Tekke Bahçesi’nde bir mezarda 7 şehitin kalıntıları bulundu

Tekke Bahçesi’nde bir mezarda 7 şehitin kalıntıları bulundu

Şehit ailelerinden gelen yoğun talep üzerine Tekke Bahçesi Şehitliği’nde gerçekleştirilen kazı çalışmalarında Selim Mustafa Mavili’nin bulunduğu mezarda 6 kişiye daha ulaşıldı.

Mavili’ye ait olduğu belirlenen kalıntıların bulunduğu Ali Mehmet’in mezarındaki kazının genişletilmesi sonucunda ulaşılan 6 kişiden alınan örnekler, 5-6 ayda sonuçlanması öngörülen DNA analiz için Amerika’ya yollandı.

Tekke Bahçesi’nde bir süre önce bir başka mezarda yapılan kazıda, aralarında Ecvet Yusuf’un da bulunduğu 5 kişiye ulaşılmıştı. Ecvet Yusuf’un ardından kimliklendirme işlemi tamamlanan Kadir Mehmet ve Ali Kırma Cuma günü; Hüseyin Ali Arabacı ise Cumartesi Tekke Bahçesi Şehitliği’ne defnedildi.

Şehitliklerde 2016’da başlatılan kazıların ardından 2019’dan bu yana Tekke Bahçesi, Ortaköy Şehitliği ve Çifte Mazgallar Şehitliği’nde bugüne kadar 8 kazı daha yapıldı. Hüseyin Ruso’nun da aralarında olduğu bazı Küçük Kaymaklı ve Ayvasıl şehitlerinin bulunduğu ilk kazıların ardından mezar taşında meçhul yazan veya adı yazdığı halde orada olmadığı yönünde ailenin güçlü kuşkularının tanıklarca teyit edildiği mezarların kazıldığı çalışmalar bugüne kadar devam etti.

Cumhurbaşkanlığı Müsteşarı Gürdal Hüdaoğlu, Cumhurbaşkanlığı Danışmanı Halil Sadrazam ve Kayıp Şahıslar Komitesi Kıbrıslı Türk Üye Asistanı Mine Balman, TAK muhabirinin yürütülen çalışmalara ilişkin sorularını yanıtladı.

ŞEHİTLİKLERDEKİ KAZILARIN ÇIKIŞ NOKTASI

Gürdal Hüdaoğlu, şehitliklerdeki kazıların çıkış noktasının, şehit ailelerinin kuşkuları olduğuna işaret ederek, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın, ailelerin içinde bulunduğu bu belirsizliğin daha fazla sürdürülemeyeceği ve devletin buna açıklık getirmesi gerektiğine inandığı için harekete geçtiğini belirtti.

“Şehit ailelerinin içlerinde ‘Benim babam o mezarda değil. Aslında babam burada yatmaz. Biz duyduyduk ki babamın mezarında başkaları da var’ şeklinde hep bir kuşku vardı” diyen Hüdaoğlu, “40-50 sene önce savaş ortamında yaşanan olaylar sırasında bazı acelecilikler, bazı hatalar ve bazı zorluklar kimi yanlışlıklara neden oldu. Defin işleminde çok fazla özenli olunamadı” ifadelerini kullandı.

Hüdaoğlu, “Şu anda Cumhurbaşkanlığı Güvenlik Danışmanı olan Halil Sadrazam geçmişte kitapları için yürüttüğü çalışmalar sırasında bazı problemli yerler olduğunu belirlemişti. Cumhurbaşkanı Akıncı, ailelerin içinde bulunduğu bu belirsizliğin daha fazla sürdürülemeyeceğinden ve devletin buna açıklık getirmesi gerektiğinden hareketle Kayıp Şahıslar Komitesi Kıbrıslı Türk Üye Ofisi’nden de yararlanarak bir çalışma yürütülmesi için 2016’da talimat verdi” dedi.

“ORTAKÖY VE ÇİFTE MAZGALLAR ŞEHİTLİĞİNDE DE KAZI YAPTIK”

Hüdaoğlu, “2016’da Hüseyin Ruso’nun, ‘Hüseyin Yalçın’ın adı olan bir mezardan çıkması domino etkisi yaratınca sonraki hamleleri planladık. Mezar taşında “meçhul” yazan mezarları ön plana aldığımız bir kazı planlaması yaptık. Daha sonraki aşamada ise mezarda bir isim olmasına rağmen ailenin yakınının orada bulunmadığı kuşkularının güçlü tanıklarca teyit edildiği mezarlarda kazı yapmaya başlandı” dedi.

Küçük Kaymaklı’dan bir grup ailenin, Ruso örneğini göstererek kendi kayıplarının da Tekke Bahçesi’nde bulunma olasılığına inandığından bütün mezarların kazılması talebinde bulunduğunun hatırlatılması üzerine Hüdaoğlu, “Bir nizam ve düzen içinde, kaos yaratmadan bu çalışmayı yürütmeyi arzuluyoruz” dedi.

Gürdal Hüdaoğlu, ağırlıklı olarak Tekke Bahçesi Şehitliği’nde yapılsa da kazıların aynı zamanda Ortaköy Şehitliği ve Çifte Mazgallar Şehitlikleri’nde de sürdürüldüğünü ancak bunun bütün şehitliklerin kazılacağı anlamına gelmediğini belirtti. Hüdaoğlu, hata olduğundan emin oldukları ya da hata ihtimalinin çok yüksek olduğunu bildikleri yerlerde kazı yapıldığına dikkat çekti.

“BÜYÜK HASSASİYET GÖSTERİYORUZ”

Kazılara başlarken büyük hassasiyet gösterdiklerini, sırf bir tanık “orada 5 kişi gömülüdür” dediği için kazı yapmadıklarını belirten Hüdaoğlu, “Ailelerin rızası olmadan da kazı yapamazdık. Çoğu ailenin rızası olduğunu bildiğimiz halde, Bakanlar Kurulu’na yazı yollarken ailelerin yazılı taleplerini ve rızasını da aldık” vurgusu yaptı.

Hüdaoğlu, bir kişinin bulunduğu mezarlarda kalıntıya dokunulmayıp, sadece DNA örneği alındığını ve DNA’sı eşleşen kişinin isminin mezara yazıldığını; aynı mezarda birden fazla kişiye ait kalıntı bulunması halinde ise tümünü çıkarmak durumunda kaldıklarını belirtti.

2019’DAKİ ÇALIŞMALAR

Çalışmanın devlet bütünselliği içinde yürütüldüğüne işaret eden Hüdaoğlu, Cumhurbaşkanı Akıncı’nın, ilk kazıların ardından 17 Ocak 2019’da devletin asker ve sivil bütün üst düzey yetkililerinin katılımıyla yaptığı toplantıda şehitliklerdeki belirsizliği gidermek için inisiyatif aldığını ve çalışmaların, 5 Mart 2019’da alınan Bakanlar Kurulu kararıyla yeniden başladığını belirtti.

Kayıp Şahıslar Komitesi Kıbrıslı Türk Üye Ofisi personelinin mesai saatleri dışında, hafta sonları ve izin günlerinde çalışarak yürüttüğü gönüllü kazı çalışmaları ve sağladıkları bilimsel asistanlık desteğiyle 2019’daki yeni etap çalışmalarda Tekke Bahçesi, Ortaköy ve Çifte Mazgallar Şehitlikleri’nde bazı kazılar yapıldı. Hüdaoğlu, “Kazılan bu mezarların bir kısmı meçhul mezardı, bir kısmı da başka kayıp kazılarında bulunan kişilerin adlarının yer aldığı mezarlardı. Yani meçhuller ve iki mezarlılardan başladık kazılara” dedi.

Ortaköy Şehitliği’nde açılan 2 mezardan biri boş çıktı. Diğerinden çıkan kalıntının kimliklendirilmesine ilişkin çalışmalar ise devam ediyor. Çifte Mazgallar’da açılan 2 mezarda biri bebek 2 kişi bulundu. Bebeğin kimliklendirilmesi mümkün olmadı. Diğer kişiyle ilgili bir eşleşme de henüz oluşmadı.

Tekke Bahçesi’nde ise açılan 4 mezardan 3’ü boş çıktı. Açılan diğer mezar ise, çok sayıda kişinin aynı mezara gömüldüğü yönünde güçlü bilgiler bulunan Hüseyin Ali Arabacı’ya aitti. Bu mezarda 5 kişiye ait kalıntı bulundu. Arabacı’nın da aralarında bulunduğu bu mezarda Ecvet Yusuf’un yansıra Yüksel Ahmet Dereli, Kadir Mehmet ve Ali Kırma’nın olduğu belirlendi.

İkinci aşamaya geçildikten sonra Tekke Bahçesi’nde toplu halde bulunan kişilerin adının yer aldığı mezarlar kazıldı. Bu kazı çalışmalarına, içi boş çıkan İbrahim Ramadan’a ait mezarda, yan mezardan olduğuna inanılan bazı kalıntılara ulaşılmasından dolayı Ali Mehmet’e ait bu mezar da eklendi.

“SON KAZIDA 6 KİŞİYE DAHA ULAŞILDI”

Gürdal Hüdaoğlu, son gelişmeler ışığında Cumhurbaşkanı Akıncı’nın talebi ve Bakanlar Kurulu’nun aldığı yeni bir karar uyarınca Ali Mehmet’in mezarının açıldığını ve yapılan analizler sonucunda bulunan kalıntıların Selim Mustafa Mavili’ye olduğunun belirlendiğini kaydetti.

Mavili’ye ait kalıntılar çıkarılmadan, DNA örneği alınıp, kimliklendirme yapıldığını ancak kazının geçen hafta genişletilmesi sonucunda aynı mezarda 6 kişiye daha ulaşıldığını belirten Hüdaoğlu, yeni ulaşılan diğer 6 kişinin kimliklendirilmesi için çalışmalar başlatıldığını ve Amerika’da bir laboratuvarda yapılacak DNA analizler tamamlanarak kimliklendirilme işleminin 5-6 ay alabileceğini vurguladı.

Selim Mustafa Mavili ve Ali Mehmet Kırma adına olan mezarların açılması ve açılan mezarların boş olması durumunda bu kişilerin adlarına bulunan mezarlara defnedilmesi; ayrıca mezarların boş olmaması durumunda ise, bulunan kalıntıları kimliklendirme çalışmaları başlatılması gerekiyor.

Hüdaoğlu, son bulunan kalıntıların, adlarına kayıtlı mezar bulunan kişilere ait olduğunun belirlenmesi halinde, o mezarları da açmak durumunda kalacaklarını belirtti.

ŞEHİT AİLELERİNDEN DNA ÖRNEKLERİ ALINIYOR

Şehitliklerdeki kazı çalışmaları çerçevesinde ulaşılan kalıntıların kimliklendirilmesinde yaşanan zorluklara ilişkin soruyu yanıtlayan Kayıp Şahıslar Komitesi Türk Üye Asistanı Mine Balman, kayıtlara şehit olarak geçen kişiler kayıp listesinde olmadığından ellerinde ailelerden alınan DNA örneği bulunmadığından bazı sıkıntılar yaşadıklarını kaydetti.

Balman, “2016’da bir mezarda bulduğumuz 5 kişiden birinin kim olduğunu belirleyemedik. Kayıp listesinde olmadığından elimizde ailesinden alınan DNA örneği de yoktu. O mezarın bulunduğu sıranın yanısıra arkasında ve önündeki sıralarda yer alan mezarlarda ismi yazan kişilerin ailelerine ulaşıp, DNA örneği vermelerini istedik. Yüzde 70 oranında bir katılımla bu örneklemeyi yaptık” dedi.

Bundan sonraki eşleşmeleri de aynı yöntemle yaptıklarını belirten Balman, son kazılarda Mavili’yle birlikte ortaya çıkarılan 6 kişinin kimliklendirilmesi çalışmasında da yine aynı şekilde şehitlikte yakınları bulunan ve daha önceki DNA örneği vermeyen ailelere ulaşarak işbirliği çağrıların yineleyeceklerini kaydetti.

“KOMİTEYE ÇOK YOĞUN BİR BİLGİ AKIŞI BAŞLADI”

Mine Balman, özellikle Ecvet Yusuf’un bulunmasının ardından Kayıp Şahıslar Komitesi’ne çok yoğun bir bilgi akışı başladığına işaret etti. Balman, “Son 1 yıldır gelerek ya da telefon ederek gelip bilgi paylaşımı çok fazla değildi. Son 1-2 haftadır insanlar gelerek ya da telefon ederek bize yeni ihbarlarda bulunuyor” dedi.

İnsanların yaşanan olaylar ve kayıplara ilişkin sahip oldukları bilgileri kendileriyle paylaşma çağrısını yineleyen Gürdal Hüdaoğlu, “Son çalışmaların bunu doğallığında tetiklediğini görmekten çok memnunuz” ifadesini kullandı.
Devlet bütünselliği içinde yürütülen bu çalışmayla bütün mekanizmaları harekete geçirmekten de mutlu olduklarını kaydeden Hüdaoğlu, şöyle devam etti:
“Tarihi bir yönü var bu işin. Her şeyden önce şehitlere ve onların ailelerine saygımızdan dolayı bunları yapmak durumundayız. Bu belirsizliği ortadan kaldırmak devletin bir görevidir. Nitekim Cumhurbaşkanı geçmişte yaşanılanlardan dolayı devlet adına özür diledi. Bu işleri çözüyor olmak, acıları bir nebze olsun hafifletmiş olmak bizi memnun ediyor.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir