Türkiye, dünya genelinde son yılların en büyük sorunlarından küresel ısınmanın sonuçlarını hisseden ülkeler arasında yer alıyor. Küresel ısınmaya bağlı meydana gelen iklim değişiklikleri nedeniyle Türkiye’de son yıllarda sıcaklıklar artarken, kuraklık yaşanıyor.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre, Türkiye’nin uzun yıllar ortalama sıcaklığı 13,5 olarak ölçüldü.
Türkiye’de 1971’den sonra ortalama sıcaklığının en yüksek yaşandığı yıl 2010 senesi oldu. En sıcak yıl olan 2010 senesinde ortalama sıcaklık 15,6 derece olarak kayıtlara geçti.
1971’den beri en sıcak 5 yıl
En sıcak ikinci yıl ise 2018 yılında yaşandı. Bu yıl da ortalama sıcaklık 15,5 derece olarak kaydedildi. 2014 yılında ise en sıcak üçüncü yıl gerçekleşirken, ortalama sıcaklık 14,9 derece tespit edildi.
Geçen yıl yaşanan sıcaklık son 49 yılın en sıcak dördüncü yılı olarak kayıtlara geçti. Geçen yıl ortalama sıcaklık 1,3 derece artarak 14,8 oldu. Türkiye’nin 1971’den beri en sıcak 5 yılı şöyle sıralandı:
1. 2010
2. 2018
3. 2014
4. 2019
5. 2001
“Önlem alınmazsa sıcaklık artmaya devam edecek”
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Toros, hava ve iklimin insanlık tarihinde toplulukların yer seçiminden göçlerine, savaşlardaki yenilgi veya başarılarına kadar etkili olduğunu söyledi.
Sanayileşme, düzensiz yapılaşma ve aşırı tüketimin çevre kirliliği problemlerini arttırdığını belirten Toros, “Atmosfere salınan kirleticilerin dolaylı etkilerinden birisi de atmosferde artan sera gazları sebebiyle küresel ısınmadır. 2000’li yıllar daha önceki yıllara göre daha sıcak geçmiştir. Ülkemizde uzun yıllar verileri dikkate alındığında en sıcak dört yıl 2010, 2018, 2014 ve 2019 yılı olmuştur. Küresel ısınmaya önlem alınmazsa sıcaklık ortalamaları önümüzdeki yıllarda daha da artmaya devam edecek” dedi.
Toros, ulaşım, sanayi, ısınma ve aşırı ihtiyaç fazlası tüketim atmosferin çok hızlı kirlenmesine yol açtığını anlatarak, şöyle konuştu:
“Milyonlarca yıldır oluşmuş fosil yakıtların sanayileşme ile birlikte hızlı kullanımı ve verimsizlik, sorunların ana kaynaklarını oluşturuyor. Fosil yakıtların yanmasıyla oluşan atıklar, hava kirliliğinin en önemli nedenlerindendir. Arabalar, trenler, gemiler, uçaklar gibi araçlardan ve savaş yatırımları kirliliğin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Verimsiz yani uygun olmayan veya eksik yanmanın neden olduğu ve genellikle araçlardan salınan karbonmonoksit ve azot oksitler şehir havasının kirlenmesinde önemli rol oynamaktadır. İmalat sanayilerinden çıkan karbondioksit, hidrokarbonlar, organik bileşikler ve kimyasallar hava kalitesini düşürmektedir. Sigara gibi havaya karışan kanserojen ve zehirli maddeler atmosfere salınarak havayı kirletmekte, insan başta olmak üzere canlıların hayatına zarar vermektedir. Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin azaltılması için önlemlerin alınması gerekmektedir.”
Kaynak: AA