11 Nisan 2002…
Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti’nde hedef Devlet Başkanı Hugo Chavez.
1992’de, ülkede sonuçlanamayan bir askeri darbe girişimine katılan ancak daha fazla kan dökülmemesi için bir süre sonra olayları durduran komutan…
O komutan siyaset koltuğuna oturduğunda, bu kez oklar kendine çevrilmişti.
Fedecamaras işveren sendikası, protestolar ve genel grev başlattı.
Bir kıvılcımla büyüyen olayları, muhalefetin örgütlediği yürüyüş takip etti.
Yürüyüşle, başkent Caracas’taki hükümet binası Miraflores Başkanlık Sarayı’na ulaşmak amaçlandı.
Muhalefetin gösterilerine karşılık Chavez taraftarları da sokağa çıktı.
İki grubun karşı karşıya gelmesiyle silahlı çatışmalar başladı, çok sayıda gösterici hayatını kaybetti.
Bu noktada devreye Chavez karşıtı komutanlar girdi.
Başkan’ı devirmek için darbe planlarını devreye soktular.
Başkanlık Sarayı işgal edildi, Chavez tutuklandı.
Yeni devlet başkanı artık Fedecamaras işveren sendikası Başkanı Pedro Carmona Estanga oldu.
Ancak Venezuela halkı kararlıydı.
Protesto gösterileri, uluslararası camianın Carmona’yı devlet başkanı olarak tanımaması ve hükümete bağlı ordu mensuplarının duruma el koymasıyla darbe girişimi başarısız oldu.
Ve Chavez 3 gün sonra, 14 Nisan 2002 sabahı yeniden görevine döndü.
Muhalif isim Guaido kendini “geçici devlet başkanı” ilan etti
Artık “farklı bir Venezuela var” deniliyordu.
Ancak takvimler 2019’u gösterdiğinde, geçenin sadece zaman olduğu anlaşıldı.
Dünyanın en büyük petrol rezervine sahip ülke olmasına rağmen siyasi krizlerden dolayı ağır ekonomik krizle boğuşan Venezuela’da, muhalefetin kontrolündeki Ulusal Meclisin (AN) Başkanı Juan Guaido, 23 Ocak’ta kendini “geçici devlet başkanı” ilan etti.
Chavez gibi yerine gelen Nicolas Maduro’ya da mesafeli olan, başta ABD olmak üzere birçok Latin Amerika ve Batı ülkesinin de desteğini aldı.
Guaido ile partisinin ev hapsindeki eski lideri Leopoldo Lopez, 30 Nisan’da bir grup askerle Maduro hükümetini devirmek için halkı sokağa çağırdı.
Muhalifler bu çağrıyla birçok kentte sokağa çıktı, protestolar bazı bölgelerde şiddet eylemlerine dönüştü.
Maduro taraftarları da sokağa çıkıp Devlet Başkanlığı Sarayı Miraflores etrafında toplanınca, günün sonunda Lopez, önce Şili sonra da İspanya Büyükelçiliğine sığındı.
Soruşturmalar bazı AN milletvekillerinin tutuklanması, bazılarının da Avrupa ve bölge ülkelerinin büyükelçiliklerine kaçmasıyla sonuçlandı.
Maduro’ya drone ile saldırı
Bundan neredeyse 2 ay sonra darbeciler yeni bir deneme yapacaktı.
Aslında işlerin buraya varacağını haber veren bazı ipuçları vardı.
5 Ağustos 2018’de Maduro’ya düzenlenen bombalı drone saldırısı gibi…
Veneuzela Devlet Başkanı Maduro, askeri geçit töreninde konuşurken, bombalı drone ile suikast girişimine uğradı.
Muhalif Guaido, işte tam bundan birkaç ay sonra harekete geçti.
Yine, yeni, yeniden darbe denemesi
Sadece bu da değil.
Ülke haziran ayı sonunda yeni bir darbe girişimi atlattı.
Venezuela sosyalist hükümeti, Devlet Başkanı Maduro’ya suikast ve ülkeye yeni bir darbe girişiminin engellendiğini duyurdu.
ABD, Şili ve Kolombiyalı yetkililerin Devlet Başkanı Maduro’ya suikast ve yerine bir general yerleştirmek amacıyla darbe girişimine yeltendiği açıklandı.
Görüntü ve ses kayıtları paylaşıldı
Miraflores’deki basın toplantısında son darbe girişimiyle ilgili bilgi veren Maduro’nun en yakınındaki isimlerden İletişim, Kültür ve Turizmden Sorumlu Devlet Başkanı Yardımcısı Jorge Rodriguez ayrıca ellerindeki görüntü ve ses kayıtlarını da paylaştı.
Rodriguez, Venezuelalı emekli askerlerin yanı sıra aralarında İsrailli ve Kolombiyalıların da bulunduğu yabancılardan oluşan ve 3 gruba ayrılan darbecilerin, 23 – 24 Haziran’da yapmayı planladıkları darbenin başarısızlığa uğratıldığını vurguladı.
Buna göre hedefte, yine La Carlota Hava Üssü ve Venezuela devlet televizyonu VTV’yi ele geçirmek vardı. Ve darbeciler, Bolivarcı Ulusal İstihbarat Servisinde (SEBIN) tutuklu eski General Raúl Isaías Baduel’i devlet başkanı ilan etmeyi amaçlıyordu.
Rodriguez, darbecilerin bir grubunu Dominik Cumhuriyeti’nde yaşayan Venezuelalı emekli General Jose Baez Torrealba’nın yönettiğini ve bu grubun Devlet Başkanı Maduro, Venezuela Kurucu Meclis Başkanı ve iktidardaki Venezuela Birleşik Sosyalist Partisi (PSUV) Birinci Başkan Yardımcısı Diosdado Cabello’yu öldürmeyi istediklerini de öne sürdü.
Hükümetin elinde olduğunu aktardığı ve darbecilerin telefon ve video konferanslarına ait 56 saati aşan kayıtlara göre darbeciler, ülkedeki Kübalı danışmanları, doktorları ve Venezuela ordusundaki generallerin büyük çoğunluğunu da öldürmeyi planlıyordu.
[Maduro ve Cabello, Chavez portresi yanında. / Reuters]
“Suçlular yakalanıp hapse atıldı”
Venezuela, darbecilerin arkasında Kolombiya Devlet Başkanı Ivan Duque ve Şili Devlet Başkanı Sebastian Pinera’nın olduğu görüşünde.
“Venezuela halkına ve demokrasisine darbe yapmaya çalışan terörist bir grubu ortaya çıkardık ve yakaladık. 14 ay süren bir takip sonrasında bu suçlular yakalanıp hapse atıldılar.”
Venezuela Devlet Başkanı Maduro da son darbe girişiminin arkasındaki grubun yakalandığını söyledi.
“Ortalığı kan gölüne çevirmeye çalışarak iktidara gelmeye çalışan katiller… Politika bu mudur? Onlara muhalif diyemem çünkü öldürmek, katletmek, etrafı bombalamak isteyen ancak katil, faşist ve terörist olarak adlandırılır.”
“Faşist darbe girişimine, acımasız bir devrimci saldırıyla cevap veririz”
Maduro, yeni bir girişim olması halinde hükümetin radikalleşeceğini de vurguladı.
“Bir uyarı veya tehdit olarak algılamayın ama bir darbe girişimi olursa, ancak oligarşinin ve ülkenin tüm faşist kesimlerinin imtiyazları ile birlikte sona ereceği daha derin ve daha radikal bir devrim gelir. Faşist bir darbe girişimine, acımasız bir devrimci karşı saldırıyla cevap veririz ve halk dediğin de böyle olmalı.”
Venezuela’daki sosyalist hükümetin iddialarına Kolombiya ve ABD’den tepki var.
Zira muhalifleri destekleyen Kolombiya ve ABD’nin, Venezuela ordusuna yönelik beklentileri devam ediyor.
Ordu baskı altında: “Çatlak gerekiyor”
Kendini geçici devlet başkanı ilan eden Guaido öncülüğündeki muhalefetin darbe çağrıları, sınır ihlali girişimi ve askeri kalkışmasına sahne olan Venezuela’da ordu Bolivarcı Ulusal Silahlı Kuvvetler (FANB), Devlet Başkanı Maduro karşısındaki cephenin çağrılarına muhatap.
Venezuela muhalefetine açık destek veren Kolombiya Devlet Başkanı Ivan Duque, Venezuela’da hükümet değişikliği için ordu içinde bir “çatlak” gerektiğini söyledi.
Maduro için “diktatör” ifadesini kullanan Duque, Venezuela’ya askeri müdahaleye sıcak bakmadığını savundu ve “Diktatörlükten çıkış FANB’deki bir çatlakla olmalı” dedi.
ABD’den bir ses: Birlikte çalışalım
ABD Güney Ordusu Komutanı Craig Faller ise, ülke tarihindeki en önemli zaferlerden Carabobo Muharebesi’nin 198. yıl dönümü nedeniyle Venezuela ordusuna mektup yazarak “birlikte çalışma” çağrısı yaptı.
Faller bu çağrının ardından Arjantin ve Şili’yi kapsayan bir çalışma ziyaretine çıktı. Bu da dikkatleri çekti.
Maduro yönetimi ise, “orduda çatlak” açıklamalarının “terbiyesiz bir müdahale girişimi” olduğunu düşünüyor.
Zira Faller, Guaido destekçisi askerlerle konuşmak için Guaido’nun davetini beklediğini daha önce söylemiş ve nihayetinde taraflar bir araya gelmişti.
Venezuela halkı komşu ülkelere kaçıyor
Bu arada Venezuelalıların Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelere siyasi sığınma başvuruları da artmış durumda.
Siyasi sığınma başvuru sayısı 18 bin 400’e yükseldi.
Bu da Suriyelilerden sonra Avrupa’ya en çok başvuru yapan ikinci millet demek.
Venezuela halkı, başta İspanya, İtalya ve Almanya olmak üzere, Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA) üyeleri Norveç, İsviçre, İzlanda ve Lihtenştayn gibi ülkeleri tercih ediyor.
Ülkesini terk eden Venezuelalı sayısı 4 milyona çıktı. 1,3 milyon kişi Kolombiya’ya, 768 bini Peru’ya, 263 bini Ekvador’a, 130 bini Arjantin’e, 288 bini Şili’ye ve 168 bini Brezilya’ya, geri kalanlar da Meksika, Orta Amerika ve Karayip ülkelerine sığındı.
Veriler, Uluslararası Göç Örgütü (IOM) ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğinden…
Buna göre, Venezuela’da 2015 sonu itibarıyla ülkeyi terk edenlerin sayısı 695 bin kişiydi.
Bundan sonra neler olabilir?
Venezuela’da hiç de sürpriz olmayan darbe girişimleri, Maduro yönetimini yıpratmış durumda. En yakınındaki isimler bile darbe sürecine katıldı.
İlk darbe girişiminde, Bolivarcı Ulusal İstihbarat Servisi (SEBIN), Maduro’ya ihanet etmişti.
Ülkede dışa bağımlılık da arttı, siyaset kırılgan bir hal aldı.
ABD ve Avrupa, açıkça Venezuela ordusuna çağrı yapmaktan, Maduro’ya “Git” demekten çekinmiyor.
Ancak ABD ve destekçisi Latin Amerika ülkeleri, askeri bir müdahaleye de sıcak bakmıyor.
Çünkü bu marjinal grupların güçlenmesi, uyuşturucu ticaretinin kontrolden çıkması ve göç dalgasının hepten artmasına sebep olabilir.
Bu da ABD’nin arka bahçesinin Irak, Libya, Suriye gibi Orta Doğu ülkelerinin yaşadığı siyasi krizlerle baş başa kalması demek.
Rusya ve Türkiye’nin ise, Maduro’ya açık desteği var.
Venezuela’daki gelişmelerin, Türkiye, ABD ve Rusya liderlerinin katılacağı Japonya’daki G20 Liderler Zirvesi’nde gündeme gelmesi de sürpriz olmayacaktır.
Diploması başarısız olursa, Venezuela ordusu içindeki çözülmenin de hızlanması bekleniyor.
Bu da ülke içinde bir grubun Maduro’ya darbe yapması ve iç savaş senaryolarını beraberinde getiriyor.
Kaynak: TRT Haber, Reuters, AA