Ahmet ÖZSOY
Doğan Türk Birliği-Göçmenköy maçı, devre arasında yaşanan olayların gölgesinde kaldı. Doğan Türk Birliği ilk maçta 1-0 mağlup ettiği Göçmenköy ile dün Girne’de 2-2 berabere kalarak adını yarı finale yazdırdı ama maçtan sonra sevinç bile yaşanmadı. Çünkü devre arasında öyle büyük kavga yaşandı ki herkes onun şokunda idi.
İlk devrenin son dakikasında Göçmenköy golü yedikten sonra yedek kulübesinde bulunan Kemal Uçaner takımına, hakemlere yönelik, yedikleri gole yönelik yüksek sesle bağırıyordu. Biz tribünde olduğumuz için konuşmaları duyamadık. Sonra Kemal bu kez aniden Doğan yedek kulübesine yöneldi. Doğan kulübesinden birileri belli ki karşı laf söyledi Kemal’a. Orada yaşanan olaylar, bağrışmalar sonrası hakem Kemal Uçaner’e kırmızı kart gösterdi. Karttan sonra da dördüncü hakem Hüseyin Özkan’a bir müdahalesi oldu Kemal’ın. Uçaner daha sonra itirazlarını, ses tonunu yükselterek tepkisine devam ederken, Doğan ve Göçmenköy’deki futbolcuları yöneticileri Kemal’ı sakinleştirmeye çalışarak tribünlere çıkartmaya çalıştı.
Tam tribünlere çıkmasına 20 metre kala Göçmenköy tribünlerinden taraftarlar Kemal’ı yatıştırmak ve dışarı almak için sahaya atladı. 2-3 kişi. Ne olduysa orada oldu. Polisler sahaya atlayan bu taraftarların üzerine yürüdü. Ama öyle böyle yürüme değil. Taraftarlar da karşı geldi polislere. Polisler 2-3 taraftarı almak isterken diğer taraftarlar bu kez sahaya girdi. Polisler azılı suçlu gibi taraftarları yaka paça tutup çekerken sahaya inen diğer taraftarlar da ayni şekil polisleri çekip ittirmeye başladı.
Tribünlere taşan bu olaylarda hem polisler hem taraftarlar birbirlerine vurmaya başladı. Gerçekten görmesi bile ürkütücüydü.
Ne Kemal’ın yaptıklarını, ne Doğan kulübesinden Kemal’a verilen karşı cevabı, ne sahaya giren taraftarları tasvip etmiyorum. Ama polislerin de Göçmenköy futbolcusuna, başkanına, yöneticilerine ve taraftarlarını karşı konuşması, hareketleri, kesinlikler olayları yatıştırmaya uygun değildi.
Polislerimizin olaylara yaklaşımı böyle olmamalı. Ben iddia ederim, dün polisler sahada olmasa hiç bir olay çıkmazdı. Ne kavga olurdu, ne de kan akardı. Tekrar yazıyorum, polislere yapılanları asla doğru bulmuyorum ve kınıyorum. Ama polislerin de Göçmenköylülere yaklaşımı kesinlikle doğru değildi ve olayların yaşanmasının sebebiydi. Göçmenköy başkanını aldılar, taraftarlarını aldılar, yöneticilerini aldılar, futbolcu Joseph’i aldılar, olayları yatıştırmaya çalışanları bile aldılar götürdüler.
“Beeehh. Gel be bura senda. Sen sen evet sen. En aşağıya. Yürü hade içeri” diyerek…
