Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, Meclis’te bir konuşma yaparak; Kıbrıs Rum tarafının bazı kapıları geçici olarak kapatma kararının Kapalı Maraş’la ilişkilendirilmesinin son derece yanlış olduğunu söyledi.
Özersay, bu iddiaları öne süren muhalefetin Rum Lider Anastasiades’in ekmeğine yağ sürdüğünü ifade etti: “Sanki Maraş’a karşı bir reaksiyonmuş gibi zemin oluşturmak, Rum liderin yaptığı yanlışa bir gerekçe oluşturmaktır. Dönüp olayların kronolojisine bakarsak bu iddianın bir mantığa oturmadığı kolayca görülebilir. Madem ki herkes Anastasiades’in yanlış yaptığını düşünüyor o zaman bu yanlışına kılıf uydurmasına yardımcı olacak söylemlerden kaçınılması gerekir.”
Kudret Özersay, geçen iki yıl içinde Kıbrıs Rum tarafının ekonomik bağlamda Kıbrıs Türk tarafını baltalamak için hep bir bahane arama yoluna gittiğini ifade etti. Özersay, “İki yıl önce Rusya Federasyonu’ndan KKTC için gelen turistleri Larnaka Havaalanı’nda engelleyip sorun çıkarmaya başladılar. Hükümet Kapalı Maraş’la ilgili bir politika koymadan yaşandı bunlar. Bu ilk adımdı. Girişimlerimiz sonucu Rus Dışişleri Bakanı Yardımcısı Güney Kıbrıs’a geldi ve Rus vatandaşlarına uygulanan bu kısıtlamalar ortadan kaldırıldı. Hemen ardından İsrail’den gelen turistlere de aynı sıkıntılar yaşatıldı ve o da yine Kapalı Maraş politikasından önceydi. Kıbrıslı Rumların KKTC’den akaryakıt almaya başlamalarının ertesinde Rum yönetimi ilave bir tedbir alma yoluna giderek vergiden kaybettiğini fon alarak kapatmaya çalıştı ancak bundan da bir sonuç alamadı. Yeşil hat tüzüğüyle ilgili bir değişiklik yapacaklarını söylediler. Tepkiler ve yanıtlar üzerine bu kez var olan tüzüğün uygulanmasına ilişkin uygulama kodunu değiştirerek geçişleri kısıtlama yoluna gitti. Tüm bunların son haftalarda yaşananlarla hiçbir ilgisi yok. Her defasında farklı şekillerde KKTC ekonomisinin nefesini kesmeye çalıştılar” dedi.
Asparagas haberler yayınlayarak, 100 kadar mültecinin ara bölgede Kuzey’den Güney’e geçerken yakalandığını öne sürdüklerini anlatan Özersay, güvenlik güçleriyle irtibata geçtiklerini ancak böyle bir şey yaşanmadığını öğrendiklerini söyledi. “Son olarak da Rum yönetimini imdadına corona virüsü yetişmiştir” diyen Özersay, “Yeni bahanenin kimse için inandırıcılığı yoktur. Ekonomimize darbe vurmak için kendine neden üretmektedir. Bunların Maraş konusuyla ilgisi yoktur. Hepimiz bir olup Rum yönetimine bahaneler gösterip arkasına saklanma fırsatı vermeyelim” şeklinde konuştu.
Kudret Özersay, konuşmasında sınır kapılarına ve BM’nin takındığı tavra da değindi. Gösteri ve tepkiler nedeniyle Kıbrıs Türk tarafından diğer tarafa geçişlerin durdurulması yönünde Birleşmiş Milletler’in bir talebi olduğunu belirten Özersay, bu talebi kesin bir dille reddettiklerini söyledi. Özersay konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Böyle bir şeyi kesinlikle doğru bulmadığımızı kendilerine ilettik. Rum tarafının yaptığı yanlıştır ve bu yanlışa ortak olmak istemedik. Çok büyük bir ihtimalle; biz buna tamam demiş olsak çıkıp ‘İki taraf Lokmacı’yı kapatma kararı aldı’ veya ‘İki taraf da geçişlere izin vermiyor’ gibi bir kılıfın arkasına saklanacaklardı. Bunun bilinmesini istiyorum. Burada bir pasif duruş var ve maalesef biraz da herkes kendini kurtarma maksadıyla buna benzer inisiyatifler alabiliyor.
BM’nin daha önceki temaslarımız da kabul ettiği gibi bizim egemenlik alanımıza giren bir bölge içine girmiş olmaları kabul edilebilir bir şey değildir. Polisimiz kendilerini oradan çıkardı. Şu anda BM olması gerektiği yerde yani ara bölgededir. Eylemcilerin bir eylemi olacaksa, insan hakları çerçevesinde ve demokratik protesto etme hakkını da göz önünde bulundurarak gerekli tedbirleri almak durumundadırlar.”
Başbakan Yardımcısı Özersay, BM’nin bir süre önce yaptığı resmi açıklamada kapıları kapatanın kim olduğunu net bir biçimde söylemekten imtina ediyor olmasının endişe verici olduğunu ifade ett ve ekledi: “BM, ‘Dört kapının kapatılmasından sonra’ gibi pasif cümlelerle yapanın Kıbrıs Rum yönetimi olduğu bir nevi gizlenmektedir. BM bu açıdan bir yanlış içindedir. Geçen hafta BM Genel Sekreteri’ne bir mektup göndererek bu yanlışa ortak olmamaları ve Rum tarafını ikaz etmeleri konusunda uyarmıştık.
AB’nin ilgili organının bir süre önce yapmış olduğu açıklamaya dikkatlice bakıldığında da; Yunanistan’ın bugün mülteciler konusunda yaşadığı sıkıntıyla ilgili karar alırken üstü kapalı bir biçimde Kıbrıs Rum tarafına da bir atıfta bulunulması, aslında AB’nin sanki mülteci meselesiyle ilgili olarak Güney’in bir risk altında olduğu, birtakım tedbirler alabileceği iması yapması sıkıntılıdır.
Hepimiz hep bir ağızdan, farklı kanallardan tüm platformlarda bu ikazı yapmak zorundayız. Eğer AB yetkilileri buna benzer göndermeler yaparlarsa ekonomik nedenlerle bize bazı kısıtlamalar getirmeye çalışan Kıbrıs Rum yönetimine bu doğrultuda hareket etmek için bahane vermiş olurlar. Buna müsaade edilmemelidir.”
Db/mail