Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, Kıbrıs Rum yönetiminin Fransa’ya askeri üs imkanı sağlaması, İngiltere’nin F-35’leri Kıbrıs’a indirmesi ve İsrail’in Rumlarla özel tatbikatlar yapması ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.
“Doğu Akdeniz bölgesini istikrarlı bölge olmaktan çıkarabilecek riski artıran yaklaşımlar bunlar” diyen Özersay, “Türkiye Cumhuriyeti ile askeri ve güvenlik bağlamında daha yakın işbirliğine gideriz bu işi dengeleriz. Türkiye ve KKTC bir oldu bittiye izin vermeyecek” şeklinde konuştu.
KKTC Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Özersay, Demirören Haber Ajansı’na özel açıklamalar yaptı. Güney Kıbrıs’ta atılan adımları yakından takip ettiklerini kaydeden Özersay, “Rumlar tek yanlı bazı adımlar atarak, geleceğe dönük olarak bir oldu bitti yaratmaya çalışıyor” dedi.
Özersay şöyle devam etti: “Çok net söylüyorum; KKTC devleti ve Türkiye Cumhuriyeti devleti, Doğu Akdeniz bölgesinde hem doğal kaynaklar, hem de güvenlik ve askeri denge bağlamında bir oldubittiye izin vermeyecektir. Neler oluyor bir şey mi kaçırıyoruz diye kimse endişe etmesin. Zaten Ada’da farklı bir denge var. O denge bozulma noktasında biz de gerekli adımları atarız. Türkiye Cumhuriyeti ile askeri ve güvenlik bağlamında daha yakın işbirliğine gideriz bu işi dengeleriz. Doğalgaz konusunda uluslararası alanda çalışmalarımız devam ediyor. ABD’de bu konuda görüşmeler yaptı temsilcilerimiz. Kıbrıs Türk halkının haklarını kimseye yedirmeyiz. Bu bağlamda Türkiye ile de tam bir işbirliği içerisindeyiz.”
Kıbrıs’ta yarım asırdır süren Federal Çözüm modelinin gerçekçiliğini yitirdiğini ve yeni modellerin tartışılması gerektiğini söyleyen Özersay, “İki toplumlu iki bölgeli federal ortaklık denen şeyin aslında gerçekleştirilebilir erişilebilir olmadığı tartışılıp her yönüyle tüketildiği, her türlü müzakere tekniğinin denenmesine rağmen bir sonuç alınamadığı, dolayısıyla iki toplum da federasyondan farklı şey anladığı için federal ortaklığın gerçekçi bir çözüm olmadığı gerçeği ile karşı karşıyayız. Bunu dile getirme cesareti gösteren iki siyasi parti bir koalisyon ortaklığı kurdu” dedi.
“Yeni dönemde Türkiye ile nasıl bir ilişki olacağı” ile ilgili bir soruya Özersay, “Kimsenin hakkını yemek istemem. 4’lü koalisyon hükümeti döneminde, ikili ilişkilerde bakanlar iyi ilişkiler kurdu. Öte yandan gerek ülke içerisindeki maliyeye bağlı bazı icraatlar, gerekse ekonomi ve tasarrufla ilgili olarak bazı icraatlar nedeniyle biz mali açıdan çok da güven veren bir tablo çizmedik. Türkiye’nin de bir geçiş döneminde olması, Türkiye’nin de bir ekonomik krizde olması Türkiye’de Başkanlık sistemine geçilmesi nedeniyle ortaya çıkan bazı problemler oldu, bunlar Türkiye ile ilgili olan şeylerdi. Ama öz eleştiri yapacak olursak, bizimle ilgili bazı problemler vardı. Mali açıdan güven veren bir yapı ortaya koyamadık. Bu da Türkiye ile mali açıdan bir protokol ilişkisinin hukuki çerçevesinin ortaya çıkmasında en önemli engeldi diye düşünüyorum. Şimdi o engel yoktur. Maliye’nin içerisinden gelen bir Maliye Bakanımız oldu” yanıtını verdi.
“Türkiye ile çok da sağlıklı olmayan bir ilişki biçimi ortaya çıktı. Bunu bir an önce değiştirmek hepimizin görevidir” diye devam eden KKTC Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Özersay, “Bu sadece Kıbrıs Türk siyasetinin değil, Türkiye siyasetinin de karşılıklı diyalog ile Türkiye-KKTC ilişkilerini daha sağlıklı bir zemine oturtmak hepimizin tarihsel sorumluluğudur. Bunun bilinci ile basın üzerinden Türkiye’ye mesaj göndererek veya Türkiye’ye karşı Türkiye ile ilgili sözler üzerinden oy devşirmeye çalışarak değil, samimi bir diyalog ve gerçek anlamda iki devlet arasındaki ilişkilerde olduğu gibi bir ilişki olmalı. Buna yürekten inanıyorum. Bu yönde çaba göstermeye devam edeceğim” şeklinde konuştu.
Özersay, Ulusal Birlik Partisi-Halkın Partisi yeni koalisyon hükümeti ile ilgili de açıklamalar yaptı. “Toplumsal sorumluluğumuzun bilinci ile hareket etmeye karar verdik, bu nedenle hükümette yer aldık” ifadelerini kullanan Özersay sözlerini şöyle tamamladı; ” 4’lü koalisyonda yaşadığımız bazı sorunları yaşamayalım diye yeni hükümetin koalisyon protokolünde tedbirler aldık. Kıbrıs Türk siyasetinde artık ranta dayalı bir hükümet etme anlayışı yerine, vatandaşa hizmet etme anlayışının gelmesi için yeni bir dönemin başlangıcı olacak. Hükümetin içerisinde iki temel hedefimiz var. Birincisi somut olarak icraat yapmak. Türkiye ile ilişkimizde mali açıdan da güven veren bir ilişki kurup kaynak akışını sağlamak. İkincisi geçmiş yıllarda olan hukuka aykırı etik dışı partizanca yaklaşımların tekrarını önlemek. Bu iki temel hedef üzerinden koalisyon protokolünü şekillendirdiğimizi söyleyebilirim.”