Ukala, küstah, rezil herifin saygısızlığı karşısında!

Ukala, küstah, rezil herifin saygısızlığı karşısında!

Bir rezil yazar Liderimiz Doktor Fazıl Küçük hakkında ağır hakaretler yazmış!

Aslında bir deliye cevap verecek kadar düşmemeliyiz fakat, Liderimize sahip çıkmamak da bize yakışmamalı…

2006 yılında Liderimiz Dr. Fazıl Küçük’ün gazetesinde başladık biz mesleğe. Gazeteci arkadaşım Duygu Alan, şuan Kıbrıs Gazetesi Haber Müdürü Ergül Ernur, Karpaz bölgesinden gazeteci Pınar arkadaşımız, halen Halkın Sesi’nin  Genel Yayın Yönetmeni olan Ali Fahrioğlu arkadaşımız ve televizyoncu İsmet Özgüren abim, daha sayamayacağım niceleri ile Liderimizin binasında açtık çoğumuz gözümüzü mesleğe.

Çiçeği burnunda bir gazeteci olarak, birlikte çok güzel bir gazetecilik deneyimiz oldu o buram buram tarih kokan liderimizin gazetesinde.

O gazete binası evimizdi, yerimizdi, iş yerimizdi, her şeyimizdi. O tarihi binayla sevdik biz mesleği. Özgür, tarafsız, yansız bir gazeteydi.

Liderimizi anlatan yaşlıcıklarla yaptığımız mülakatlarla öğrendik gazeteciliği.

Diğer medya kurumlarından farklı olarak, oldukça rahat ve huzur veren bir basın kuruluşuydu bizim için.

Dr. Fazıl Küçük’ün oğlu Mehmet Küçük’ün mülayimliği, beyefendiliği; Liderimizin torunu olan Selen Küçük’ün insanlığı, asaleti ve hiçbir zaman çalışanlarına en ufak bir kırıcı davranışı veya bir yanlışı olmayışını asla unutamam.

Şuan Başbakan Yardımcılığı binasında basın danışmanı olan Emine Sivri arkadaşım sayesinde tanışmıştık o tarihi bina ve o asil insanlarla.

Şimdi kalkıp bir kendini bilmezin iftiraları karşısında susacak mıyız, susabilir miyiz!

Biliyorum ne kadar da ağrına gitti o dizide Liderimizin yok sayılması, oğlu ve torunlarının.

O da yetmezmiş gibi üstüne bir de hakaret! Kıbrıs Türk Halkının ebediyette bulunan Lideri’ne.

KİMSENİN HADDİ DEĞİL!

Çiçeği burnunda yeni muhabirdik. Girne Kapısı’nda bulunan tarihi gazete binamızdan çıkar, Girne Caddesi boyunca yürürdük. Sokak röportajları yapardık. Sarayönü bölgesinde ve daha nice yerlerde yaptığımız sayısız sokak röportajlarında, Halkın Sesi gazetesinde çalıştığımızı duyan herkes bizi konuşmaya tutardı. Liderimizi dakikalarca anlatıp dururlardı, herkes ama herkes.

Bir sokak röportajına çıktım mı saatlerce gazeteye geri dönemezdim.

Sanki aşklarından bahsederdi o eski insanlar. Anlatmaya doyamayarak, gözleri uzaklara giderek..

Anlatırken, o yıllara dalıp giden gözlerinin ıslandığına kaç kez şahit olmuşluğum vardır. Liderimizin halkı için yaptığı fedakarlıkları anlatıp dururlardı. Ücretsiz hastalara baktığını anlatırdı yaşlıcıklar ve de orta yaşlı insanlar… Taşınmaz mal varlıklarını, arazilerini fakirlere bölüştürdüğünü anlatırdılar gözleri dola dola, hasretle.

Günümüz siyasileri ile kıyaslanamayacak kadar büyük olduğu da sözlere eklenirdi, her daim.

Şuanki siyasilerin onun eline su dökemeyeceği, O’nun gibi bir liderin bir daha bu ülkeye asla gelmeyeceğini anlatıp dururlardı biz yeni yetme muhabirlere.

Onların anlattıklarını dinleye dinleye büyük bir özlem, büyük bir hasret ve büyük bir hayranlık duydum ben canımız Liderimiz’e.

Onun fedakarlığını sevmiştim, anlatılanlar üzerine. İnsanlığını, hayır işlerine değer ve önem veren babacan kişiliğini, yüreğini çok ama çok sevmiştim, sayısız insandan dinlediğim anılardan sonra.

Çalışma arkadaşlarım bilirler, birçok gazete binasında çalışma masamın üzerinde Liderimizin posteri asılı dururdu daima.

Ve şimdi şuursuzun biri çıkıp, Liderimize ateist diyecek, hakaret edecek. Halkı için yaptığı onca fedakarlıktan sonra, merhum Liderimize rahmet okumak yerine küfür edecek ve biz susacağız öyle mi!

Ukala, küstah, rezil herifin bu yaptığı saygısızlık karşısında!

 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir