Şanlı bir kurtuluş mücadelesi ve sonrasında imzalanan Lozan Antlaşması… Yeni Türk Devleti’nin bağımsızlığı 24 Temmuz 1923’te uluslararası arenada kabul edildi.
Bir yandan yeni yönetim şekli bir yandan da Lozan Anlaşması ile ilgili tartışmalar Ankara’nın gündemindeydi.
İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cezmi Eraslan, Lozan esnasında net olmayan şeyin hükümet şekli olduğunu belirtiyor ve şunları anlatıyor:
“Lozan’ın oylanması sırasında birtakım tartışmalar yaşanıyor haliyle. Her faslında 14-15 kişilik muhalefet söz konusu. Hükümeti protesto ediyorlar, çalıştırmıyorlar. Fethi Bey hükümeti iş yapamaz hale geliyor. Fethi Bey istifa ediyor, yerine Atatürk’e rağmen bir eski ittihatçı Sabit Bey seçiliyor bu defa.”
Rejimin isminin netleşmesi gerekiyordu
Tarihi dönüşümün sancıları yaşanıyordu. Mustafa Kemal Paşa Meclis’e giderek krize el koydu. Prof. Dr. Eraslan o dönemle ilgili şunları söylüyor:
“Madem bir rahatsızlık var, buyursunlar onlar yönetsinler. Fethi Bey ve arkadaşlarına diyor ki, ‘Hükümetten çekilin ama yeni hükümete hiçbiriniz giremeyeceksiniz’. Ekimde istifa gerçekleşiyor, diğerleri muhalefet düşüncesini hayata geçirsin diye 29 Ekim’e kadar bir hükümet kurulamıyor.”
Atatürk, bu noktada hukukçulara 1921 tarihli Teşkilat-ı Esasiye Kanunu ile ilgili yaptırdığı çalışmalara hız verdi. Artık mevcut rejimin isminin net bir şekilde konulması beklentisi vardı.
“Yaşasın Cumhuriyet” sesleri yankılandı
Cumhuriyet’in ilanından bir gece öncesi, yer Çankaya Köşkü. Mustafa Kemal Atatürk konuklarına sesleniyor, “Efendiler! Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz” diye.
Ardından, “Türkiye Devleti’nin hükümet şekli Cumhuriyettir” ifadesi birinci maddenin sonunda yer aldı. 29 Ekim 1923. Büyük Millet Meclisi toplantı halinde. Anayasa değişikliği konuşuldu, tartışıldı. Saatler 20.30’u gösterdiğinde meclis binasında ‘Yaşasın Cumhuriyet’ sesleri yankılanmaya başladı.
“Vazifenin icabatından ayrılmayacağıma namusum üzerine söz veririm”
Ankara Mebusu Mustafa Kemal, saat 20.45’te, seçime katılan 158 mebusun oy birliği ile Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı seçildi ve yeminini etti.
“Reis-i Cumhur sıfatıyla Cumhuriyet’in kanunlarına ve hakimiyeti milliye esaslarına riayet ve bunları müdafaa, Türk milletinin saadetine sadıkane ve bütün kuvvetimle sarfı mesai, Türk devletine teveccüh edecek her tehlikeyi kemali şiddetle men, Türkiye’nin şan ve şerefini ilaya ve deruhte ettiğim vazifenin icabatından ayrılmayacağıma namusum üzerine söz veririm.”
Cumhuriyet düşüncesi gençlik yıllarından itibaren aklındaydı Mustafa Kemal’in. Prof. Dr. Eraslan, Türk siyasi tarihinde Cumhuriyet tartışmalarının 1860’lı yıllarda başladığını vurguluyor ve şöyle konuşuyor:
“Atatürk ve neslini en fazla etkileyen kesim, kaynak yeni Osmanlılardır. Namık Kemal, Ziya Paşa ve arkadaşları olmak üzere. Cumhuriyet’in ilanı bir devleti yıkmak değil, yıkılmış bir devletin külleri üzerinde o milletin ölmediğini, yaşama ve çağdaş olma azmini içinde barındırdığını gösteren yeni bir diriliş hamlesi olarak görülmeli.”
Haber: Ersoy Kof
Kamera: Deniz Özbek