Can yoldaşın olmazsa olmasın
Yalnızım diye hayıflanmayasın.
Eğilmiş üstüne gökyüzü masmavi;
Bir anne şefkatine müsavi;
Üç adım ötede deniz;
Dosttur, ne öfkesi ne durgunluğu sebepsiz.
Bir derdin varsa açabilirsin ağaçlara;
Ağaç yaprak verir, sır vermez rüzgâra
Ve kış yaz,
Dalda kuş eksik olmaz.
Dağ başında duman.
Yalnızlık nedir göreceksin öldüğün zaman
Cahit Sıtkı Tarancı
Kime baksam bir yalnızlık korkusu, ama öyle böyle değil. Yalnızlığı düşündükçe kilitleniyor ellerikolları. Kimisi bu nedenle mutsuz bir evliliğe hapsetmiş kendini, kimi baskıcı bir ebeveynin kurallarına, kimiyse sevmediği bir kişinin yatağına… Mutsuzlar hem de çok… Orda olmaktan ötürü boğuluyorlar ama yalnızlık korkusu elllerini, ayaklarını bağlamış, gidemiyorlar. Bilmiyorlar ki kalabalık içinde yalnız olmak her zaman için tek başınalıktan daha çok acıtır…
Çok iyi hatırlıyorum üniversite yıllarında hocamla yaptığım bir sohbeti; ‘Bu ilişkide mutsuzsun Ece seni burda tutan ne?’ diye sormuş, ‘Yalnızlık Korkusu’ diyivermiştim. Sonra söylediği bir söz hayatımda çığır açtı: Özümüzde hepimiz yalnızız! Bu dünyaya yalnız geldik ve yalnız gideceğiz. Bu süreçte bazı insanlar bize iyi geldikleri oranda bize eşlik edecekler…
Hadi yine de her şeyi unutalım! Çok mutlusunuz, hayatınızda olması gerektiğine inandığınız insanlasınız.Siz, o, dünya değişirken, yani ilişkiniz değişirken garantisi var mı gitmeyeceğinin? Ya da sizin gitmek istemeyeceğinizin? Gitmek sadece ilişkiyi bitirmekle de olmaz hem! Ölüm de bir gitmektir ve ne zaman geleceği belli olmayan, hayatın tek gerçeğidir. O nedenle aslında ‘yalnızlık’ her zaman hazırlıklı olmamız gereken bir yaşam hali değil midir?
‘Korkuyorum, hayatımda bana yardımcı olduğu onca alan var ki, o olmazsa bunları becerememekten korkuyorum.’ Okula gitmişsin, sınavları geçmişsin, evlenmişsin, belki çocuk yapmışsın ama bankaya gitmekten, su faturasını ödeyememekten korkuyorsun, bunları yapamayacağını düşünüyorsun öyle mi? Sen şuna üzerimdeki yük ve sorumluluklarım artarsa nasıl baş ederim bilmiyorum, biraz da rahatım bozulmasın nefes alacak alanım kalsın istiyorum desene! De ki orda kalmayı tercih etmiş ol, bilinçli bir kalış olsun bu. Seni çaresiz bırakan bir gidemeyiş değil. Şunu da sorman gerek tabi kendine onunla aynı evde yaşarken nefes alabiliyor musun? Üç beş fazla sorumluluktan korkarken bir insanın sorumluluğunu taşıdığının farkında olmayabilirsin çünkü.
Seni anlıyorum.İnsan sosyal bir varlık, insan oğlu bilinmeze tahammül edemeyen bir varlık.Ama o kapıyı açmaya cesaret etmedikçe hep hapiste kalacaksın. Hakimin kendin, gardiyanın düşüncelerin. Kapının ardında ne olduğunu bilmiyoruz. İyi de olabilir kötü de ama 2 şey biliyoruz; 1. Şu an durduğun yer sana iyi gelmiyorsa ruh sağlığın için buradan gitmelisin,2. İnsan olarak bize verilmiş en büyük hediye değişen koşullar karşısında uyum yapabilme becerimiz. Yani insanoğlu her şeye alışır, yalnızlığa dahi…
Sahi neyi korkutuyor seni yalnızlığın? Yalnız olup olmaman sadece tek bir kişiye mi bağlı bu arada? Diğer insanlar çağırdığında gelmezse diyorsun öyle mi? O zaman başka insanlar bulursun çağırınca gelen, sana hak ettiğin değeri veren! İnsan kendine iyi geleni sever, sana iyi gelmiyorsa, ona iyi gelmiyorsa yaptığınız şey sadece hayatı ertelemektir. Ertelemek mi ne ? ‘Ömründen çalmak!’
Seni anlıyorum birileri ile bişeyler paylaşmak daha keyifli geliyor, özel duygular paylaşmak sana daha değerli hissettiriyor. Peki bu ilişkide böyle hissediyor olsa idin gerçekten gitmek ister miydin? Biliyor musunuz, çoğumuz ilişkileri oldurmaya çalışıyoruz. Ama olacak olan olur, zorlamadan. Bu ülkede yetişmesi mümkün olmayan bir bitkiyi yaşatmak için uğraşmak da bir tercihtir, sonucunda yıpranmayı ve zamanını boşa harcamayı göze alarak; veya kendi mevsimine uygun bir çiçek bulmak da…
Sahi neyi korkutuyor seni yalnızlığın? Çünkü biliyorum bu ilişki içinde yalnızsın. Bu ilişki tamam mı devam mı diye düşünüyor, bu ilişkiyi defalarca sorgular olmuşsan sen bu ilişkide zaten yalnızsın. Daha kötüsü olmayacak. Hatta sürekli seni yok sayan, hayatını kısıtlayan, değersiz hissettiren bir şeyden uzaklaşmış olacaksın. Evlenememekten korkuyorum, herkes evlenmek zorunda değil; çocuk sahibi olamamaktan inan o işler artık çok kolay; ailemi üzmekten korkuyorum, zaten senin üzüldüğünü görüp davranışlarını değiştirmiyorlarsa üzülme sırası onlara gelmiştir… Hepsinin cevabı var… Yine de gidemiyorsan belki de şu an orda olmayı tercih ediyorsundur her şeye rağmen..
Yalnızlıktan ne kadar korkarsan kork, yalnızlıktan ne kadar kaçarsan kaç özünde hep yalnızsın. O nedenle barış yalnızlığınla, barış ki onunla nasıl keyifli vakit geçirebileceğini öğren.
Zor anların olmayacak mı, olacak. Keşke hemen şu an arayabileceğim biri olsa diyeceksin, aramıyorsan senin tercihindir. O anda arayacağın insanın illa ki sevgilin, eşin, ailen, en yakın dostun olmasına gerek yok. O an mecbur olduğu için değil gerçekten senin yanına olmak istediği için yanında olacak insanlara ihtiyacın var. Bunu da aramadan, çabalamadan, seni mutsuz eden ortamdan ayrılmadan asla bilemeyeceksin. Kangren olan yeri kesmezsen ölürsün… Ölmekten daha mı kötü bişey mi bu yalnızlık? Çünkü mutsuz olduğun, yok sayıldığın, baskı gördüğün, anlaşılmadığın bir ilişki içinde zaten yapayalnızsın. Zaten her gün ölüyorsun sen ve yaşam sevincin… Korkularının üstüne gidip hayatını kazanmaya ne dersin?