Beşşar Esed rejiminin cezaevlerinde 9 ay boyunca işkence ettiği 30 yaşındaki Nur Hammad, halk ayaklanmasının başlamasından kısa süre sonra muhaliflerin başkent Şam’daki kalesi haline gelen Doğu Guta’dan.
Protestolara katılmayarak eczacılık mesleğini sürdürmeye devam eden Hammad, bölgede Nisan 2017’de başlatılan tehcirde, Afrin’e göç etmek zorunda kaldı.
Doğu Guta’daki saldırılarda kardeşinin ölmesi ve annesinin yalnız kalması üzerine yeniden bölgeye dönen Hammad, rejim tarafından hapsedilmesine giden süreci şöyle anlattı:
“Şam’a girerken kimlik kontrolü yapılıyordu. Araçta bulunan 4 kişiyle birlikte beni indirdiler. Arandığımı söylediler. Küfürler ederek üzerimi ve eşyalarımı aradılar. Ellerimi arkadan bağlayarak Halep’teki siyasi güvenlik şubesine getirdiler.”
Burada da benzer aramalar yapıldığını dile getiren Hammad, “Adet ve örfümüzde yabancı bir erkeğin kadın elbiselerine dokunması, görmesi uygun değil. Bu hassasiyetimizi bilerek küfürlerle aradılar. 50 yaşlarında bir kadın geldi. Beni bir odaya soktu. Tüm eşyalarımı çıkartıp aradı. Başka bir asker geldi. Çantamda bulunan iç çamaşırlarımı çıkartarak onlarla botlarını sildi. Eşyalarıma tükürdü ve dağıttı.” diye konuştu.
Hammad, sorgulanmak üzere güvenlik birimlerine götürülüşünü şu sözlerle aktardı:
“4 askerle bir arabaya bindim. Halep Askeri İstihbarat Şubesi’ne doğru yola çıktık. Ellerim arkadan bağlıydı. Yol boyunca küfürler, hakaretler, şiddet… Başım dik duruyordum. İlk tokadı orada yedim. Kafamın yukarıda olmaması gerektiğini küfür ederek söyledi. İstihbarat merkezinde hücreye soktular. 1 metrekareden daha küçük bir yerdi.”
“Başörtümü çıkarıp Allah’a ve Kur’an’a sövdüler”
Halep’teki Askeri İstihbarat Şubesi’nde 2 gün alıkonulduğunu belirten Hammad, “Her iki saatte bir askerler gelip üzerime su döküyor ve küfür ediyorlardı. Hücredeyken küçük çocukların ağlama seslerini, erkeklerin acıdan attığı çığlıkları duyuyordum. 2. gün beni bölge sorumlusuna götürmek üzere kaldığım hücreden aldılar.” dedi.
Hammad, gözlerinin bağlanmasının ardından sorguya götürüldüğünü ana ilişkin hatırladıklarını şöyle özetledi:
” ‘Bu muamele neden?’ diye sorduğumda plastik kelepçeleri daha da fazla sıktılar. ‘Eczacı olarak çalışıyordun. Muhaliflere ilaç desteği mi sağlıyorsun?’ diye sordular. ‘Eczanemiz tüm hastalara, tüm ihtiyaç sahiplerine açıktı. Muhalif mi Esed yanlısı mı bilemezdim’ diye yanıt verdim.”
Ellerinde muhaliflere yardım ettiğine dair görüntülerin olduğunu söylediklerini kaydeden Hammad, “devlete karşı muhaliflerle iş birliği” yapmakla suçlandığını aktardı.
Hammad, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bana ‘Bu devlet seni hayvanken aldı, okuttu, besledi. Sen devlete karşı geldin.’ diyorlardı. Benim tutuklu olmamın sebebinin elime silah alarak Esed rejimi ordusuna karşı savaşmam, protestolara katılmam ve muhaliflere destek olmak olduğunu söylediler. Yapmadığımı söyledim. Bana bir tüfek getirdiler ve onu açmamı istediler. Nasıl yapacağımı bilmediğimi söyledim. O esnada şiddetli bir tokat geldi yüzüme. 10 dakika kadar baygın kalmışım. Yüzüme kovayla su dökerek uyandırdılar. Bu arada başörtümü çıkartmışlar. Neden çıkarttıklarını sorduğumda dini değerlerime hakaret ederek devam ettiler. Allah’a ve Kur’an’a sövdüler.”
“Ya suçunu itiraf edersin ya da tecavüze uğrayarak ölürsün”
Bir süre sonra tekrar hücreye götürüldüğünü söyleyen Hammad, şöyle devam etti:
“Bu kez sözlümün de muhalif olduğunu iddia ettiler. Onun için de korkmaya başlamıştım. Plastik boruyla 23 defa sırtıma vurulduğunu hatırlıyorum. Yine bayılmışım. Acıdan öleceğimi sanıyordum. Ayılınca sorgu devam ediyordu. 3 kişi yorulduklarında, değişerek dövüyorlardı. Telefonumun şifresini istediler ve resimlere bakmaya başladılar. Özel resimlerim vardı. Resimlerde çok güzel göründüğümü söyleyerek kaç ÖSO unsuruyla birlikte olduğumu sordular. ‘Ya suçunu itiraf edersin ya da tecavüze uğrayarak ölürsün’ dediler.”
Hammad, ayakta duramayacak halde olduğu sırada, “Saçından tutarak çöp poşeti gibi hücresine atın.” sesini duyduğunu ifade etti.
“Saçlarım kopmuştu. Çok acı veriyordu. 1 metrekarelik hücre; tuvalet, banyo, yatak, yemek yediğimiz yer, yani her şeyimizdi.” diyen Hammad, şöyle konuştu:
“Hücrede olduğum sürece her 2 saatte bir kovayla su döküyorlardı. Yerde kanlar vardı ama kanın nereden geldiğini, neremin kanadığını bilmiyordum. Günün bitip başladığını anlayamıyordum. Yeni günün başladığını verdikleri küçücük ekmek parçası ve az suda kaynatılmış patatesten anlıyordum.”
32 gün boyunca hücrede kalan Hammad, banyo yapmasına izin verdiklerinde de götürüldüğü yerde korkarak banyo yapamadan hücreye geri döndüğünü söyledi.
“Her yerim ıslakken elektrik veriyorlardı”
Hammad, suçunu hala itiraf etmediği gerekçesiyle bir kez daha sorguya alındığını belirterek o esnada yaşadıklarını şöyle dile getirdi:
“Ellerimi bağladılar. Çarmıha gerilmiş gibi ayaklarım yerden kesilmişti. Sırtıma, bacaklarıma her yerime hortumlarla vuruyorlardı. Ağzımdan, burnumdan kanlar akıyordu. Bir yerlerimin kırıldığını hissediyordum. 3 kaburga kemiğim kırılmış. Hala vücudumda eziyetlerin izleri duruyor. Beni astıkları yerden aşağı indirdiler. Bu kez botlarıyla kafama bastırıyor ve suçumu itiraf etmemi istiyorlardı.”
32 gün sonunda bölge sorumlusunun karşısına çıktığını ifade eden Hammad, “Vücudumun çeşitli yerlerine vurduktan sonra saçlarımdan tutup kafamı su dolu varile soktular. Boğulacak gibiydim. Her boğulma haddine geldiğimde başımı kaldırıp itiraf etmemi istiyorlardı. Her yerim ıslakken elektrik veriyorlardı. Acıya katlanamadığım için ‘Dediğiniz her şeyi yaptım’ dedim.” ifadesini kullandı.
Hammad, ailesinin bu süre içinde nerede olduğunu öğrendiğini, malını satarak cezaevinden bir kişiyle para karşılığı tahliye için anlaştıklarını şöyle anlattı:
“Suçumu ‘Muhaliflerden tanıdıkları var’ düzeyine indireceklerdi. Saydnaya Cezaevi’ne gideceğimi ve 5 ay sonra çıkacağımı söylediler. Hemen çıkmak istediğimi söylediğimde kendi aralarında ‘Vücudundaki işkence izleri geçtikten sonra çıkmalı’ dediler. Mahkemeye çıkarttıktan sonra Adra Cezaevi’ne naklettiler.”
“Adra Cezaevi’nde tecavüz hat safhadaydı”
“Buradaki rütbeli askerler hücrelere girip güzel kızları alır, götürürlerdi. Adra Cezaevi’nde tecavüz hat safhadaydı” diyen Hammad, 7 ay sonra serbest kaldığını söyledi.
Hammad, sözlüsünün kendisini terk ettiğini belirterek “Rejim bölgesinde kalamazdım. Esed rejimi komutanlarına rüşvet verdik ve Afrin’e geldim. Şu an burada arkadaşlarımla yaşıyorum. Ailemle konuşamıyorum. Mesleğimi icra edemiyorum. Hapishanelerde kimsesi olmayan, parası olmayan binlerce kadın var. Sesimi duyan insanlardan hapishanelerde bulunan ve serbest kalan kadınlara yardım etmesini istiyorum.”
Kaynak: AA