“Hangi yarısını sevmeli insan”

“Hangi yarısını sevmeli insan”

“Yurdunu sevmeliymiş insan, öyle diyor hep babam.
Benim yurdum ikiye bölünmüş ortasından, hangi yarısını sevmeli insan?”

Yaşadığımız toprakların bölünmesi İngiliz İdaresi’nin denemeleri (!) ile başlamıştı.

İlk kez 1956 yılında bölünme yaşanmış, sokağa çıkma yasağı da ilan edilmişti.

27 Nisan 1956 tarihli Halkın Sesi gazetesi şu haberi veriyordu:

“Lefkoşa’da sokağa çıkma yasağı dün öğleden sonra 5’ten itibaren bu sabah 4’e kadar tatbik edildi. Şehir güney ve kuzey olarak ikiye ayrıldı.

Yasağın kaldırıldığı 11 saat esnasında şehir, Batı ve Doğu Berlin gibi iki kısma ayrılmış, Baf Kapısı’ndan Mağusa Kapısı’na kadar devam eden sokak tamamen kapatılmıştır.”(Ahmet An, Kıbrıslı Türklerin Siyasal Tarihi 1930-1960, s. 536.).

Lefkoşa’da o günkü sınır ile bugünkü sınır aynıdır…

O bölünme günlerine gelene kadar siyasi tartışmalar ve toplumsal kamplaşmalar hat safhaya yükselmişti.

İnsanlar sokaklarda vuruluyor; bir taraf başka, bir taraf bambaşka siyasi hedefler peşinde koşuyordu.

Tek bir ortak yanları vardı: Her iki taraf da komünist avına çıkmakta kararlıydı.

Ve aralarında bu konuda herhangi bir anlaşmazlık yoktu!

Şair Neşe Yaşın“Benim yurdum ikiye bölünmüş ortasından, hangi yarısını sevmeli insan”diye yazdığında, koşullar 1956’daki gibi değildi ama1956’da İngiliz’in Lefkoşa’da giriştiği bölme harekatı, 1974’te bu kez Türklerin eli ile başka bir biçimde gerçekleşecek ve ada bugünkü fiili durumuna sürüklenecekti…

Soru ve duyarlılık yerindeydi:

Hangi yarısını sevmeli insan?

Gel gör ki bugün için diğer yarısından habersiz olan bir sürü insan yaşamaktadır her iki tarafta da.

Ve şairin hissiyatının dışında olanların umurunda bile değildir o yurt sevgisi ya da bölünmenin acısı…

Şu nisan yağmurları var ya!

Aynı nisan yağmurları altında ıslanıp da dünyanın dibine darı eken virüs olayında bile birbirlerinin yüzüne kapı kapayanların, (bütün kapı kapama girişimlerinde; bütün bölünme girişimlerinde olduğu gibi) yurdun hangi yarısını seveceğine dair şairde olan sevginin zerresi var mı?

Gerçekten de, karar vericilerkendi yurtlarının bir yarısını seviyorlar mı, nefret mi ediyorlar…

Anlayamazsınız…

Düşünür insan:

Çözüm bulunmuş olsaydı, federal cumhuriyette virüsle mücadele nasıl olacaktı?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir