Batı Trakya Türkleri, Lozan Barış Anlaşması’ndan doğan pek çok haktan mahrum. O haklardan biri de inanç özgürlüğü.
Gümülcine, İskeçe ve Dedeağaç bölgelerinde yaklaşık 140 bin Müslüman Türk yaşıyor. Batı Trakya Türkleri, özellikle inanç ve ifade özgürlüğü konusunda çok ciddi problemler yaşıyor.
Buradaki dini liderler atanmış ve seçilmiş olarak ikiye ayrılıyor. Halkın seçtiği müftüler, Yunan hükumetinin peş peşe verdiği cezalarla yıldırılmaya çalışılıyor.
29 yıldır görevde
O isimlerden biri, Gümülcine seçilmiş müftüsü İbrahim Şerif.
Şerif, 29 yıldır halkın seçtiği müftü olarak görevde. Ancak seçilmiş müftü Şerif, Yunan yetkililer tarafından mahkemeye sevk edilmiş. Kendisine yöneltilen suçlama ise makam gasbı.
“Yunanistan, ‘Müftü gibi davranıyorsun, müftü olmamana rağmen’ diyerek konuyu oraya getiriyor ve bunun Yunanistan’daki adı da makam gasbı oluyor.”
İbrahim Şerif, son olarak Dedeağaç bölgesindeki bir Türk köyünde kılınan cuma namazına iştirak ettiği için “makamı gasp” suçlamasıyla yargılandığı davada suçlu bulundu.
“Davalar yıldırma stratejisi”
Mahkeme, seçilmiş müftüyü 80 gün hapis cezasına çarptırdı. O ceza para cezasına çevrildi. Bu, makam gasbı iddiasıyla verilen ilk ceza değil. İbrahim Şerif, daha önce alınan benzer kararları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşımıştı.
“AİHM bu konuyu görüştü ve Yunanistan’a insan hakları ihlali noktasında cezalandırdı. Dedi ki ‘Siz haksızlık yapıyorsunuz bu konuda, İbrahim Şerif’e 10 bin dolar ödemeniz gerekiyor’. AİHM’nin verdiği bu cezayı Yunanistan ödedi. Fakat AİHM’nin yaptırım gücü yok. Tespit gücü var bir yerden sonra. Azınlık olarak ne arzu ediyoruz? Ben şunu arzu ediyorum. Birkaç gün önce Türkiye’de Ermeniler kendi patriğini seçti. Bu dini konular azınlığın iç meselesi. Anlaşmalar böyle gerektiriyor. İnsan hakları böyle gerektiriyor. İnsanlara saygı duymak gerekiyor. Dinlere saygı duymak gerekiyor. Herkes kendi dinini istediği gibi yaşayabilmeli.”
İbrahim Şerif’e göre makam gasbı davaları bir yıldırma stratejisi.
Namaz kıldırdığı için 7 ay hapis cezasına çarptırıldı
Bir diğer seçilmiş müftü ise Ahmet Mete. Kendisi 12 yıldır görevde. O da makam gasbı suçlamalarıyla karşı karşıya. 2017 yılında resmi bir cenaze töreninde namaz kıldırdığı için 7 ay hapis cezasına çarptırıldı.
“Cenazeyi gömdük. Devlet müftüsüne hiçbir vazife vermediler. Almak istedi, bir şeyler yapmak istedi. Kabul etmediler. Bunun üzerine devlet, ırkçı gazeteler bayrağı yırttılar, bayrağa hakaret ettiler. Sözde müftü şöyle, bilmem devlet müftüsü varken makam gasbı diyerek bizi mahkemeye verdiler. Ne bayrak yırtılması var ne bayrağa saygısızlık var ne de benim kışkırtmam var. Orada bana oranın imamı ‘Hocam buyur’ dedi, ben buyurdum.”
Türk azınlığın beklentisi haklarının tanınması
O da bu cezaların bir yıldırma taktiği olduğu görüşünde. Mete, bu düşüncesini şu sözlerle anlattı:
“İllaki cezalandırma, illaki toplumun önünde giden veya beraberinde gitmemeyi sağlayacak bir faaliyetin içerisindeler. Bizi korkutup sindirmek, bir yere oturtmak, bu meseleyi bitirmek istiyorlar. Ama cezalar da olsa hapisler de olsa biz bu davada yürümeye kararlıyız. Camilere imamların atanması, müftülerin atanması hep bir şeyin işareti. Batı Trakya Müslüman Türk azınlığında önder olmaması, toplum önderinin olmaması için Yunan devletinin çalışmalarıdır.”
Batı Trakya’daki Türk azınlığın Yunanistan’dan tek beklentisi, Lozan Barış Anlaşması’ndan doğan haklarının tanınması.
Haber: Merve Güneş
Kamera: Deniz Kahraman