019 yılında ekonominin dengelenme süreci nedeniyle potansiyelinin altında büyümesinden kaynaklıdır. Buna rağmen, 2019 yıl sonu için öngördüğümüz bütçe açığımız yüzde 2,9’la Maastricht kriterlerine uygun seviyelerde seyretmektedir. Yeni Ekonomi Programımızda merkezi yönetim bütçesi açığının dönem sonunda yüzde 2,6 seviyesine inmesini öngörüyoruz” diye konuştu.
Yargı Reformu Strateji Belgesi kapsamında TBMM tarafından birinci yargı paketinin kanunlaştırıldığını anımsatan Oktay, bu paketle reform niteliğinde değişiklikler yaptıklarını belirtti.
Oktay, ikinci yargı paketi hazırlıklarının devam ettiğini, adalet sisteminin işlerliğini artıracak çalışmalara devam edeceklerini ifade etti.
“Eğitimde kaliteyi artırmaya büyük önem vermekteyiz”
Bütçenin önceki yıllarda olduğu gibi yine hizmet bütçesi olacağını, bütçedeki kaynakların büyük ölçüde vatandaşların ihtiyaç duyduğu hizmetlerin karşılanmasında kullanılacağını söyleyen Oktay, “Bu kapsamda 2020 yılında bütçe ödeneklerinin yaklaşık yüzde 16,1’ine karşılık gelen 176,1 milyar lirayı eğitime ayırıyoruz. Eğitimde 2023 vizyonumuz ile eğitimde kaliteyi artırmaya büyük önem vermekteyiz” dedi.
Oktay, 207 üniversitede 8 milyona yakın gencin yükseköğretim gördüğünü, yükseköğretimde sadece niceliğe değil niteliğe de önem verdiklerini vurguladı.
Geleceğin mesleklerini dikkate alarak yükseköğretim programlarını güncellediklerine işaret eden Oktay, öğrencilere ödenen aylık burs/kredi miktarının da 500 liradan 2020 yılından itibaren 550 liraya yükseltildiğini hatırlattı.
Oktay, yüksek lisans öğrencilerine ödenen aylık kredi/burs miktarının bin 100 lira, doktora öğrencilerine ise bin 650 lira olduğunu söyledi.
Sağlık alanında gerçekleştirdikleri reformlarla hastaneler başta olmak üzere, her alanda kaliteyi yükselttiklerini belirten Oktay, 2020 yılında sağlık hizmetleri için bütçeden 188,6 milyar lira kaynak ayırdıklarını belirtti.
“Hastane yatak kapasitesini 79 binden 236 bine çıkardık”
Şehir hastanelerinde yüksek kalitede hizmet verdiklerini dile getiren Oktay, “Kamu Özel İşbirliği modeli ile yatırımları hızla bitirip hastanelerimizi hizmete almış olduk. 2019 yılı Ekim ayı itibarıyla şehir hastaneleri için bütçeden 4,5 milyar lira harcama yapılmıştır. Merkezi yönetim bütçe teklifinde 2020 yılı ödeneği 10,5 milyar lira olarak belirlenmiştir” açıklamasında bulundu.
Oktay, iktidarları döneminde hastane yatak kapasitesini 79 binden 236 bine çıkardıklarını da kaydetti.
İktidarları döneminde tarım sektörüne yönelik birçok desteği hayata geçirdiklerini ifade eden Oktay, bu destekler sayesinde 17 yıllık dönemde tarım sektöründe önemli bir büyüme trendi yakalandığını söyledi.
Fuat Oktay, 2002 yılında 36,9 milyar lira olan tarımsal hasılanın, 2018 yılında 216,6 milyar liraya yükseldiğine işaret etti.
Tarım sektörüne 11. Kalkınma Planı’nın öncelikli alanları arasında yer verdiklerine dikkati çeken Oktay, “Bu kapsamda, üreticilerimizin artan girdi maliyetlerinden olumsuz etkilenmelerini önlemeyi ve üretim araçlarına daha ucuza ulaşabilmesini temin etmeyi amaçlıyoruz. Üreticilerimizin ekonomik olarak daha etkin faaliyette bulunabilmeleri için işletmelerinin büyütülmesi yanında modernizasyonunu sağlamak amacıyla tarımsal destekleme bütçesinde yüzde 36,7 oranında artış sağladık” dedi.
Çiğ süt prim ödemesi
Oktay, böylece bütçeden tarıma ayırdıkları kaynakları 2020 yılında 33,4 milyar liraya çıkaracaklarını, bu tutarın 22 milyar lirasının tarımsal destek programları, 5,1 milyar lirasının da tarım sektörü yatırım ödenekleri için kullanılacağını anlattı.
Çiğ süt birim miktarına ilişkin eleştirileri hatırlatan Oktay, şunları kaydetti:
“2019 yılı ocak-nisan döneminde süt referans fiyatı 1,7 lira, süt pirimi 25 kuruş olarak belirlenmiş olup süt üreticimizin çiğ süt için eline geçen tutar litre başına 1,95 lira olmuştur. Mayıs ayında süt referans fiyatı 2 lira, çiğ süt pirimi 10 kuruş olarak belirlenmiş olup süt üreticimizin eline geçen tutar litre başına 2,1 liraya yükselmiştir. Dolayısıyla süt üreticimizin çiğ süt için eline geçen tutar artmıştır. Diğer taraftan süt üreticimize üretimin yapıldığı dönemler itibarıyla belirlenen tutarlar üzerinden pirim ödemeleri yapılmaktadır. Dolayısıyla ocak-nisan dönemi için 25 kuruş üzerinden pirim ödemesi yapılmış olup bu tutarın düşürülmesi söz konusu değildir.”
Kaynak: AA