CTP Milletvekili Doğuş Derya, BRT canlı yayınında Levent Kutay’ın sorularını yanıtladı; Coronavirüsüyle meydana gelen pandeminin, global etkilerini değerlendirdi.
Sağlığa yeterince yatırım yapmayan önemli AB ülkelerinin bugün bu hastalıkla boğuşmakta olduklarına işaret eden Doğuş Derya, “Devleti minimize etme mantığının, kamusal hizmetin geri çekilmesinin sonucunu yaşıyoruz” dedi.
“ Virüsten çok yeterli sağlık sistemlerinin olmamasıdır asıl sorun. İspanya’da ölü bedenler, AVM’lerde tutuluyor. AVM yapacak parası olan ama yeterli hastane yapamayan bir sistemden söz ediyoruz” diyen Derya, “ Kapitalizmin beşiği ABD bu işe 2 Trilyon dolar ayırdı. Bunun 216 Miltar doları hastanelere ayırdı. Diğer ülkeler de hatırı sayılır yatırım yapmaya başladı. Bugüne kadar sağlığa yatırım yapılmadı, sosyal devlet anlayışı erezyona uğradı.” şeklinde konuştu.
Dev otomotiv şirketlerinin ventilasyon cihazı üretmeye başladıklarına işaret eden Derya, dünyanın belli zengin grubunun müsrif anlayışıyla bu noktaya gelindiğini anlattı.
Orta sınıf hayatların etkilenmekte olduğunu, virüsün, din, dil, ırk tanımadığını belirten Doğuş Derya, “ Geçmişte benzeri olduğu için, virüsün biyolojik silah olarak yaratıldığını düşünmek, bir miktar rehavet yaratıyor. Aslında bu yaratılmış olsaydı, yaratabilecek ülkeleri de bu şekilde vurmazdı” şeklinde konuştu.
ABD–Çin küresel kavgasına rağmen, ABD’nin Çin’den yardım almaya başladığına, AB’nin İran’a yardım yapmaya başladığına işaret eden Derya, virüsün hümanist ele alınmaya başladığını.
Doğayı inkar ederek, ekolojiyi alt üst ederek, bir ekonominin planlanamayacağını da gösterdiğini vurgulayan Doğuş Derya, artık tüm ülkelerde, tabandan gelecek bir baskı ile bunun gündemde tutulması gerektiğini söyledi.
Doğuş Derya, “ Dünya alarm veriyor. Artık herkesin, tüm insanlığın, tabandan gelecek bir etkiyle sosyal devletin, ekolojik politikaların talep edilmesi gerekir” dedi.
Virüsle birlikte bazı olumlu sosyolojik ortamların da meydana çıktığına işaret eden Doğuş Derya değerlendirmesini şöyle sürdürdü:
‘Evimizdeyiz, ailenin, arkadaşlığın, dışarda olmanın ne demek olduğunun, kıymetini bilmeye başladık. Bu süreçten sonra, daha sorumluluk içinde, tüketmeye, tüketime değil, daha sakinleşemeye çalışan bir profil çıkacağına dair umudum var. Evde kalarak hiç tanımadığınız insanlara karşı bir sorumluk ve dayanışma sergiliyoruz. Birine bir şey bulaştırmamak, görmeden dokunmadan, meydan dayanışmalarından çok daha farklı bir dayanışma var. Dayanışma duygusunu hisediyorsunuz. Başka bir dünyanın mümkün olduğunu görüyoruz. Biraz daha bilime, akla, insanlar arasındaki manevi değerlere ihtiyaç olduğunu gördük. Manevi değerler derken, dini kastetmiyorum. Daha çok camiye değil, daha çok hasteneye ihityaç olduğunu gördük Her köyde bir cami var ama sağlık ocağımız yok. İhtiyacımız olan, her şeyden önce insan hayatını kurtaracak olan hastane…’
(BRT)
