Çanakkale’nin merkeze bağlı Tevfikiye köyü sınırları içinde yer alan dünya arkeolojinin önemli alanlarından Troya Antik Kenti’nde önceden varlığı bilinen iki kutsal alanın ardından üçüncüsü keşfedildi.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Troya Antik Kenti Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Rüstem Aslan, bu sene antik kentte Kültür ve Turizm Bakanlığının desteğiyle 156’ncı kazı dönemine başladıklarını söyledi.
Troya’nın ilk kez 1863’te Frank Calvert tarafından kazılmaya başlandığını hatırlatan Aslan, bölgenin tüm dünya için önemli bir arkeolojik alan olduğunu belirtti.
İÇDAŞ AŞ ana sponsorluğunda yürütülen kazılarda Troya için önemli bulgulara rastladıklarını ve tarihsel döneme dair yeni keşifler yaptıklarını vurgulayan Aslan, şöyle devam etti:
“Frank Calvert tarafından kazıların 1870’ten 1890’a kadar Schliemann tarafından yapıldığını, sonrasında Troya’nın 9 katmanını keşfeden mimarı Dörpfeld tarafından devam edildiğini biliyoruz. 1932-1938 yıllarında da ABD’nin Cincinnati Üniversitesinden Carl Blegen’in buradaki çalışmaları yürüttüğünü biliyoruz. Özelikle Manfred Osman Korfmann’ın 50 yıl sonra 1988’de başlatıp, 2005’te ölümüne kadar devam ettirdiği kazılar da bize çok farklı sonuçlar verdi. Farklı özellikle Troya’nın son çağında Anadolu kültürüyle, Hitit kültürüyle olan ilişkisini, Batı Anadolu’daki işlevini göstermesi açısından çok önemli sonuçlar verdi.”
Prof. Dr. Aslan, Korfmann sonrası dönemde Troya Müzesi’nin açılması ve 2018’in “Troya Yılı” kabul edilmesiyle bölgeye ilginin arttığını anlattı.
Homeros Troya’sını gün ışığına çıkarmaya çalışıyorlar
Kazıları 5 yıldır “agora alanı” olarak tanımladıkları bölgede yürüttükleri bilgisini veren Aslan, “Bu kazıların ana amacı, burada önceki yıllarda yapılan, özellikle 1932’den 1938’e kadar Blegen’in kazı sondaj çalışmaları dışında yeni bir şeyin, yeni bir mimari olarak, özellikle son Tunç Çağı yani Homeros Troya’sı olarak tanımladığımız, kalenin dışındaki mimari özellikleri ne şekilde oluştuğunu anlamamız için gerekliydi” ifadelerini kullandı.
Aslan, son 5 yıldaki kazılarda önemli bulgulara ulaştıklarına değindi.
Ellerindeki verileri netleştirerek Troya ile ilgili tespitler yaptıklarını aktaran Aslan, şöyle konuştu:
“Troya-6, Troya-7 yani Homeros Troya’sı olarak tanımladığımız, Troya Savaşı ile ilişkilendirilen dönemde kalenin dışında bir yerleşmenin olduğu, kalenin dışında bir yapının olduğu Troya’nın gerçekten Korfmann’ın da söylediği gibi çok büyük bir son Tunç Çağı kenti olduğunu biliyoruz. Bu yılki kazılarda Troya’nın güney girişi için heyecanlandıran yeni sonuçlar var. Troya’da özellikle Arkaik ve Helenistik Roma döneminde yeni bir kutsal alanın varlığının burada söz konusu olduğunu yavaş yavaş anlamaya başladık. Daha önceki kazılarda Troya’da, Troya Batı Kutsal Alanı ve kutsal alan olarak tanımlanıyor ve Atina Tapınağı’nın olduğu kutsal alan var. Yani ilk kez burada, Troya’da üçüncü bir kutsal alanın varlığını yaptığımız kazılarla ispatlamış bulunuyoruz.”
Prof. Dr. Rüstem Aslan, yeni kutsal alan keşfinin ve elde edilen buluntuların, Troya ile Anadolu arkeolojisi için önemli sonuçlar olduğunu sözlerine ekledi.
Kaynak: AA