Adliye haberleri halkın oldukça fazla ilgisini çeker. Bunu bilen basın da, mahkeme haberlerine büyük önem verir. Mahkemeleri takip eden adliye muhabirleri, adeta kuş uçurtmaz. O derece ki, çalıştığı yerden gıda yani yiyecek çalanları dahi haber yapar.
Meseleyi, kişilerin tutuklanmasını ve mahkemeye çıkarılmalarını yazmakla da kalmazlar, fotoğraflarını çekip yayınlarlar. İş yerinden kısır çalanlar mı, ekmek çalanlar mı, limon çalanlar mı, farklı yiyecekler çalanlar mı yansımadı basına bugüne kadar.
Düşünülmesi gereken nokta, o kişilerin tutuklanması, çalıştıkları iş yeri patronunun şikayeti üzerine gerçekleşebilir. Patron, işçisini işten durdurmak istiyorsa, tazminat ödememek için bu iftirayı atmış da olabilir. Veya yiyecek almasını işten atmak için bahane etmiş de olabilir. Ve bu iftira atılmış olan emekçi, işçi şahıs, polis tarafından tutuklanması, mahkemeye çıkarılmasının yanı sıra bir de haberlerle ülkeye de rezil olur.
Halbuki, polisin soruşturma başlatması ve tutuklayarak mahkemeye çıkarması, bir olayın aydınlatılması için yeterlidir, basının böylesi basit olayları, kişilerin fotoğraflarıyla çekip yayınlaması, büyük bir haksızlıktır.
Kaldı ki, henüz yeni göz altına alınan ve mahkemeye getirilen kişinin suçluluğu henüz anlaşılmamıştır ve kanıtlanmamıştır. Hal böyle iken, o kişi henüz zanlı durumundadır. Yargı, suçluluğuna karar vermeden, ceza kesmeden ve o zanlı sanık pozisyonuna gelmeden fotoğraflarının çekilip, suçlu gibi yayınlanması etik değil, belki de yasal da değildir.
İlgili zanlı kişinin bu durumda, adını kirleten ve kendisini teşhir eden basın hakkında mahkemeye başvurma hakkı dahi olabilir. Zira, birçok kez suçlu şekilde yayınlanan bazı kişilerin daha sonra olaylarla bağlantısı olmadığı anlaşıldığından serbest kaldığına da birçok kez şahit oluyoruz.
Öte yandan, Polis örgütü içerisindeki şahısların da, haklarındaki soruşturma esnasında elleri kelepçeli şekilde mahkemeye çıkarılmaları ve basının boy boy fotoğraflarını çekmesine müsaade edilmesine de anlam veremiyorum.
Daha henüz suçluluğu anlaşılmamış bir Polis Müfettişinin veya bir şube amirinin elleri kelepçeli şekilde basının karşısına çıkarılmaları ne kadar doğrudur? Düşünün ki o amir veya rütbeli polis, daha düne kadar, kendisini mahkemeye çıkaran polis memurlarının üstüydü. Mahkemeye elleri kelepçelenerek çıkarılmalarının manası nedir?
Elleri kelepçelenmemiş olsa, etrafındaki onca polisin arasından kaçabilecek mi yani? Veya basının mahkemede bulunduğu saatler yerine öğleden sonra veya mesai saati bitmesine müteakip mahkemeye çıkarılsa ya da kapalı oturum yapılsa, suçu ve alacağı cezada bir farklılık mı olacak?
Ne yazık ki, polis örgütü içerisindeki tutuklamalarda da diğer vatandaşlarda olduğu gibi acımasızca ve etik dışı hareket ediliyor. Hem basın, hem polis memurları, hem de yargı bu konuda hassas davranmıyor.
Gördük ki, geçtiğimiz gün mahkemeye çıkarılan Polis Müfettişi Gülay Çekici, düne kadar rütbeli bir polis iken bugün kelepçeli olarak mahkemeye çıkarılmasından büyük bir rahatsızlık duymuş olacak ki, kelepçelerin üzerinden siyah eldiven taktı.
Gururlarının, onurlarının ne denli incindiğini anlayabilmek bu kadar mı zor? Makam, mevki sahibi kişiler ile vatandaşların, soruşturmanın henüz başında, suçlulukları henüz ispatlanmadan, tüm basına ve basın aracılığıyla da kamuoyuna teşhir edilmesi, rezil edilmesinin, yargının varacağı hükme etkisi oluyor mu önce ona bakmak lazım.
Mahkeme muhabirliği yaptığım dönemlerde, tahkikatı yürüten polis ekipleri, zanlının fotoğraflarının çekilmesini istemediklerinde , meseleyi gizlemek için basını atlatırlardı.
Basını atlatmak için zanlıyı mahkemeye mesai saatlerinden sonra gizlice getirirlerdi. Bazı duruşmalarda ise, basından fotoğraf çekmemesi ve yazmaması ricasında bulunurlardı. Veya bazı duruşmalar kapalı yapılırdı.
Fakat nedense son zamanlarda polis içerisinde yapılan tutuklamaların, özellikle basına teşhir edilmek istenmesinin nedenini anlayamıyorum. Polis Basın Subaylığı ile görüştüm. Basın Subayı, konuya daha farklı bakıyor. “Bu da polis ve vatandaş ayrımı yapılmadığını gösterir” şeklinde düşünüyor.
Yargının yani mahkemelerin, bu konuda önlem alması ve zanlı pozisyonundaki suçluluğu kanıtlanmamış kişilerin fotoğraflarının çekilmemesi kararı üretilmesi gerekir. Kanımca, yargı kararından sonra zanlının fotoğraflarının çekilmesi ve meselenin haberleştirilmesi daha doğru, daha etik ve daha adil olur.