Kıbrıs Türk Pediatri Kurumu Başkanı Dr. Figen Gülen İnce, Batı Nil Virüsü hastalığını önlemenin en etkili yolun, hastalığı insanlara taşıyan sivrisineklerden korunmaktan geçtiğini kaydetti.
İnce, insanları Batı Nil Virüsü hastalığından koruyan bir aşının ise henüz bulunmadığına işaret ederek, sivrisinek mücadelesinin hastalıkla mücadelenin en önemli basamağı olduğunu vurguladı.
Dr. Figen Gülen İnce, Batı Nil Virüsü konusunda yaptığı yazılı açıklamada, hasatlık hakkında bilgiler vererek, bu konuda devletin etkin bir sivrisinek mücadele programı olmasının önemine işaret etti.
Bunun yanında bireysel olarak yapılabilecekler konusunda da bilgiler veren İnce, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Kapı ve pencerelere sineklik takılabilir. Evinizin çevresinde sivrisineklerin üreme alanı olabilecek durgun suların olduğu çiçeklikler, kovalar boşaltılabilir. Evcil hayvan ve kuşların su ve yem kaplarının içinde birikmiş sular sık sık değiştirilebilir. Mümkün olduğunca sivrisineklerin en yoğun olduğu akşam saatlerinde özellikle dere kenarlarına yakın bölgelerde açık havada bulunmaktan kaçınılabilir. Bu mümkün değilse uzun kollu giysiler ve pantolon giyilebilir, sinek kovucular kullanılabilir. Sinek kovucular çocuklarda açıkta kalan bölgeler yanında kıyafetlerin üzerine de sıkılabilir. Dietihylmeta –toluamide (DEET) içeren sinek kovucular yanında bitkisel olanları da kullanılabilir. Ancak sinek kovucunun açık yaralara, tahriş olmuş cilde ve yüze sıkılmaması gerekir. Her birinin etkinlik süreleri farklı farklı olduğundan kullanma talimatına uyulması hem çocukların zehirlenmemesi hem de etkili koruma sağlamak açısından son derece önemlidir.”
“HASTALIK, SİVRİSİNEKLERDEN İNSANA GEÇMEKETE”
Hastalık hakkında da ayrıntılı bilgiler veren İnce, Batı Nil Virüsü’nün, flavivirus grubu virüslerden olup, sıklıkla Afrika, Batı Asya, Avrupa ve Orta Doğu’da bulunduğunu belirten İnce, virüsün kuşlar ve atlardan sivrisineklere geçtiğini, sivrisineklerin insanları ısırması sonucu da insana bulaştığını kaydetti.
Hastalığın göçmen kuşların göç yolları üzerindeki ülkelerde zaman zaman salgınlar oluşturduğunu ifade eden İnce, şöyle devam etti:
“2019 yılında 25 Temmuz’a kadar olan dönemde ECDC’ye (Avrupa Hastaliklari Önleme ve Kontrol Merkezi ) bildirilmiş vaka sayısı 13 olup bunların 10’u Yunanistan, 2’si Romanya ve 1’i de İtalya tarafından bildirilmiştir.
Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı üzere ülkemizde de bu hastalığa yakalanmış vakalar vardır. Kesin teşhis almış 3 vakadan biri kaybedilmiştir. Henüz tanısı doğrulanmamış vakaların olduğu ve bu hastaların tetkiklerinin ve tedavilerinin devam ettiği bildirilmiştir.”
BULAŞMA
Virüsün insana bulaşmasının sivrisineklerin insanı ısırmasıyla olduğunu vurgulayan Dr.İnce, “Sivrisinekler, virüsü kanıyla beslendikleri kuşlardan ve atlardan alarak insanlara bulaştırırlar. Batı Nil Virüsü (BNV) ile enfekte sivrisineğin ısırması ile hastalanan insanların yüzde 80’inde hiç bir belirti ortaya çıkmadan hastalık atlatılırken yüzde 20’sinde hastalık belirtileri ortaya çıkmaktadır. Batı Nil Virüsü çok düşük oranda insandan insana da bulaşabilmektedir. Bu bulaşma, gebelik, doğum veya emzirme esnasında anneden bebeğine, kan verilmesi, organ nakli yoluyla bir diğer insana ve maruziyet sonrası laboratuvar çalışanlarına bulaş şeklinde olabilmektedir” dedi.
BELİRTİLER VE BULGULAR
Hastalığın, kuluçka süresi yani sinek ısırdıktan sonra hastalık belirtilerinin ortaya çıkmasına kadar geçen sürenin ortalama 2-14 gün olup, sıklıkla 2-6 gün olduğuna dikkat çeken İnce, bu sürenin bazı tıbbi nedenlerle bağışıklık sistemleri etkilenmiş kişilerde daha da uzun olabileceğine işaret etti.
İnce, virüsle enfekte olmuş insanların çoğunda (yüzde 70-80) hiçbir belirti görülmezken geriye kalanında ateşli bir hastalık tablosu gelişebildiğini, virüsü almış yaklaşık her 5 kişiden 1’inde ateşle beraber ishal, kusma, eklem ağrıları, baş ağrısı, vücut ağrıları veya döküntü gibi diğer belirtilerin gelişebildiğini kaydetti.
Virüs bulaşmış kişilerin yüzde 1’inden azında ensefalit (beyin iltihabı) veya menenjit (beyin ve omurilik zarı iltihabı) gibi ciddi bir nörolojik hastalık geliştiğine dikkat eken Dr. Figen Gülen İnce, “Nörolojik hastalık belirtileri, baş ağrısı, yüksek ateş, ense sertliği, oryantasyon bozukluğu, koma, titremeler, nöbetler veya felçtir. Bu durumda hastalığı atlatmak birkaç hafta veya aylar sürebilir. Bazı nörolojik hasarlar da kalıcı olabilir. Batı Nil Virüsü nedeniyle nörolojik hastalık gelişen yüzde 1 vakanın yüzde 10’u ölebilmektedir” dedi.
HASTALIĞIN TANI VE TEDAVİSİ
Tanının klinik belirti ve bulguları olan kişilere kan ve omurilik sıvısı testleri gibi özel laboratuvar testlerinin yapılmasıyla konabildiğini belirten İnce, şöyle devam etti:
“Hastalığın tedavisi semtomatikolup, ağrıları azaltmak ve ateşi düşürmek için ağrı kesici ateş düşürücüler kullanılır. Ateş düşürücü olarak Aspirin ve İbuprofen kanamaya meyli artırabileceğinden asetaminofen (parasetamol) tercih edilmelidir.
Hafif belirtilere sahip hastaların bir kısmı tipik olarak kendiliğinden iyileşirken yüzde 1 oranındaki daha ciddi seyreden vakaları tıbbi bakım ve destekleyici tedaviler için hastaneye yatırmak gerekir.”
RİSK ALTINDA OLANLAR
Hastalığın göçmen kuşların göç yolları üzerindeki çok geniş bir coğrafyada dağılım gösterdiğine dikkat çeken İnce, şöyle devam etti:
“BNV taşıyan sivrisineklerin bulunduğu alanlarda yaşayanlar ve bu bölgelere seyahat edenler risk altındadır. özellikle sineklerin üreme alanı olabilecek durgun suların bulunduğu yerlerde açık hava aktivitelerine katılan insanlar, açık havada çalışanlar sivrisinek saldırısına daha fazla maruz kalacakları için yüksek bulaşma riski altındadırlar. Kanser, diyabet, hipertansiyon ve böbrek hastalıkları gibi bazı sağlık sorunları bulunan insanlar, ciddi hastalık tablosu açısından risk altındadırlar.”
(BRT/TAK)