Cumhuriyetçi Türk Partisi, hükümetin mevcut anlayışla devam etmesi halinde toplumun güvensizlik ve endişe yaşamaya başlayacağını savundu. CTP’den “Hükümet çelişkiler yumağı” başlığı ile yapılan yazılı açıklamada, “tek bir bilim kurulu ve tek bir kriz merkezi oluşturulmalı” ifadeleri kullanıldı. Ana muhalefet Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP), hükümetin süratle önümüzdeki süreci de hesaba katarak test sayısının artırılmasına yönelik sonuç alıcı çalışma yapması gerektiğini kaydetti. Partiden yapılan yazılı açıklamada, “Hastalanan kişilerin erken tespit edilmediği hallerde salgını kontrol altına almak mümkün olmayacak, ülkemiz normalleşme sürecine giremeyecek, telafisi mümkün olmayan ekonomik ve sosyal zorlanmalarla karşı karşıya kalınacaktır” denildi. Hükümetin de eleştirildiği açıklamada, “Test uygulama stratejileri konusunda Sağlık Bakanlığı’ndan farklı, Başbakanlık Covid-19 Koordinasyon Konseyi’nden farklı önerilerin gelmesi anlaşılabilir olmamanın ötesinde kabul edilebilir değildir. Birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de tek bir bilim kurulunun ve tek bir kriz merkezinin oluşturulması gerek. Ancak bu şekilde toplumun güveni tesis edilecek, süreci yönetmek çok daha kolay ve doğru olacak” ifadelerine yer verildi.
“Salgınını önlemenin ve hayat kurtarmanın en etkili yolu bulaş zincirini kırmaktır” denilen açıklamada şunlar kaydedildi: “Bütün dünyayı sarsan Covid-19 salgınını önlemenin ve hayat kurtarmanın en etkili yolu bulaş zincirini kırmaktır. Bulaş zinciri ise insane hareketlerini kısıtlayarak, viruse maruz kalanları erken tespit edip toplumdan ayırarak, temaslıları sıkı takip edip izleyerek ve tetkik ederek kırılabilir. Ülkemizde sokağa çıkmanın sınırlandırılması ve kısmi sokağa çıkma yasağı, ülkeye girişlerin durdurulması veya bazı kriterlere bağlanması, yurtdışından gelenlerin merkezi karantinada tutulması gibi kararlar bulaş zincirini kırmakta fayda sağlamakla beraber bu tedbirlerin eksiksiz ve gerektiği gibi uygulanmaması halinde bulaşın devam edeceği, hatta etmekte olduğu bilinmektedir.”
Merkezi karantina kurallarının doğru uygulanmadığı takdirde bulaş ve yayılmanın daha büyük sorunlara yol açabileceğinin belirtildiği açıklamada şunlar da ifade edildi: “Nitekim şimdiye kadar en az iki merkezi karantinada eksik ve doğru olmayan uygulamalar nedeni ile bulaşla karşılaşılmış olması kabul edilemez. Bu gerçek, karantinada görevli çalışanlara yeterli eğitim ve kişisel koruyucu ekipman verilmediğinin açık bir göstergesidir. Merkezi karantinada görev yapan ekipler genişletilmeli, güçlendirilmeli, eğitilmeli ve koruyucu ekipmanla donatılmalıdır. Karantina kaynaklı her bulaş idarenin eksikliklerinin sonucudur.
Merkezi karantinanın yurtdışından gelen her yurttaşa eşit olarak uygulanmadığına dair bilgiler olduğunun ifade edildiği açıklamada şunlar da kaydedildi: “Elbette kendi kendine bakamayan kişilerin tıbbi bir raporla belirtilmesi koşulu ile ev karantinasında tutulmaları gibi istisnai durumlar ortaya çıkabilmektedir. Buna karşın idarenin uygulamalarla ilgili şeffaf ve doğru bilgileri toplumla paylaşmadığı hallerde halkta güvensizlik, adalet duygusunda zedelenme ve tedbirlere karşı uyum sorunu tehlikesi oluşmaktadır. Karantina uygulamalarında kriterler şeffaf olmalı, ev karantinası uygulamasını gerektirecek bir durum varsa mutlaka yerel yönetimlerin bilgisine getirilmelidir. Karartma ve gizlilik içinde yürütülen karantina uygulamaları kabul edilemez.”
Ülkeye girişlerin kontrol altına alınmasının yanı sıra dünyada yolculuk yapmakla ilgili sınırlamaların ve ciddi uyarıların olduğunun kaydedildiği açıklamada şunlara da yer verildi: “Dünya Sağlık Örgütü, içinde bulunduğumuz günlerde bir çok ülkede insanlara “Yerinde kal” çağrısı yapmaktadır. Ülke dışında bulunan yurttaşların ülkeye gelişleri ile ilgili olarak uluslararası uyarılar ve kişilerin içinde bulundukları durumlar birlikte değerlendirilerek karar verilmelidir. Hükümet, yurtdışındaki yurttaşlara ihtiyaçlarına yönelik destek sağlamalı ve mümkün olduğunca oldukları yerde kalmaları konusunda yardım etmelidir. Desteğe rağmen ülkeye dönmeleri zaruri olan yurttaşların mutlak, şeffaf kriterlere göre girişlerine izin verilmelidir. Önlemlerin artması, kriterlerin uygulanması gereken içinde olduğumuz günlerde hükümetin şeffaflıktan uzak, ihtiyatsız uygulamalarına dair şüphe oluşmuştur. İdarenin derhal hangi kriterlere göre yurttaşların gelmelerine karar verildiğini halkla paylaşması gerekmektedir. Ayrıca kabineden yurttaşların ülkeye girişleri ile ilgili çelişkili ifadeler kabul edilemez. Hükümetin derhal, merkezi karantina kapasitesi, karantinada çalışacak ekiplerin durumu ve uygulanacak testlerin mevcut sayısına göre bu konudaki çelişkiden süratle kurtulması ve karar vermesi gerekmektedir.”
“Virüse maruz kalanların erken tespit edilmesinde test uygulamaları önemli bir yer tutmaktadır” denilen açıklamada şunlar da kaydedildi: “Elimizdeki test miktarı, testin kimlere uygulanacağı ile ilgili bilgiler bulanıktır. Sağlık Bakanlığı “Elimizde az mermi var” derken test imkanlarının ne kadar sınırlı olduğuna işaret etmektedir. Hükümetin süratle önümüzdeki süreci de hesaba katarak test sayısının artırılmasına yönelik sonuç alıcı çalışmalar yapması gerekmektedir. Temaslıların yanı sıra sağlık, emniyet, gümrük, market gibi çalışmaya devam eden alanlarda çalışanlara düzenli testler uygulanmalıdır. Çalışanların kişisel koruyucu ekipmanları sağlanmalıdır. Test uygulama stratejileri konusunda Sağlık Bakanlığı’ndan farklı, Başbakanlık Covid-19 Koordinasyon Konseyi’nden farklı önerilerin gelmesi anlaşılabilir olmamanın ötesinde kabul edilebilir değildir.”
“Virüsle hastalanan kişilerin erken tespit edilmediği hallerde salgını kontrol altına almak mümkün olmayacak, ülkemiz normalleşme sürecine giremeyecek, telafisi mümkün olmayan ekonomik ve sosyal zorlanmalarla karşı karşıya kalınacaktır” ifadelerine de yer verilen açıklamada şunlar da belirtildi: “Hükümetin mevcut anlayışla devam etmesi halinde, çelişkiler, birbirine ters düşen açıklamalar devam edecek, toplum güvensizlik ve endişe yaşamaya başlayacaktır. Yapılması gereken,bir çok ülkede olduğu gibi teknik konuları irdeleyip öneri sunan tek bir bilim kurulunun ve krizi yönetecek tek bir kriz merkezinin oluşturulmasıdır. Ancak bu şekilde toplumun güveni tesis edilecek, süreci yönetmek çok daha kolay ve doğru olacaktır.”