Başbakan Ersin Tatar, Türkiye Cumhuriyeti ile imzalanacak Ekonomi ve Mali İşbirliği Protokolü üzerinde çalıştıklarını, 2019 protokolünün Temmuz’da, 2020-22 protokolünün de en geç 31 Ekim’de imzalanmış olacağını belirterek,“Ekonomik kalkınma önceliğimiz” dedi.
“Güven ve istikrar önemli” diyen Başbakan Tatar, UBP-HP hükümetinin bunu sağladığını ve uzun süreli hükümette kalması gerektiğini vurguladı.
“Benim ağzımdan Las Vegas kelimesi çıkmadı ayaklarım yere basıyor” diyerek Maraş konusunda hükümetin attığı adımlara işaret eden Ersin Tatar, Maraş’ın Türk yönetiminde açılacağını vurguladı.
Tatar, “Önümüzdeki aylarda veya yıllarda bu takvimlendirilecek. İlk önce envanter çalışması yapılacak. Burası Türk yönetiminde açılacak ve yatırımlar yapılacak” ifadelerini kullandı.
Bir hükümet programında ilk kez “iki devletli çözümün de masaya gelmesi gerektiğinin” yer aldığına dikkat çeken Tatar, “Bunu Türkiye ile de paylaştık duruşumuzun arkasındayız” dedi.
Tatar, müzakere masasında federasyon temelinde bir anlaşma konuşulup anlaşma noktasında herhangi bir başarı olmazsa iki devletli çözüm konusunda da çalışma yapılmasını ondan da bir şey çıkmazsa bu konunun artık kapanması gerektiğini belirterek,“Artık İki devletli iki halkın da onaylayacağı bir çözüme gidilsin Kıbrıs Türk halkı da nereye gideceğini bilsin” şeklinde konuştu.
Doğu Akdeniz’deki Hidrokarbon konusuna da değinerek, Türkiye Cumhuriyeti’nin 80 milyonluk nüfusu ve Doğu Akdeniz’e en uzun sahili olan ülke olarak bazı hakları bulunduğunu, Rum tarafı tanımasa da Kıbrıs Türk halkının Kıbrıs’ın eşit halkı olarak haklarına sahip olduğunuvurgulayan Tatar, “Onlar bizi tanımıyorlar biz de onları tanımayız. Burada bir ihtilaf var. Bunun çözülmesi hepimizin temennisi” dedi.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile çok iyi ilişkileri olduğunu da belirten Tatar, “Ben cumhurbaşkanı makamını önemsiyorum. Akıncı ile hiçbir sıkıntım yok. Görüş ayrılıkları olabilir. Ama kendisi seçilmiş cumhurbaşkanımızdır” ifadelerini kullandı.
Başkanlık sistemine sıcak baktığını, bugünkü sistemle verimli çalışılamadığını belirten Tatar, bu konunun tartışmaya açılacağını, Anayasa değişikliği gerektiğini, en erken 2025 şeçimlerine yetişebileceğini belirtti.
Başbakan Ersin Tatar, Türk Ajansı Kıbrıs’a konuşarak, UBP-HP Hükümeti’nin hedeflerini anlattı.
“Ekonomik kalkınma önceliğimiz” diyen Başbakan Ersin Tatar, Türkiye Cumhuriyeti ile imzalanacak Ekonomive Mali İşbirliği Protokolü üzerinde çalıştıklarını, 2019 için olan protokolün temmuzda, 2020-22 protokolünün de en geç ekim ayında imzalanmış olacağını söyledi.
2019 yılı için ayrı 2020-22 dönemi için de ayrı protokol imzalanacağını ifade eden Ersin Tatar, müsteşarların bu konu üzerinde çalışmakta olduğunu ifade etti.
Yaz aylarını çalışarak geçireceklerini belirten Tatar, en geç 31 Ekim’de bütçe görüşmelerinden önce iki protokolün de imzalanmış olması gerektiğini vurguladı.
Türkiye ile içeriği konusunda görüşmelerin sürdüğünü ancak Türkiye Cumhuriyeti’nin KKTC’nin gelişip kalkınabilmesi, halkının daha fazla refah ve esenliğe kavuşabilmesi için desteğini sürdüreceğini belirttiğini kaydeden Tatar, “Bunların gerçekleşmesi için kararlılık ve irade lazım onlar da bu hükümette var” dedi.
“İdeolojik, görüş ve duruş olarak bu hükümet uyumludur” diyen Tatar, Kıbrıs konusu, ekonomik konular ve Türkiye ile ilişkilerde uyumlarının iyi olduğunu söyledi.
Tatar, “Bunlar hükümeti rahatlatıyor. Çünkü eğer ortaklarınız arasında temel meselelerde görüş ayrılıkları varsa o zaman yapacağınız açıklamalar bile sıkıntı olur. Halbuki bizim gerek Kıbrıs gerek ekonomik ve gerekse Türkiye ile ilişkiler konularında yaptığımız açıklama ve temaslar uyumu gösteriyor” ifadelerini kullandı.
Uyumlu çalışmaların KKTC ekonomisine de yön verdiğini kaydeden Tatar, ekonomik aktörlerin, işadamları esnaf, girişimci ve yatırımcıların hükümetin uyumuna baktığını, uyumu hissettiklerinde kendilerini güvenli hissettiklerini ve ekonomik çarkların daha kolay döndüğünü, yatırımların arttığını anlattı.
“Güven ve istikrar önemli” diyen Tatar, UBP-HP hükümetinin bunu sağladığını ve uzun süreli hükümette kalması gerektiğini vurguladı.
“KKTC’nin önünün açılması, halkın iyi hizmet alabilmesi, rekabet edebilmesi altyapısı ile daha güçlü olabilmesi için yatırıma ihtiyaç var” diyen Tatar, KKTC’nin borçlu bir devlet olduğunu faiz giderlerini dahi ödeyemediğini söyledi.
2019 bütçesinin meclise 850 milyon açıkla sunulduğunu hatırlatan Tatar, bunun 250 milyonunun faiz gideri olarak gösterildiğini ancak gerçek rakamın bunun iki katı olduğunu ifade etti.
“Büyük bir bütçe açığı ve bunun belli sebepleri var” diyen Başbakan Tatar, maaşların yerel gelirlerin yüzde 80’i kadar olduğunu ifade etti ve şöyle devam etti:
“18 bin 500 devlet çalışanı, 14 bin devlet emeklisi 35 bin sosyal sigorta emeklisi var. Bunlar maaşlarını alabilsin diye her yıl devlet 500 milyona yakın sosyal sigorta fonuna katkı yapıyor. Sosyal devlet anlayışı ile devlet yürütülüyor. Özürlü, engelli, mağduruna, malül gazisine, şehit eşine öyle yada böyle devlet katkı yapıyor. Devlet insanına bakmaya çalışıyor ama imkanları yetmiyor, yetmediği için de TC ile yapılacak protokollarda altyapıya destek alınıyor. Bir de özelleştirme kelimesinin ‘peşkeş’ olarak algılandığından kamu-özel ortaklığı ile yap işlet devret modeli ile yatırım sağlanıyor. Buna diğer partiler de böyle yaklaşıyor. Ercan’da olduğu gibi, yap işlet devret ile, bu 20 sene 25 sene olur, fizibilitesi yapılır şartnamesi ortaya konur ve ihale yoluyla yatırım sağlanır. Böylece insanlara hizmet verilir. Daha iyi iletişim daha iyi ulaşım gibi.
Özellikle kabloyla elektriğin gelmesini destekliyorum. Bu kesinlikle elektrikte ucuzlamaya yol açacak. Kabloyla elektrik özellikle çift yönlü gelirse yenilenebilir enerjiye de yatırımlar arttırılabilecek. Güneş enerjisi ülkede daha fizibıl hale gelecek. Bugün güneş enerjisi toplam enerjinin yüzde 20’sini geçemiyor. Kablo güneş enerjisi yatırımını da artıracak. Devletin yapacağı yatırımlar yerine insanlar kendi yatırımlarını yapacak ve elektriği da bedava alacaklar. Tabii bunlar büyük proje istiyor. Kablo bu işin en önemli ayağı ve buna çok önem veriyorum. Bunun için en üst düzeyde temaslarımı sürdürüyorum.”
“Elektrik Kurumu çalışanları da bizim insanlarımız” diyen Başbakan Tatar, oradaki sorunların görüşülüp tartışılarak, sendika ve çalışanlarla bu işi götürebileceklerine inandığını söyledi.
Maraş konusunda atılan adımlara dikkat çeken Başbakan Ersin Tatar, Dışişleri Bakanı’nın Bakanlar Kurulu sonrası bu konuda gerekli açıklamayı yaptığını hatırlattı.
Olayın basında biraz magazinsel olarak farklı yansıtıldığını belirten Tatar, “Benim ağzımdan LasVegas kelimesi çıkmadı ayaklarım yere basıyor” dedi.
Tatar şöyle devam etti:
“Bu bir projedir ve Türkiye ile de görüşülmüştür. Maraş KKTC toprakları içindedir. Onu orda bekleyip koruyan da bizim güvenlik güçlerimizdir. Ama KKTC’nin kapasitesi buna yeterli olmadığı için bekletilmiştir. Son 50 senedir görüşmelerde bir gelişme olursa bunun pazarlık unsuru olarak tutulabileceği düşünülmüştür. Gelinen aşamada ufukta herhangi bir anlaşma görülmüyor. Rum tarafı tek taraflı olarak adanın etrafındaki milyarlarca dolarlık petrol ve gaz rezervleri için uluslararası hukuka, Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasına her şeye aykırı olarak anlaşmalar yaptı. Cumhurbaşkanı Akıncı da ‘ bekleyin görüşmelerden ne çıkacak bakalım sonra yaparsınız yada en azından ortak işbirliği yapalım’ dedi ama olumlu cevap alamadı. Rumlar bu şekilde Kıbrıs Türkünü yok sayıyorlarsa ‘biz de artık politika değişikliğine gideriz’ diyoruz.”
Cumhurbaşkanının haberi olmaması konusunu da değerlendiren Tatar, “Cumhurbaşkanı görüşmelerin yürütülmesi için seçilmiş bir kişidir. Biz hükümetiz dolayısıyla yönetim için bir takım çalışmalar içerisinde olabiliriz” dedi.
Maraş için ilk başta bir envanter çalışması yapılacağını vurgulayan Tatar, Maraş’ta binlerce dönüm vakıf arazisi bulunduğunu, Osmanlı zamanından kalan Türk arazileri olduğunu belirterek, “Bunlar bizden çalınmıştır. Adamlar üzerine inşaat yaptığı için hak iddia ediyorlar”şeklinde konuştu.
Avrupa mahkemelerine kadar giden bazı ihtilaflar bulunduğuna işaret eden Tatar, bunların netleşmesi gerektiğini söyledi.
Tatar, “Bizim projemiz Maraş’ın Türk yönetiminde açılmasıdır. Önümüzdeki aylarda veya yıllarda bu takvimlendirilecek. İlk önce envanter çalışması yapılacak. Taşınmaz Mal Komisyonu’nun da oradaki hak sahiplerinden başvuru kabul etmesi veya mal sahiplerinin oraya gelip yatırımlarını tekrar canlandırılmaları Türk yönetiminde olacak. Yani burası Türk yönetiminde açılacak ve yatırımlar yapılacak” ifadelerini kullandı.
Tatar uzmanların envanter çalışması yapacağını ve tapuların derinlemesine araştırılıp, hissedarların da belirlenerek yol haritası çizileceğini söyledi.
Bir hükümet programında ilk kez “Federasyon sürecinin tükenmekte olduğunu eğer tekrar müzakere masası kurulacaksa iki devletli çözümün de masaya gelmesi gerektiğinin” yer aldığını belirten Tatar, “Bunu Türkiye ile de paylaştık duruşumuzun arkasındayız” dedi.
Bu konuda çok iddialı olduklarını ve halkın desteğini de almakta olduklarını vurgulayan Tatar, “Kıbrıs Türkü çok özverilerde bulundu ama hep mağdur edildi. Annan Planı’nda da CransMontana’da her türlü destek verildi. Ancak buna rağmen Rum tarafından pozitif yaklaşım görmedik. Bunu Cumhurbaşkanı Akıncı da kabul ediyor. Onun bütün iyi niyetine rağmen dönüşümlü başkanlıkta bile olumlu yanıt alamadı. Bunu bütün dünya da gördü.
Bu saatten sonra Kıbrıs Türkü’nün daha dik durması, hak ve çıkarlarını birlik ve beraberlik içindeki bir duruşla savunması gerekiyor. Hükümetimiz de bu yönde adım attı. KKTC hükümeti Anavatan Türkiye ile birlikte bu yol haritasını izlerken artık bu ülkedeki bir çözüm modelinde mutlaka iki ayrı devlet temelinde bir anlaşmanın olabileceğini federasyon tezinin tükenmekte olduğunu ortaya koyduk. Müzakere masasında federasyon temelinde bir anlaşma konuşulup anlaşma noktasında herhangi bir başarı olmazsa ki biz başarı olacağına inanmıyoruz masa çökmesin, aynı süreçler yaşanmasın diye aynı masada iki devletli çözüm konusunda da çalışma sürdürülsün ondan da bir şey çıkmazsa bu işkapansın. İki devletli iki halkın da onaylayacağı bir çözüme gidilsin Kıbrıs Türk halkı da nereye gideceğini bilsin. Kıbrıslı Rumlar Kıbrıs Cumhuriyeti olarak Avrupa ile entegre olarak yaşamını sürdürüyor ama Kıbrıs Türkü mağdur edildi. Direk uçuş yok sporda bile ambargo var. Bu haksızlığın sona ermesi için kendi haykırışımızı devam ettirmeliyiz Muhaliflere saygım sonsuz ‘Dünya bunu kabul etmiyor’ noktasındaki söylemlerine benim de cevabım “Dünya bizi anlamaya Kıbrıs gerçeklerini görmeye başladı. Dünya Rumların burada bir çıkmaza girdiğini de gördü. Dolayısıyla Kıbrıs Türkü hak ve çıkarlarını en iyi şekilde korumak mecburiyetinde Bizim hak ve çıkarlarımız da kendi devletimizin çatısı altında güçlenmemizi ve kalkınmamızı gerektirmektedir TC ile bu yolu yürümek de en doğal hakkımız Kıbrıs Türkü bu topraklarda 500 seneden fazla var oldu ve büyük mücadele sonunda kendi devletini kurdu bu devlet çatısı altında kendi kültür kimlik ve varlığımızı sürdürmekte kararlıyız. Kıbrıs Türk gençliğinin geleceği için ne gerekiyorsa yapılacak” şeklinde konuştu.
Maronitlerle ilgili konuyu Dışişleri Bakanının yürütmekte ve kendilerine bilgi vermekte olduğunu anlatan Tatar, Anayasa ve yasalara göre Maronitlerinbu bölgelere gelebileceğini,hakları olduğunu söyledi.
Tatar, “Hak ve hukuk var”dedi.
Doğu Akdeniz’deki sondaj konusunu da değerlendiren Başbakan Ersin Tatar, Türkiye Cumhuriyeti’nin 80 milyonluk nüfusu ve Doğu Akdeniz’e en uzun sahili olan ülke olarak bazı hakları bulunduğunu ifade etti.
Rum tarafı tanımasa da Kıbrıs Türk halkının Kıbrıs’ın eşit halkı olarak haklarına sahip olduğunu kaydeden Tatar, “Ancak bu süreç bizim tek başımıza yöneteceğimiz bir süreç değil. TC ile yaptığımız anlaşmalarla bu süreç ilerlemektedir. İlk Fatih gemisi geldi şimdi Yavuz geliyor. Bu denizlerde pozisyon almadır” dedi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin Mavi Vatan diye bir konsept geliştirdiğini de anlatan Tatar, Doğu Akdeniz’de KKTC ile birlikte bulunulan coğrafyada Türk milletinin hak ve çıkarlarına çok daha güçlü bir şekilde sahip çıkılmakta olduğunu söyledi.
“Bu pozisyonu korumak bizlerin arzusu ve temennisi. Bunu TC ile birlikte yapmak bize ayrı bir güç ve keyif veriyor” diyen Tatar, Türkiye’nin iddialı ve kararlı bir şekilde yatırım da yaparak dünyaya haklarını koruyacağını göstermekte olduğunu ifade etti.
Tatar, “Onlar bizi tanımıyorlar biz de onları tanımayız. Burada bir ihtilaf var. Bunun çözülmesi hepimizin temennisi” dedi.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile çok iyi ilişkileri olduğunu belirten Başbakan Ersin Tatar, “Sık sık buluşuyoruz. İki haftada bir cumhurbaşkanlığı ziyaretimde görüşüyoruz haftada iki üç defa da etkinliklerde buluşuyoruz.” dedi.
Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay’ın Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis ile yemekte buluşmasına değinen Tatar, Özersay’ın bu konuda kendilerini bilgilendirdiğini, ortak bir arkadaşının daveti üzerine eşleriyle beraber yemekte bir araya geldiklerini ve bazı konuların konuşulduğunu anlattı.
“Cumhurbaşkanı’nın da daha önce buna benzer bir buluşması olmuştu” diyen Tatar, orda da aynı fotoğrafın görüldüğünü söyledi.
Tatar, “Bu işi çok da abartmamak lazım. Devlet ciddiyeti içersinde bu işin ileriye götürülmesi temel hedefim. Ben cumhurbaşkanı makamını önemsiyorum. Akıncı ile hiçbir sıkıntım yok. Görüş ayrılıkları olabilir. Ama kendisi seçilmiş cumhurbaşkanımızdır. Başbakan olarak onunla iyi ilişkiler içinde olmak arzusundayım” şeklinde konuştu.
Başbakan Ersin Tatar, Cumhurbaşkanı ile bir önceki toplantısında ODTÜ’den bir uzmanın dere yataklarındaki yanlış yapılanma ve aksaklıklara dikkat çeken raporundan bahsettiğini, kendisinin de ilgilendiğini, müsteşarlar düzeyinde yapılacak toplantının ardından makamların da katılacağı bir toplantı ile işbirliği yapılacağını söyledi.
Uyuşturucu ve göçmenler gibi başka konularda da işbirliği yapılabileceğini belirten Tatar, çok sayıda göçmenin mülteci niteliğinde KKTC’ye gelmekte olduğunu bunun büyük bir sorun teşkil ettiğini vize uygulamasına kadar gidebilecek bir mesele olduğunu kaydetti.
Son zamanlarda yaşanan soygun olaylarını hatırlatarak, “Asayişe çok önem veriyoruz” diyen Başbakan Tatar şöyle devam etti:
“Bazı sıkıntılar var. Bütün bunların giderilmesi için polisin daha etkili bir şekilde teknolojik aletleri de kullanarak daha etkili olabilmesi için imkanlar dahilinde ne gerekiyorsa yapacağız.GKK’nın da bilgisinde olan şeyler bunlar. Polis bir bütün olarak GKK ile birlikte asayişin güvenliğin sağlanması için gerekeni yapacaktır. Polis sayısında artan nüfus ve öğrenci sayısına bağlı olarak bir sıkıntı var . Polis sayısının artırılmasını hedefliyoruz. Bütçe görüşmelerinde bu da ortaya çıkacak. İstediğimiz kadar olmasa da polise takviye yapılacak.
Polis Genel Müdürü ile konuştum Türkiye Cumhuriyeti ile online karşılıklı bilgisayar sistemlerinde kimin ne olduğunun görülmesi, muhacerette şaibeli veya sıkıntıları olan kişilerin adaya sokulmaması yönünde tedbirler alınmasını istedim. Onlar da bu tedbirlerin alınmakta olduğunu karşılıklı bilgisayarların birbirini tanımalarıyla bu meselelerde önlemler alınmakta olduğunu söylediler. Bunun takipçisi olacağım Çünkü memlekette bu konularda rahatsızlık var. Sadece Türkiye’den değil soygunda olduğu gibi İran veya başka ülkelerden de gelenler var. Polisin altyapısı ve teçhizatının güçlenmesi lazım. İstihbarat da olacak takibi de olacak. Polis daha etkili olacak.”
Hükümetin 30 milletvekili olduğunu, milletvekilleri arasında meclis çalışmalarına yansıyacak bazı sıkıntılar da olabileceğini ancak bir bütün olduklarını ve başarının herkesin olacağını ifade eden Tatar, bakanlar ile milletvekillerinin uyum içinde çalışmasının başarıyı getireceğini kaydetti.
Tatar, halkın başarı beklediğini ve sorumluluğun sadece bakanların değil herkesin olduğunu, 30 milletvekilinin bu beklentiye cevap vermesi gerektiğini belirtti.
“Onlara güveniyorum” diyen Tatar, iradenin ortaya çıktığını ve şekillendiğini, önceki hükümetten farklı olduğunu söyledi.
Beklentilerin hayat bulacağını ifade eden Tatar, en büyük sektörün turizm ve yüksek öğrenim olduğunu, inşaat, tarım ve bilişime de çok önem verdiklerini vurguladı.
Telefon, 5G ve kabloyla elektrik getirilmesi gibi büyük projeler için çalışmaların sürdüğünü ve yakın zamanda sonuç alınacağını anlatan Tatar, bütün bunların KKTC’nin rekabet gücünün artırılması, hayat kalitesinin daha iyi noktaya getirilmesi, ekonominin gelişebilmesi ve altyapı için önemli olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerine UBP’nin aday çıkarma konusunu konuşup tartışacağını, eylül-ekime kadar süre bulunduğunu ifade eden Tatar, parti tabanından UBP’nin kendi adayını çıkarması yönünde yoğun talep olduğunu söyledi.
Tatar, HP Genel Başkanı Başbakan Yardımcısı Dışişleri Bakanı Kudret Özersay aday çıkarsa desteklenip desteklenmeyeceği sorusuna ise, “Onu o zaman parti içinde değerlendiririz” dedi.
Başkanlık sistemine sıcak baktığını, bugünkü sistemde sorunlar olduğunu verimli çalışılamadığını belirten Tatar, hükümetlerin daha uzun süreli olması gerektiğini vurguladı.
Meclis aritmetiğinde kurulan koalisyonların bir parti fire verince bozulduğunu belirten Tatar, “Bu sistem ülkeye fayda sağlamıyor” dedi.
Başkanlık sistemi ile bir başkanın adaylığını koyarken bakanlarını da belirleyip, ekibi ile birlikte propagandasını yürütmesi gerektiğini ifade eden Tatar, “Parlamento ayrı olmalı. Seçilen başkan ekibi ile birlikte 4 sene ülkeyi yönetir. Milletvekilleri mecliste görev yapar” ifadesini kullandı.
Bunun Anayasa değişikliği ve hazırlık istediğini kaydeden Tatar, önümüzdeki aylarda bunun tartışmaya açılabileceğini söyledi.
Tatar, “Bu sistem bu cumhurbaşkanlığı seçimine yetişmez. Çünkü Anayasa değişecek. Anayasa değişirken de başka meselelere de bakmak gerekir. Bir bütün olarak hazırlanılması gerekir. Referandumdan sonra yeni bir sisteme geçilir. Mesela 2025’deki seçimlerde olabilir” dedi.
Kamu reformu konusunda da değerlendirme yapan Tatar, önceki hükümet döneminde hazırlanan çalışma üzerinden geçilmesi için personel dairesi müdürü ve ilgili milletvekillerine talimat verdiğini belirtti.
“Kamu reformuna ihtiyaç var” diyen Tatar, bunun halkın ve partililerin beklentisi olduğunu söyledi.
Muhalefetteyken hazırlanan Kamu reformu konusunda bazı çekinceleri olduğunu ifade ettiklerini hatırlatan Tatar, Kamu Reformu taslağını ortakları ile gözden geçirip meclisin gündemine getirmek hedefinde olduklarını belirtti.
Tatar, Meclis tatilinde komitelerin çalışacağını ancak genel kurulun çok önemli bir yasadan dolayı olağanüstü toplantıya çağrılabileceğini söyledi.
(BRT/TAK)