Rize Emniyet Müdürü Altuğ Verdi’yi makamında silahla şehit eden, Personel Şube Müdürü Ercan Polat ile koruma memuru Yiğit Can Köksal’ı yaralayan trafik polisinin yargılandığı davanın ilk duruşması görüldü.
Rize Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya “tasarlayarak kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle öldürme ve iki kişiyi öldürmeye teşebbüs” suçlamasıyla tutuklu yargılanan trafik polisi İsmail Hakkı Sarıcaoğlu, saldırıda yaralanan müşteki Yiğit Can Köksal, şehit emniyet müdürünün kardeşi Ertunç Verdi ile avukatlar katıldı.
Duruşma, kimlik tespiti ve iddianamenin okunmasıyla başladı.
Sanık Sarıcaoğlu, savunmasında yaklaşık 3 yıldır yaşadığı tayin sorunu nedeniyle psikolojisinin iyi olmadığını, 3 emniyet müdürü değiştirdiği dönemde birçok kişinin tayin edilmesine rağmen kendisinin tayin edilmediğini öne sürdü.
Tayin taleplerinin dönemin personel müdürü Ercan Polat tarafından “Makama sundum, kabul edilmedi.” denilerek geri çevrildiğini savunan sanık Sarıcaoğlu, “Artık işe odaklanamaz oldum. Takıntı olmaya başladı. Olaydan önceki pazar gecesi 03.00’te kalktım. Kendi kendime mesajlar attım. İş yerine gidince bilgisayarda araştırmalar yaptım. Pazartesi tayinim çıkacak gibi iş yerindeki şahsi eşyamı topladım. Tayin yönetmeliklerini internette araştırdım.” diye konuştu.
Sarıcaoğlu, Ercan Polat’ın Emniyet Müdürü Altuğ Verdi ile kendisini görüştürmek istemediğini düşünerek sinirlerinin bozulduğunu ileri sürerek, “Olay günü de makamda personel gülerek bana bakınca ‘Benimle ilgili bir şeyler bilip gülüyor’ diye düşündüm. Herkes mutlu, sadece kendimi mutsuz sanıyordum.” ifadelerini kullandı.
Emniyet müdürünün odasına girdiğinde Verdi’nin misafir koltuğunda, Polat’ın ise karşısında oturduğunu belirten sanık, olay anını şöyle anlattı:
“Ben de oturdum. Hesap sorar gibi konuştu. Ben de haklarında suç duyurusunda bulunacağımı duydukları için böyle konuştuğunu düşündüm. Tayin dilekçemin içeriğini anlattım. ‘Derepazarı’nda çalışıyorsun. Daha ne istiyorsun?’ dediğinde ben de ‘Burayı kimse istemiyor.’ dedim. Ercan müdüre sertçe baktı. ‘İstenmeyecek yer varsa İkizdere. Ben de 30 sene bu meslekteyim. Tecrübelerim var. Gündüz okuyanlar gece ne yapar?’ diye sorunca, ‘Ne yani yatar mı demek istiyorsun? Beni zorlamaz. Böyle okuyup çocuk bakanlar var.’ dedim. Bunun üzerine Ercan müdüre dönerek, ‘Bu arkadaşa bir iyilik yapalım. Yeni tayin olacaklardan birini ver. Bunu da geceye ver.’ deyince, ‘Böyle bir durum yok. Ben sadece gitmek istiyorum’, sertçe, ‘Bir haftada tayini çıkanlar var.’ dedim. İsim söylememi isteyince verdim.”
“Silahı kimden aldığımı hatırlamıyorum”
Şehit emniyet müdürünün Ercan müdüre sertçe baktıktan sonra kendisinden dışarı çıkmasını istediğini ve “Sabahtan beri hakkınızı savunuyoruz.” dediğini hatırladığını savunan Sarıcaoğlu, şöyle devam etti:
“Bir anda geri döndüm. Ne hakkımı savunuyorsunuz? Benim haklarım ne olacak? Şans verseydiniz.’ diye bağırdıktan sonra Ercan müdüre doğru ‘Kendimizin hakkını savunamazsak vatandaşların hakkını nasıl savunacağız?’ diye bağırdım. Bunun üzerine müdür bey, ‘Salak mısın? Çık dışarı. Ne yaparsan yap. İstersen il dışına tayin iste.’ deyince bir şeyler oldu. Silahı kimden aldığımı hatırlamıyorum. Kesilip gelen görüntü gibi. Elimdeki silahı hatırlıyorum. Ateş ettiğimi, görüntü gelip gidiyor. Şarjör takıp ateş ettiğimi, sonra teslim olduğumu hatırlıyorum.”
Sanık Sarıcaoğlu, Mahkeme Başkanı Adem Yamaç’ın psikolojik tedavi görüp görmediği yönündeki sorusunu “Hayır” diyerek yanıtladı.
Yedek şarjörü kanun gereği taşıdığını, olayda mermisinin bitmesi nedeniyle şarjör değiştirdiğini anlatan Sarıcaoğlu, daha önce tehdit aldığı için tabancanın namlusunda mermi bulunduğunu savundu.
Olaydan önce telefonuyla kendi numarasına gönderdiği “Adaletle hükmetmeyenin cezası nedir? Oyunu açık oynamayı ve sonuna kadar kararımı teyit ediyorum. İki kulvarda mücadeleye çıkacağız. Hukuk ve zorbalık. Şeri hükümde adaletsiz davranmanın hükmü nedir?” şeklindeki mesajları mahkeme başkanının hatırlatması üzerine sanık Sarıcaoğlu, Ercan Polat’ı kastettiğini savundu.
Sarıcaoğlu, amacının hukuki yönden mücadele ve ayrıca Ercan Polat’ın da görev yerinin değiştirilmesi için uğraşmak olduğunu, Polat’a yanlışlarını söylemek için bilgisayarda araştırma yaptığını öne sürdü.
“Canlı yayın yapıyorum”
Müşteki Yiğit Can Köksal ise olay günü şehit Emniyet Müdürü Altuğ Verdi’nin şoförlüğünü yaptığını söyledi.
“Bize personelin müdür beyi ziyaret edeceği söylenmemişti.” diyen Köksal, şunları dile getirdi:
“Ben yere düşme sesi duyunca makam salonuna girdim. O sırada Ercan müdür, ‘Vuruldum.’ diyerek yere düştü. Uğur Cantürk, ‘Müdür beyi vurdular. Vurun onu.’ diye bağırdı. Elinde silahla makamdan çıktı. Beni omuzumdan itti. Aynı anda ateş ettik. Ben bir el ateş ederken bana doğru üç el ateş etti.”
Vurulduğunu anladıktan sonra yardım istediğini ifade eden Köksal, “Şahıs elindeki silahla makamdan yeniden çıktı. Bir el daha ateş ettim. Elinde telefon vardı. ‘Beni vurma, canlı yayın yapıyorum.’ dedikten sonra elindeki silahı bırakıp çıktı. O sırada birilerinin geldiğini gördüm. Sonrasında hastaneye tedaviye gittiğimizi hatırlıyorum.” şeklinde konuştu.
Şehit Emniyet Müdürü Altuğ Verdi’nin kardeşi Ertunç Verdi de davaya katılmak istediğini ve şikayetçi olduğunu beyan etti.
Sanık avukatı Mehmet Şentürk, müvekkilinin makamdan çıkışının robot gibi olduğunu ve özel kaleme teslim ettiği tabancasını almadan yürüdüğü anda başkaları tarafından uyarılması üzerine silahını aldığını, bunun da sanığın ruh halinin normal olmadığını gösterdiğini iddia etti.
Mahkeme Başkanı Yamaç, sanık, müşteki ve avukatların dinlenmesinin ardından tanıkların ifadelerini aldı.
Tanıklardan o dönem özel kalem amiri olan emekli polis Uğur Cantürk, sanığın saldırıyı gerçekleştirmeden önce makama girmeden teslim ettiği silahını birkaç adım attıktan sonra geri dönerek aldığını, kimsenin kendisine hatırlatma yapmadığını, silahını şehit emniyet müdürü Altuğ Verdi’nin kafasına dayadığını gördüğünü anlattı.
Sanık, “Böyle bir şeyin yaşanmasını istemezdim.” dedi.
Sanık avukatı Mehmet Şentürk, müvekkilinin yaşanan olaylardan etkilenmiş olabileceği gerekçesiyle akıl sağlığının yerinde olup olmadığının araştırılmasını istedi.
Mahkeme heyeti, gelmeyen tanıkların zorla getirilmesine, sanığın akıl sağlığının tespiti için Adli Tıp Kurumuna gönderilmesine hükmederek, tutukluluk halinin devamına karar verdi.
Mahkeme 21 Kasım 2019 günü saat 15.00’e ertelendi.
40 yıla kadar hapsi isteniyor
Sarıcaoğlu hakkında ‘Tasarlayarak kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle öldürme ve tasarlayarak 2 kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle öldürmeye teşebbüs’ suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis ve 40 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
Rize Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen çok yönlü soruşturma kapsamında 41 sayfalık bir iddianame hazırlanmıştı. İddianamede, tutuklu polis Sarıcaoğlu’nun yanı sıra olay yerindeki tüm memurların ifadeleri alınarak, cep telefonu ve kamera kayıtları incelenmişti.
MİT, Emniyet ve Jandarma İstihbarat tarafından yapılan araştırmalarda saldırgan İsmail Hakkı Sarıcaoğlu’nun geçmişi de mercek altına alınarak detaylı inceleme yapıldı. Soruşturma kapsamında ayrıca sadece Sarıcaoğlu değil, çevresinin cep telefonu kayıtları, kendisi ve eşinin banka hesap bilgilerinin yanı sıra eğitim gördüğü okullar, kaldığı yurtlar ve gittiği dershaneler ile sosyal medya paylaşımları da tek tek detaylı olarak incelendi. Sarıoğlu’nun öğrencilik yıllarından komşularına kadar, sosyal medya hesaplarındaki arkadaşları da olmak üzere temas ettiği 500’ün üzerinde kişinin ifadesi alındı.
Soruşturma neticesinde FETÖ/PDY örgütü ile bağlantısı tespit edilemeyen Sarıcaoğlu’nun örgüt tarafından hazırlanan listede ’örgütün etki alanı dışındaki kişiler’ kategorisinde gösterilerek fişlendiği belirlendi. Saldırgan polis memurunun cep telefonunun teknik incelemesinde ise saldırıyı önceden tasarladığına dair önemli bulgulara ulaşıldığı öğrenildi. Sarıcaoğlu’nun saldırıdan birkaç saat önce telefonundan ’Adaletle hükmetmeyenin cezası nedir’ şeklinde 10 kez arama yaptığı tespit edildi. Saldırganın olaydan birkaç gün önce ise polis merkezindeki bilgisayarından ’Birilerine zarar verme isteği’ yazarak internet tarayıcısında arama yaptığı da iddianamede yer aldı.
Kendi kendine SMS atmış
Kendisine ait cep telefonu ile kendi kendine SMS’ler gönderen Sarıcaoğlu’nun düşündüklerini SMS vasıtasıyla not aldığı anlaşıldı. SMS’lerde ise “Bu konuyla ilgili psikolog, psikiyatrist neyse durumumu öğrenip raporlamayı ve ilk olarak Ercan’dan başlayarak kimin hakkında suç duyurusunda bulunmam gerektiğine karar vereceğim’, “İki kulvarda mücadeleye çıkacağız”, “Zorbalıkta kimleri cezalandıracağıma görüşmeler sonucunda karar vereceğim”, “Oyunu açık oynama ve sonuna kadar gitme kararımı teyit ediyor ve oyunu genişletiyorum. Bu konu ile ilgili benim haberim yoktu gibi, bilseydik gibi kimseye bahane bırakmayıp, sorumluluğunu yüklüyorum” ifadelerine yer veren Sarıcaoğlu’nun tayin talebinin reddi halinde sorumluları cezalandırma düşüncesi ile silahlı saldırı olayını planlayarak nasıl gerçekleştireceğini önceden tasarladığı kendisine gönderdiği not niteliğindeki SMS’ler ile ortaya çıkartılmış oldu.
İddianamede yer alan ifadesinde RTEÜ İnşaat Bölümünde gündüz okuyup gece çalışmak istediğini ve bu nedenle Derepazarı ilçesinden il merkezine tayin istediği ve bu gerçekleşmeyince cinayeti işlediği belirlendi.
Kaynak: İHA, AA