Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Libya mutabakatının Birleşmiş Milletlerdeki tescil işlemlerinin tamamlanmasının ardından 2020 yılının ilk aylarında petrol ve doğalgaz arama, üretim ruhsatlandırma çalışmalarına başlayacaklarını duyurdu.
Bu açıklamanın ardından en çok merak edilen konulardan biri de Türkiye ve Libya’nın mutabakat imzaladığı alandaki kaynakların durumu oldu.
Enerji Ekonomisi Derneği (EED) Başkanı ve Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu, hem bu süreci hem de son dönemlerde bölgedeki yaşanan gelişmeleri TRT Haber’e değerlendirdi.
Dünyanın 25 süper havzasından biri
Libya’da karada başlayan ve Akdeniz’e uzanan Sirte havzasının önemini vurgulayan Kumbaroğlu, “Bu alan petrol ve doğalgazda Kuzey Afrika’nın en üretken havzası. Dünyanın 25 süper havzasından biri olarak kabul ediliyor” dedi.
Söz konusu havzanın süper havzalar içinde özellikle deniz kısmında en az arama ve keşif yapılan yer olduğunun altını çizen Kumbaroğlu, şöyle devam etti:
“Bu havzanın rezervi 48 milyar varil petrol ve 1,4 trilyon metreküp gaz olarak hesaplanıyor. ABD’li bir şirketin 2008 sonunda keşfettiği Arous Al-Bahar sahasının doğalgaz rezervi 30-140 milyar metreküp olarak tahmin ediliyor. Ancak 2009 yılında başlayan protestoların ülke geneline yaygınlaşarak iç savaşa dönmesiyle ülkede petrol ve doğalgaz arama çalışmaları durdu. Türkiye’nin bu hamlesi duran süreci yeniden başlatması bakımından da son derece önemli olabilir.
Doğu Akdeniz Levant Havzası için Amerikan Jeolojik Araştırma Merkezinin açıkladığı rezerv tahmini 1,7 milyar varil petrol ve 3,5 trilyon metreküp gaz. Sirte havzasının rezerv tahmini petrolde nerdeyse 30 kat fazla, doğalgazda da yaklaşık yarısı. Bölgenin Avrupa’ya yakınlığı da buraya ilgiyi iyice artırıyor.”
En ekonomik güzergah Türkiye
Prof. Dr. Kumbaroğlu ayrıca, yaşananların bazı gerçekleri bir kez daha gözler önüne serdiğini de belirterek, “Bunlardan ilki; Türkiye olmadan bölgede denklem kurmak zor. Artık herkes bunu net şekilde biliyor. İkinci nokta ise enerjide atılan tüm adımlarda en ekonomik güzergah halen Türkiye. Avrupa Birliği, ülkemizi baypas eden East Med projesinin fizibilite çalışmasını yaptırdı ve sonucunu gördü. Onlar için oldukça maliyetli bir iş çıktı ortaya. Bu ve benzer nedenlerle yeni dönem farklı ülkelerin kendi ortak çıkarları doğrultusunda birlikte yol alabileceği bir süreci getireceğine inanıyorum” şeklinde konuştu.