Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, doktoralı insan kaynağı ihtiyacının karşılanması amacıyla 100 tematik alanda 2 bin öğrenciye yönelik ilk kez uygulanan “YÖK 100/2000 Doktora Burs Programı”ndan yararlanan öğrenci sayısının 4 bin 250’nin üzerine çıktığını belirterek, “Bu öğrencilerimizin yüzde 65’i kız öğrencilerden oluşuyor” dedi.
Saraç, İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesinde düzenlenen “YÖK 100/2000 Doktora Öğrenci Buluşmaları”na katıldı.
Konuşmasına “Türkiye’nin, sınır güvenliğini sağlamak, bölgeyi huzura ve istikrara kavuşturmak amacıyla yürüttüğü Barış Pınarı Harekatı büyük kazanım sağladı ülkemize” sözleriyle başlayan Saraç, sınırları terörden arındırmayı ve ülkelerini terk etmek zorunda kalan Suriyelilerin dönebileceği güvenli bölge oluşturmayı hedefleyen bu harekatın, devletin ve milletin şanlı tarihinde hak ettiği müstesna yerini alacağını vurguladı.
Saraç, şu değerlendirmeleri yaptı:
“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kararlı duruşu, milletin tek vücut oluşu, ordumuzun kutlu yürüyüşü ve özenle yürütülen diplomatik görüşmeler, bugünkü başarıyı getirdi. Bu süreçte, üniversitelerimizin yayınladıkları mesajlar, akademisyenlerimizin özellikle uluslararası camianın bilgilendirilmesinde oynadıkları rol, önemli. Bir ülkenin askeri gücünün iyi yetişmiş olması, ülkemizin gücüne inanan devlet kadrolarıyla desteklenmesinin önemi, Barış Pınarı Harekatı sırasında diplomatik temasların ve iletişimin oynadığı rolle bir kez daha anlaşılmıştır. YÖK olarak üniversitelerimizin ilgili alanlarda donanımlı kadrolar yetiştirebilmeleri için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 100/2000 programında yer alan uluslararası güvenlik ve terör, iletişim çalışmaları, göç ve siyasal coğrafya alanları, bu hassasiyetimizin yansımasıdır.”
“Toplam 97 bin doktoralı yetişiyor”
Yekta Saraç, Türkiye’deki üniversitelerde 43 bin 650’si kız öğrencilerden oluşan toplam 97 bin öğrencinin doktora yaptığını bildirdi.
Bunların bir kısmının araştırma görevlisi statüsünde, bazılarının kendi kadrosunun dışında başka bir üniversitede doktorasını yaptığını, bir bölümünün de başka işte çalıştığını anlatan Saraç, bütün bu öğrencilerin kendileri, akademi ve memleket için çok önemli olduğuna değindi.
Sayısal olarak bakıldığında, dünyanın ilk 10 büyük ekonomisinden birisi olma hedefini önüne koyan Türkiye için yetişmiş doktoralı eleman sayısında çok büyük mesafe kaydetmek gerektiğinin ortaya çıktığını dile getiren Saraç, “Yükseköğretim kurumu sayımız 207, öğrenci sayımız 8 milyona yaklaştı. Öğretim elemanı sayımız ise 82 bin 487’si öğretim üyesi olmak üzere 168 bin 326. Kadın öğretim üyesi sayımız ise 75 bin. Bu rakamlar, sayısal büyümeyi gösteriyor” diye konuştu.
YÖK Başkanlığına atandığında, “bu sayısal büyümeye nitelik, keyfiyet ve kalitenin de eşlik etmesi gerektiğini ve önceliğin kalite olduğunu” ifade ettiğini belirten Saraç, bu çerçevedeki çalışmalarla yıllardır konuşulan idari ve mali açıdan bağımsız bir Kalite Kurulu kurulması fikrini gerçekleştirdiklerini söyledi.
Üniversitelerde misyon farklılaşması ve ihtisaslaşma projesinin de başarıyla yürütüldüğünü bildiren Saraç, bu projeyi Bölgesel Kalkınma Odaklı Üniversiteler ve Araştırma Üniversiteleri olmak üzere iki ana kulvarda sürdürdüklerini anlattı.
Saraç, “Biz artık başarılı üniversiteleri öne çıkarmaya, diğerlerini onlara yaklaştırmaya çalışıyoruz. Üniversitelerimizin birbirinin kopyası olma durumunu da geride bıraktık” değerlendirmesinde bulundu.
Yekta Saraç, hedef odaklı uluslararasılaşma çalışmaları kapsamında, 2014’te 48 bin olan yabancı uyruklu öğrenci sayısının 172 bine ulaştığına işaret etti.
“YÖK 100/2000 projesi bir Türkiye, bir prestij projesi”
YÖK 100/2000 projesinin doktoralı insan kaynağının artırılması ve ülkenin kalkınmasına katkı için başlatıldığına dikkat çeken Saraç, “Başkan olduğumuz dönemde, doktoralı mezun sayısının Çin’de bin kişiye 2,2, ABD’de bin kişiye 1,7, Avrupa Birliği ülkelerinde bin kişiye 1,5 kişi düşerken, Türkiye’de bu oranın bin kişiye 0,4 olduğunu gördük. Yaklaşık 3 yıl kadar önce bu projeyi başlatmamızın ana sebeplerinden birisi de zaten bu tablonun gösterdiği durumdu. Projeyi başlattığımız o günden bu yana önemli mesafeler katettik” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin kalkınmış ülkeler arasındaki yerini daha da güçlendirebilmesi için doktoralı insan kaynağını da artırmasının şart olduğuna değinen Saraç, “100/2000 projesi de bu fikirle ortaya çıktı. YÖK 100/2000 projesi bir Türkiye projesi, ülkemizin bir prestij projesidir” dedi.
Devletin 2023 için çizdiği vizyonda “net kalkınma değerini kendi beyin gücüne dayanarak artırabilen bir Türkiye” hedeflendiğini dile getiren Saraç, “Mikro ve nanoteknoloji, moleküler farmakoloji ve ilaç araştırmaları, yenilenebilir enerji kaynakları, moleküler biyoloji, onkoloji, göç çalışmaları ve organik tarım gibi alanlar en çok bursiyerlerin olduğu alanlar oldu. Başkan olduğumuz dönemde böyle bir tablodan söz etmek mümkün değildi. Hatta bazı partilerin seçim çalışmalarında ‘Mikro ve nanoteknolojide niye insanımız yok’ sözlerini dillendirdiği de hatırlanabilir” şeklinde konuştu.
Saraç, YÖK 100/2000 projesinin benzeri programların Almanya, Çin, Kore, Japonya, Tayvan, Rusya gibi ülkelerde de yürütüldüğünü ifade ederek, “Fakat bizim programımızın ulusal ölçekte olması itibarıyla örneği bulunmamaktadır” dedi.
Öğrencilerin bu programlara kaydolduktan sonra her birisine asgari ücretten az olmayan burs bağlandığını belirten Saraç, bu bursun geri ödemesinin ve mecburi hizmetinin de bulunmadığını, mezunların ister akademide ister özel sektörde çalışabileceğini kaydetti.
Öğrencilerin ders saatleri dışında da üniversitelerde bulunmasına önem verdiklerine dikkat çeken Saraç, “Böylece kurumu, akademiyi ve gerektiğinde sanayiyi öğrenerek tezlerini hazırlamalarını istiyoruz. Doktora programı boyunca, her bir öğrencinin etki değeri yüksek dergilerde birkaç araştırmalarının yayımlanmasını üniversitelerine tavsiye ettik” ifadelerini kullandı.
İnovatif doktora programları için kapsamlı araştırma laboratuvarlarında farklı araştırma ekiplerinin geniş araştırma projelerini üretmesini beklediklerine vurgu yapan Saraç, doktora öğrencilerine şöyle seslendi:
“Sizlerden ayrıca uluslararası iletişimler kurmanızı da bekliyoruz. Önünüze koyduğunuz tematik alanın, sektörün ve ülkenin ihtiyaçlarının yapacağınız özgün araştırmalarınızla karşılanacağına inanıyoruz. Üniversitelere de yeni dünya düzeninde önemli bir literatür olan akıllı uzmanlaşma konusunda kapsayıcı çalışmalar yapmanızı öneriyoruz. İşte tam da bu noktada YÖK’ün doktora konusuna verdiği önem ve akademide ve endüstride ülkemizin geleceğinin değeri noktasında sizlere ciddi ümitler bağlamış durumdayız.”
YÖK Başkanı, burs programında 2019-2020 eğitim öğretim yılı güz dönemi itibarıyla 6 kez çağrıya çıkıldığını belirterek, “Bu 6’ncı çağrı dönemi sonucunda halihazırda YÖK 100/2000 kapsamında doktora yapan öğrenci sayısı 4 bin 250’nin üzerine çıktı. Bu öğrencilerimizin yüzde 65’i kız öğrencilerden oluşuyor. Programa ilişkin farkındalık ve talep günden güne artıyor ve her yeni çağrıya daha fazla üniversite başvuruyor” değerlendirmesini yaptı.
Kaynak: AA